,
Hava Durumu

#Haberulaşım

Ulaşım Sektörünün En İyi Temsilcisi - Haber Ulaşım - Haberulaşım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Haberulaşım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir Haber

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir

BU İŞ POLİÇEYİ KESİP RAFA KALDIRMAKLA BİTMİYOR Ben Öner Yavuz. 1979 yılında Erzurum’un Horasan ilçesinde doğdum. 46 yaşındayım, evliyim ve üç çocuk babasıyım; iki kızım ve bir oğlum var. 25 yıldır sigortacılık sektöründe görev yapıyorum. Askerliğimin ardından bu meslekle tanıştım ve o günden bu yana hiç ara vermeden devam ediyorum. Sigortacılık, keyifli olduğu kadar stresli de bir meslek. Dışarıdan bakıldığında vitrin işi gibi görünse de aslında çok daha fazlasını barındırıyor. Müşteri memnuniyetine odaklanmak bu işin en önemli kuralı. Ben sigortacılığı şöyle tanımlıyorum: “Sigorta, hasar sonrası müşterinin yüzündeki gülümsemedir.” Bu iş, poliçeyi kesip rafa kaldırmakla bitmiyor. 365 gün boyunca müşteriye seni arama hakkı veriyorsun. Hasarında yanında oluyor, taziyesinde bulunuyor, düğününde ve hastalığında destek veriyorsun. İşte bu tür samimi ve sürdürülebilir ilişkiler sayesinde gerçek sigortacılık ortaya çıkıyor. Çok şükür, biz de 25 yıldır alnımızın akıyla bu sektörde hizmet vermeye devam ediyoruz. SEKTÖRE YÖN VEREN LİDER FİRMALARLA İŞ BİRLİĞİ YAPIYORUZ 2013 yılının Mayıs ayında Öner Sigorta’yı kurdum. O dönemde araç sayısı öyle azdı ki çoğu plakayı ezbere bilirdim. Bugün geldiğimiz noktada ise müşteri sayımızı sorsanız inanın kesin bir rakam veremem; çünkü binlerce müşterimiz var. Öyle ki en az 10 yıldır bizimle çalışan ama yüz yüze hiç görüşmediğimiz müşterilerimiz bulunuyor. Bu da sigortacılığın güvene dayalı bir meslek olduğunun en net göstergesidir. Bizim için müşteri gerçekten velinimettir. Referansların değerini çok iyi biliyoruz; çünkü işimizin büyümesi ve Türkiye’nin dört bir yanına poliçe düzenleyebilmemizin en büyük sebebi bize duyulan güven ve sağlanan referanslardır. Bugün İstanbul’da faaliyet gösteriyoruz ama hizmet ağımız Türkiye geneline yayılmış durumda. Sigorta şirketlerinin neredeyse tamamıyla çalışıyoruz. Şu anda 20 şirketin acenteliğini üstleniyoruz. Sektöre yön veren lider firmalarla iş birliği yapıyor, müşterilerimize özel fiyatlandırmalar sunuyoruz. Her branşta hizmet veriyor ve bunu güçlü, deneyimli bir kadroyla sürdürüyoruz. SİGORTACILIK, 7/24 MÜŞTERİYLE İLETİŞİMDE OLMAKTIR Benim için sigortacılık, sadece poliçe düzenlemekten ibaret değil. Bu iş, müşterilerle sürekli iletişimde olmayı gerektiriyor. 