Siirt Baykan Jet Turizm, 2012 yılında babam Yusuf DALĞALI tarafından Siirt’in Baykan ilçesinde kurulmuş bir firmadır. Firmamız kurulduğu günden beri Baykan-İstanbul arası sefer yapmakta. İlçe nüfusumuz 10 bin, merkez nüfusu ise 200 bin civarında olduğundan dolayı çalışmalarımızı kısıtlı bir alanda ve 6 otobüsümüzle sürdürmekteyiz.
Yolcunun alım gücü düşük
Hepimizin bildiği üzere insanların alım gücü büyük oranda düşmüş durumda dolayısıyla gider maliyetlerimiz de oldukça fazla oluyor. Özellikle uzun yol giden firmaların maliyetleri kısa mesafe çalışan firmalarınkine göre çok daha fazla. Bilet fiyatında 50 TL dahi zam yapmaya kalktığımızda yolculardan ödeme alırken sıkıntı yaşıyoruz. Bölge halkı sürekli bizimle seyahat eden kişilerden oluştuğu için fiyatlarda istediğimiz oranda iyileştirmeyi yapamıyoruz. Bu yapılamayan zamlar maalesef günün sonunda dönüp dolaşıp bizim cebimizden çıkıyor. Bu maliyetleri bilet fiyatına yansıtamadıkça şirketi büyüme döngüsü içine sokamıyoruz. Ayrıca bu durum şirketi kurumsallaştırmamızın önündeki büyük bir engel diyebilirim.
Yaz sezonuyla beraber yeni hatlar açıyoruz
2023 sezonu itibariyle yeni destinasyonları hayata geçiyoruz. Bitlis kalkışlı Tatvan üzerinden İzmir-Antalya-Bodrum ve Ankara seferlerine başlıyoruz. Bu illere sefer açmamızın en büyük nedeni oluşan yolcu potansiyeli ve göç… Bu bölgelerimize yatırım yapılmadığı için işsizlik bu bölgelerde artmaya devam ediyor. Bu nedenle Ege ve Akdeniz bölgelerine yoğun işçi göçü yaşanıyor. Bizler de sefer planlamalarımızı bu yönde değiştiriyoruz. İş dolasıyla memleketinden ayrılan insanlar olduğu için yolcu açısından sürekli bir sirkülasyon oluyor. Bununla birlikte İstanbul hattımızı da Çorlu ve Çerkezköy’e kadar uzatarak yolcumuzun aktarma yapmadan seyahat etmesini sağlayacağız. Belirtmek istediğim bir diğer husus da şu ki seferlerimizde yeni açılan otobanları kullanıp mümkün olduğunca daha az şehre uğrayarak daha kısa zamanda yolculuğu sonlandırıyoruz. Örneğin doğu illerine giden firmalar içerisinde 18 saatte Siirt’e giden tek firmayız diyebilirim. Bu yüzden yeni sloganımız: “Uzun Yolların Jet’i.”
Otobüsler Karaborsada
Sıfır araç almak için sıraya girip beklemeniz gerekiyor. Bu işe artık bir çözüm bulunmalı. Aracın ödemesini yapıyorsun ama alacağın gün belli değil. Üstelik parasını da peşin yatırıyorsun. Ortada büyük mağduriyet söz konusu. Bu sadece otobüste olan bir şey değil, otomobilde de kamyon-çekicide de olan bir durum. Resmi olarak karaborsacılık yapılıyor. Biz de bu dönemde mevcut araçlarımızı revize ederek sezona hazır hale getirdik. Otobüslerimize yeni tasarımlarla giydirmelerini yaptık.
Doğu bölgesinin rekabeti bitmez
Doğu ve Güneydoğu firmalarının rekabeti kolay kolay bitmez. Bazı firmalar sürekli ‘hep ben kazanayım’ diye düşünüyor. Ben de diyorum ki; “iyi olan kazansın.” Herkes nasibinde ne kadar kazanç varsa onu alır. Bu yüzden firmaların rekabeti hizmette vermeleri gerektiğine inanlardanım. Bu sektör hizmet sektörü. Sonuçta bizler domates alıp satmıyoruz. O yüzden ne yaparsak yapalım tek amacımız, yolcuya en iyi hizmeti vermek olmalı. Rekabet fiyat ile yapılmamalı. Sene 2023 biz hala 1990’lı yılların otobüsçülük anlayışı ile işimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Bunların hepsini bir kenarı bırakıp işimize ve yolcuya odaklanmalıyız. O zaman doğruyu net bir şekilde göreceğiz.
STK’lar sektör için masaya oturmalı
Bence birlikten kuvvet doğar sözü gerçekten hayatımızda bir düstur olmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarında aynı tavır sergilenirse mutlaka sektörümüz adına güzel sonuçlar alınır. Sektör temsilcilerimiz içinde bulunduğumuz durumdan bizleri çıkarmak adına mutlaka kendi firmalarının adına değil tüm sektör paydaşlarının adına aynı masaya oturmalıdır. Görüşüp tartışıp fikir ve çözüm üreterek sektörün önünü açmalılardır. O masa etrafında asla ama asla sen ben kavgası yapılmamalıdır. 1 otobüsü olan da firma sahibi, 100 otobüsü olan da. Sayısal üstünlüğü olan en doğruyu en iyisini bilecek diye bir şey söz konusu değil. Her kim olursa olsun aynı masada bir araya geldiysek birbirimizi saygı çerçevesinde dinleyip gerektiği zaman doğru adım atmalıyız.
Röportaj: Rafi Candan / Recep Yalamacılar