7/24 arama hakkı verdiğiniz müşteriye yalnızca iş süreçlerinde değil, hayatının her anında temas etmelisiniz. Hasarında yanında olacak, düğününe, taziyesine, ziyaretine katılacaksınız. Bu anlayış sayesinde müşterilerimizle uzun yıllara dayanan sağlam bağlar kurduk. Öyle ki bazen müşterilerimizden gelen bir telefon, ailemizden gelen bir aramadan daha samimi gelebiliyor. İşte bu güven ilişkisi, sigortacılıkta ayakta kalmamızın ve yıllardır tercih edilmemizin en önemli sebebi. OTOBÜS SEKTÖRÜNDE RİSK BÜYÜK, MALİYETLER YÜKSEK Otobüs taşımacılığı, sigortacılığın en hassas alanlarından biri çünkü ben bu sektörü hem sigortacı hem de otobüsçü gözünden görebiliyorum. Bugün değeri 20 milyon lirayı bulan bir otobüs, kış koşulları, uzun yol şartları ve sürücü yorgunluğu gibi faktörlerle ciddi riskler taşıyor. Sigorta şirketleri de bu riskleri çok net görüyor. Bu noktada biz, Anadolu Sigorta ile birlikte araç içi ve yol kayıtlarını 365 gün boyunca saklayabilecek kamera sistemleri üzerine bir proje geliştirdik. Bu sistem, olası bir kazada kusurun daha net belirlenmesine büyük katkı sağlayacak. Ancak diğer tarafta otobüsçü için maliyetler çok ağır. 500 bin lira kasko, 100 bin lira trafik sigortası, koltuk sigortaları… Eskiden bu rakamlarla araç alınabiliyordu, şimdi yalnızca sigorta yapılabiliyor. Öyle ki bir aracın taksiti artık kasko primini bile karşılamıyor. Bu yüzden kasko, eskisi kadar cazip değil ve satış oranlarımız ciddi şekilde düştü. Üstelik otobüsçünün yükü sadece sigortayla da bitmiyor. Lastik, yakıt, şoför maaşları, otogar giriş-çıkış ücretleri, köprü geçişleri, yol ikramları… Bunların hepsi ayrı bir maliyet kalemi. Otobüsçü, adeta “üvey evlat” gibi görülüyor. Hep mesafeli, hep eldivenle yaklaşılmış bir sektör olmuş. Halbuki taşımacılık bu ülkenin bel kemiği. Doluluk oranları yüksek olsa bile maliyetlerle mücadele etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. GÜVEN VERMEYEN KİŞİLERLE ÇALIŞMIYORUZ Şu anda piyasa koşullarında otobüs kasko işini aktif olarak üstlenen yalnızca iki şirket bulunuyor çünkü sigorta şirketleri bu alanda ciddi kayıplar yaşıyor. Bir yandan oluşturdukları risk havuzunu korumak zorundalar. Eğer bu alandan çekilirlerse çok sayıda poliçeyi ve yüksek tutarlı hasar ödemelerini göze almaları gerekir. Bu nedenle çekilmeye cesaret edemiyorlar. Biz acenteler de bu noktada son derece seçici davranmak zorundayız. “Dostlar pazarda görsün” anlayışıyla iş yapmıyoruz. Sağlam olmayan, güven vermeyen kişilerle çalışmamaya özen gösteriyoruz çünkü günün sonunda biz de sigorta şirketlerine ciddi teminatlar sunuyoruz. Çok iş yapmak, çok para kazanmak anlamına gelmez. Aksine, yanlış işlerle uğraşanların çoğu batak veriyor. Bizim önceliğimiz, güvenilir iş ortaklıklarıyla sürdürülebilir başarı sağlamak. OTOBÜSÇÜLÜĞÜ DE SİGORTACILIĞI DA SEVİYORUM Ben sigortacılığı ne kadar seversem otobüsçülüğü de en az o kadar seviyorum çünkü otobüsçülerin yükünü, sorunlarını ve yaşadıkları zorlukları çok iyi biliyorum. Geçmişte otobüs firmalarının hangi sıkıntılardan geçtiğine de şahit oldum. Araç hareket saatinde lastikçisi, camcısı, ikramcısı sırada beklerdi. Hatta araç sahibi bazen otogara bile uğramaz, yol üstünden otobüse binerdi. İşte o zorlu günlerden bugüne geldik. Benim tek dileğim şu: Allah otobüsçülere kazasız, belasız yolculuklar nasip etsin. Biz de elimizden geldiğince hem müşterilerimizi hem de sigorta şirketlerini koruyarak bu hassas dengeyi sürdürmeye devam edeceğiz.

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var Haber

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var

YOLCULUĞUMUZ BİR İNATLA BAŞLADI 1960 yılında Aydın’da doğdum. Gençlik yıllarımı İstanbul’da geçirdim, o büyük şehirde yaşamanın heyecanıyla büyüdüm ancak hayat beni 1986 yılında Didim’e götürdü ve orada yepyeni bir macera başladı benim için. Aslında o zamana kadar müzik sektöründe çalışıyordum ama hayat bazen insanı bambaşka yerlere sürüklüyor. 1986 yılında Kâmil Koç’a acentelik başvurusu yaparak yeni bir yola girmeye karar verdim. Bu kararımda, başka bir firmada çalışan bir arkadaşıma karşı beslediğim küçük bir inat da etkili oldu diyebilirim. O zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, sürekli içinde olduğum bir mücadele vardı. Bursa’ya gidip Kâmil Koç’un merkeziyle görüşmeler yaptım, Didim’de bir yazıhane açma niyetimi belirttim. O dönemin duayenlerinden Hacı Fehmi ve Ankara’daki Ertuğrul Koç’un desteğini gördüm. O zamanlar Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç sadece Marmaris’te vardı. Didim’de ise böyle bir hizmet yoktu ve büyük bir boşluk vardı. Üç yıl boyunca büyük bir sabır ve azimle uğraştım, toplantılara katıldım, firma ailesinin bir parçası oldum. Nihayet 1990 Haziran’ında Didim’de Kâmil Koç acentesini açtık ve yolculuğumuz başladı. Bu süreç, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi oldu. Her adımda yeni zorluklar vardı ama aynı zamanda insanlarla kurulan bağlar, verilen emeklerin karşılığını almak büyük mutluluktu. Didim’de Kâmil Koç’un kök salması için emek vermek, bölgeye hizmet etmek benim en büyük gururum oldu. GÜVEN, İNSANLARA KARŞI EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZ Başlangıcımızda Ege Bölgesi’nde oluşan boşluğu çok iyi değerlendirdik ve kısa sürede geniş bir müşteri kitlesi oluşturduk. Öyle ki bazen bir günde 10-12 yeni araç eklemek zorunda kaldığımız anlar oldu. İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerden aldığımız destekle işimizi sağlam temeller üzerine kurduk ve büyüttük. Bizim için en temel değer “güven” oldu. İnsanlara karşı güven veren bir firma olduk. Bir isim, bir markayız ve bu marka güvenle anılıyor. Yolcularımız, biletlerini aldıkları anda rahat ediyor çünkü biz onların zamanına ve ihtiyaçlarına saygı duyuyoruz. Ödemelerde de hiçbir sıkıntı yaşamadık; Kâmil Koç ile olan ilişkimizde avanslarımız hep zamanında ve eksiksiz yapıldı. 1990’lardan bu yana Kâmil Koç’un hizmet kalitesi hep artarak devam etti. Biz de bu gelişimin içinde olduk. Bu gelişimin karşılığı olarak da yolcularımızın ilk tercihi her zaman Kamil Koç oldu. Biz de bu ilginin karşılığını vermek için Didim’den İstanbul, Ankara, Sivas, Erzurum, Çanakkale, Eskişehir, Kayseri gibi birçok şehre düzenli seferler yapıyoruz. Şu anda günlük yaklaşık 20 seferimiz var. Yolcularımızın beklentilerini karşılamak ve onları memnun etmek, bizim için her zaman en büyük motivasyon oldu. Çünkü biliyoruz ki memnun bir yolcu, hem bizi tercih etmeye devam ediyor hem de çevresine bizi tavsiye ediyor. KÂMİL KOÇ AİLESİ, BAŞKA BİR AİLE Kâmil Koç’ta çalışmanın ve bu ailenin parçası olmanın ayrıcalığını her zaman hissettim. Burada unutamadığım çok anılar var. Yolcularımızla kurduğumuz bağ, artık sıradan bir müşteri ilişkisi değil; adeta aileden biri gibiler. Giriş çıkışlarda yaşanan o samimiyet ve sıcaklık, başka hiçbir otobüs firmasında yakalanamaz. Hala arayıp halimizi hatırımızı soran yolcularımız var. Sağlığımı, ailemi soranlar, bizi düşünenler… Bu birliktelik ve dayanışma duygusu gerçekten çok özel. Kâmil Koç ailesi gibi başka hiçbir firmanın bütünlük ve dayanışma sağlayabileceğini düşünmüyorum. Bu, sadece işin teknik tarafı değil; insanı insan yapan bir bağ. DİDİM HALKI, EKONOMİK AÇIDAN OLDUKÇA SEÇİCİ Didim, Anadolu’nun her yerinden insanın bir arada yaşadığı özel bir yer. Farklı coğrafi bölgelerden gelen insanlar bir arada yaşıyor, bizim de müşteri kitlemiz bu noktada oldukça geniş bir yelpazeye sahip diyebilirim. Ancak Didim halkının ekonomik hassasiyeti de oldukça fazladır. Araştırır, karşılaştırır ve tercihini buna göre yapar. Kamil Koç’un bu hassasiyetlere cevap verebiliyor olması da bizim için oldukça önemli. Nitekim yolcularımızın tercihlerine baktığımızda Kamil Koç ile çalışarak ne kadar doğru bir karar verdiğimizi tekrar tekrar tecrübe ediyoruz. Bu insanlar başka firmalarla yolculuk yapmayı tercih etmiyorlar. Markamızla derin bir aidiyet duygusu oluşturduk. Bu aidiyet ve bağlılık, markamızın en büyük gücü. Biz Didim halkı ile birlikte büyüdük, geliştik. Onlar da bizi benimsedi. YILLARIN DENEYİMİYLE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ 1986’dan beri süregelen bu yolculuk, bir inatla başladı, mücadeleyle büyüdü ve bugün Didim’de önemli bir yere ulaştı. İnsanların güvenini kazanmak, marka olmak kolay değil ama biz bu işi severek yaptık, aile gibi olduk, büyüdük ve her geçen gün kendimizi yeniledik. Bugün geriye dönüp baktığımda ne kadar çok engel aşılmış ne kadar çok dost kazanılmış olduğunu görmek gurur verici. Yolumuz uzun ve zorluklarla dolu olabilir ama kararlılığımız ve azmimizle Didim’de ve Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç’un adı hep güvenle anılacak. Önümüzdeki yıllarda da bu güçlü temeller üzerine yeni yatırımlar yaparak hizmet kalitemizi artırarak yolumuza devam edeceğiz çünkü biliyoruz ki her yolcu bizim için bir misafir ve biz onları en iyi şekilde ağırlamakla yükümlüyüz.

Tümoyid Genel Başkanı Kadir Başboğa: Yazıhane İşletmecileri Görülmeyen Bir Mağduriyetin İçinde Haber

Tümoyid Genel Başkanı Kadir Başboğa: Yazıhane İşletmecileri Görülmeyen Bir Mağduriyetin İçinde

MESLEK TANIMI YOK, TEMSİL YOK, DESTEK YOK Türkiye genelinde F1–F2 belgeleriyle faaliyet gösteren binlerce yazıhane işletmecisinin uzun yıllardır çözüm bekleyen yapısal sorunları artık tahammül sınırlarını aşmış durumdadır. Yazıhane işletmecileri olarak hem yasal tanımsızlık hem de dijitalleşmeyle birlikte artan ekonomik baskılar nedeniyle ciddi bir mağduriyet yaşıyoruz. Yazıhane işletmeciliği, ne yazık ki Türkiye’de resmi olarak tanımlanmış bir meslek statüsüne sahip değildir. Bu durum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı başta olmak üzere SGK, vergi daireleri ve yerel yönetimlerle olan tüm ilişkilerimizde belirsizlik yaratmakta hakkımız olan desteklere ulaşmamızı engellemektedir. Yasal temsiliyetimizin olmaması, kamu kurumları nezdinde sesimizi duyurmamızı zorlaştırmaktadır. DİJİTALLEŞME YAZIHANELERİ SİSTEM DIŞINA İTİYOR Son yıllarda otobüs firmalarının bilet satışlarını yalnızca kendi mobil uygulamalarına ve dijital platformlara yönlendirmesi, fiziki yazıhaneleri sistem dışına itmiştir. Bizler hâlâ sahada aktif olarak yolcuya hizmet verirken verdiğimiz hizmet karşılığında komisyon alamaz hâle geldik. Bazı firmalar tarafından tamamen devre dışı bırakılıyor, sistemden siliniyoruz. Bu adaletsiz yapının sürdürülebilirliği mümkün değildir. OTOGAR YÖNETİMLERİYLE YAŞANAN SORUNLAR İŞ YAPMAMIZI ENGELLİYOR Otogar yönetimleriyle karşı karşıya kaldığımız yüksek kira bedelleri, tek taraflı sözleşmeler ve merkezi olmayan alanlara yönlendirme uygulamaları, iş yapma kapasitemizi doğrudan etkilemektedir. Yazıhanelerimize tanıtım ve yönlendirme hakkı verilmemesi ise ticari olarak görünmez hâle gelmemize neden olmaktadır. KAYIT DIŞI SATIŞLAR YASAL İŞLETMECİYİ EZİYOR Kayıt dışı bilet satışı yapan kişi ve platformların denetimsizliği, haksız rekabeti artırmakta ve belgeli işletmeler olarak bizlerin yasal sorumluluk yükünü taşınamaz boyutlara ulaştırmaktadır. Üstelik artan kira, SGK primi, personel gideri ve yazılım maliyetleriyle baş etmeye çalışırken gelirlerimiz her geçen gün daha da düşmektedir. KAMU DESTEKLERİNDEN FAYDALANAMIYORUZ Yasal bir meslek statümüz olmadığı için KOSGEB başta olmak üzere hiçbir kurumsal destek programından faydalanamıyoruz. Dijital dönüşüm, altyapı yatırımları, kira desteği ve personel istihdamı gibi alanlarda tamamen kendi imkânlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu da bizi her geçen gün daha da kırılgan hâle getiriyor. BİRLİK RUHU GELİŞMELİ, TEMSİL GÜCÜ ARTIRILMALI Sektördeki en önemli eksikliklerden biri de yazıhane işletmecilerinin çoğunun hâlâ bireysel hareket ediyor olmasıdır. Ortak akıl ve kurumsal temsil ruhunu güçlendirmek zorundayız. TÜMOYİD olarak bunun için çalışıyor, meslektaşlarımızı aynı çatı altında buluşturmak için çaba harcıyoruz. YEREL YÖNETİMLERİN DIŞLAYICI YAKLAŞIMLARI ENDİŞE VERİCİ Bazı belediyelerin yeni otogar projelerinde yazıhanelere ( F1-F2 belge sahiplerinin yazıhane kiralama hakkının ve ihalelere katılma hakkının tanınmaması) yer vermemesi, ticari faaliyetlerimizin doğrudan engellenmesi anlamına gelmektedir. Bu uygulamalar sektörde hem moral hem de ekonomik kayba neden olmaktadır. BEKLENTİ VAR, YETKİ VE BÜTÇE YOK Yolcuların beklentileri her geçen gün artıyor. Konfor, ikram, bilgi verme gibi taleplerin muhatabı yazıhaneler oluyor ancak bizlerin ne bu hizmetleri karşılayacak bir bütçesi ne de bu doğrultuda bir yetkisi bulunmaktadır. Bu durum da hizmet kalitesini doğrudan etkilemekte ve motivasyonumuzu kırmaktadır. ÇÖZÜM, SADECE YAZIHANELERİ DEĞİL, TÜM SEKTÖRÜ RAHATLATACAKTIR TÜMOYİD olarak çağrımız nettir: Sektörün tüm paydaşlarını, yazıhane işletmecilerinin sesi olmaya, bu görünmeyen ancak derinleşen yapısal sorunlara birlikte çözüm üretmeye davet ediyoruz. Atılacak her olumlu adım, sadece biz yazıhaneleri değil, şehirlerarası yolcu taşımacılığının bütün sistemini daha adil, daha verimli ve sürdürülebilir kılacaktır.

Kale Seyahat ve Bursaspor Ortaklığı Görkemli Bir Lansmanla Tanıtıldı Haber

Kale Seyahat ve Bursaspor Ortaklığı Görkemli Bir Lansmanla Tanıtıldı

Kale Seyahat Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Ali Rıza Çelebi, lansmanda yaptığı konuşmada: “Kıymetli Misafirler, Değerli Basın Mensupları ve Büyük Bursaspor Ailesi, Bugün burada, Türkiye’nin dört bir yanına güvenli ve konforlu ulaşım sunan Kale Seyahat olarak, Türk futbolunun en değerli markalarından biri olan Bursaspor ile gerçekleştirdiğimiz sponsorluk anlaşmasını duyurmaktan büyük bir gurur duyuyoruz. 1975 yılında Trakya’dan başlayan yolculuğumuz, bugün yüzlerce il ve ilçeye ulaşan güçlü bir ulaşım ağına dönüşmüştür. Trakya’dan Ege’ye, Akdeniz’den İç Anadolu’ya ve Batı Karadeniz’e kadar uzanan rotalarımızla, modern araç filomuz ve müşteri odaklı hizmet anlayışımız sayesinde sektördeki öncü konumumuzu sürdürüyoruz. Bu değerli iş birliği kapsamında, Neoplan Tourliner marka, üst düzey konfor ve teknolojik donanımla özel olarak tasarlanan otobüsümüzü Bursaspor futbolcularının kullanımına sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Sporcuların güvenliği, konforu ve performansı için tüm detaylar titizlikle düşünülerek hayata geçirildi. Ayrıca bu iş birliğini sadece sahayla sınırlı tutmadık. Bursaspor taraftarlarına özel ayrıcalıklı seyahat fırsatlarıyla bu ortaklığı yollarda da büyütüyoruz. Takımına her şartta destek olan yeşil-beyaz sevdalılarına Kale Seyahat konforunu özel avantajlarla sunmaya hazırlanıyoruz. Bursaspor, köklü tarihi, altyapıya verdiği değer ve büyük hedefleriyle Türk futbolunun gurur kaynaklarından biridir. Biz de Kale Seyahat olarak, bu vizyona katkı sunmaktan ve bu büyük camianın yanında yer almaktan onur duyuyoruz. Üç yıl sürecek bu iş birliğimizin, sadece sahada değil, yollarda da büyük başarılara vesile olacağına inanıyoruz. Süper Lig’e ve Avrupa şampiyonluklarına giden bu yolda Bursaspor’un yanında olmaktan gurur duyuyoruz. Bursaspor camiasına ve Kale Seyahat ailesine hayırlı olsun.” Bursaspor Başkanı Enes Çelik ise şu ifadeleri kullandı: “Daha önce de açıkladığımız gibi Bursaspor’un Süper Lig yolculuğunda Kale Seyahat’le yürüme kararı aldık. Camiamıza hayırlı olsun. Türkiye’nin önemli markalarından bir tanesi. Taraftarlarımıza da bir müjdesi olacak Ali Rıza Bey’in. Ben otobüsümüzün de Bursaspor’umuza yakıştığını düşünüyorum. Bize yakışan bir otobüs oldu. Dilerim ki bu yolculuğumuz uzun sürsün.” Taraftara Yüzde 16 İndirim Kale Seyahat Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Ali Rıza Çelebi, Enes Çelik’in konuşmasından sonra yeniden söz alarak şunları söyledi: “Bursaspor taraftarına da ayrıcalıklı seyahatler sunacağız. Bursaspor, Türk futbolunun gururudur. 3 yılı sürecek olan bu iş birliğinde Bursaspor’un yanında dimdik duracağız. Bursa demek 16 demek. İndirimlerimiz de Bursaspor taraftarına bu orandan olacak.”

Temsa ile Birlikte Yol Almak Bizim İçin Gurur Kaynağıdır Haber

Temsa ile Birlikte Yol Almak Bizim İçin Gurur Kaynağıdır

BU İŞİ BABAMDAN DEVRALDIM AMA HER ADIMINI SAHADA KENDİM ÖĞRENDİM Ben Ahmet Demir. 1989 yılında Siirt’te doğdum ve büyüdüm. Şu an 36 yaşındayım. Ticaret hayatımıza babamla birlikte şehirlerarası otobüsçülükle başladık. Bu iş bizim aile mesleğimizdi. 16–17 yaşlarımdayken işin içine aktif olarak girdim. İşletmeyi birebir kendim yönettim; finans, operasyon, planlama ve sahadaki tüm detaylarla bizzat ilgilendim. O dönem her şey çok daha manuel ilerliyordu. Hesaplar kara defterle tutuluyor, dijital altyapılar bugünkü kadar güçlü olmadığı için süreçler tamamen geleneksel yöntemlerle yürüyordu. Teknoloji ve sosyal medya da henüz bu kadar yaygın değildi. Zamanla sistemler değişti, dijital altyapılar güçlendi. Bugün bu yenilikleri genç ekiplerimiz, aile bireylerimiz ve sahadaki çalışanlarımızla daha entegre şekilde yürütüyoruz. Ben hâlâ işin aklıyım, stratejisini belirliyorum; ancak operasyonun yürütülmesinde aile bireylerimiz daha aktif rol alıyor. KÂMİL KOÇ İŞ BİRLİĞİYLE YENİ BİR DÖNEME GEÇTİK 2022 yılına kadar Lider Siirt markası altında çalıştık. Aynı zamanda İstanbul'da halk otobüsçülüğü ve akaryakıt sektörü dahil olmak üzere farklı alanlarda da faaliyetlerimiz oldu. 2022'de Kâmil Koç ile önemli bir iş ortaklığına imza attık. Doğu bölgesinde Kâmil Koç operasyonlarını yürütmeye başladık. Ardından Ege, Akdeniz ve Körfez bölgelerinde de operasyonlara destek verdik. Geçtiğimiz yılın sonunda, Kocaeli, İzmit, Körfez bölgesinde yer alan Temsa yetkili servisi ve bayisi Metsan Otomotiv'in tesislerini, binaları ve arazisiyle birlikte Demir Grup adı altında satın aldık. Yaklaşık 7 aydır Temsa Grubu ile birlikte ilerliyoruz. Hedefimiz, yakın zamanda servisi aktif hale getirerek Demir Grup olarak yetkili servis hizmetine başlamak. TEMSA, BU ÜLKENİN MARKASI VE BİZİM İÇİN STRATEJİK BİR TERCİH Temsa'yı tercih etmemizin en büyük nedeni, yerli ve kalıcı bir marka olması. Her ne kadar %50 yabancı yatırımcıya sahip olsa da Adana'da üretim yapan, bu ülkenin ürünü olan bir marka. Bu nedenle, diğer yabancı markalar gibi “yatırımımı kestim, çıkıyorum” deme riskleri yok bana göre. Ayrıca, yerel bazda gelişebilecek siyasi gerilimlerden etkilenme olasılığı da daha az. Temsa’nın bu bölgede ciddi bir portföyü, oturmuş bir müşteri yapısı ve 25 yılı aşkın bayilik geçmişi var. Biz de bu yapıya zarar vermeden, aksine geliştirerek devam ettirmek istiyoruz. Bunun yanı sıra, Temsa ile olan ilişkilerimiz oldukça kurumsal ve destekleyici. Satış sonrası hizmetten bölge yöneticilerine kadar sürekli sahadayız, birlikteyiz. Bu yapının içinde yer almak bizim için stratejik bir adım oldu. PRESTİJ MODELLERİ PAZARIN LİDERİ OLDU Şu anda Temsa'nın Prestij modeli, özellikle personel ve servis taşımacılığında çok talep görüyor. Yakıt verimliliği, konforu ve yeni kasasının modern tasarımı müşterilerin dikkatini çekiyor. Bu araç, küçük yatırımcılardan büyük firmalara kadar geniş bir kesim tarafından tercih ediliyor. Fiyat-performans dengesiyle piyasada çok ciddi bir fark yaratıyor. Bunun dışında MD9 modeli de son dönemde öne çıkmaya başladı. 39+1 koltuklu, arkadan motorlu ve uzun yola dayanıklı bu model, Avrupa yollarında kullanılmak üzere Koşukavak Turizm gibi firmalara satıldı. Biz de bu modele güveniyoruz; parkımızda şu anda satılmaya hazır sıfır MD9 aracımız bulunuyor. ESNAFA DESTEK İÇİN ESNEK FİNANSMAN ÇÖZÜMLERİ ÜRETİYORUZ Temsa Grubu’yla birlikte sıfır araç satışlarında bankalarla özel kampanyalar yürütüyoruz. Ayrıca bayi olarak kendi finansal altyapımızı da devreye sokarak esnafa destek olmaya çalışıyoruz. Tanıdık, bildik ve güven duyduğumuz müşterilere evraksal kolaylıklar sağlıyor, bir-iki ay esneklik tanıyoruz. Çünkü piyasada ciddi bir ekonomik daralma var. Bu dönemde takas, esnek ödeme gibi farklı yöntemlerle müşterinin ihtiyacını anlamaya ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. OTOBÜS SEKTÖRÜ DARALIYOR AMA BİZ AYAKTA KALMAK İÇİN ÇABALIYORUZ Şehirlerarası taşımacılık, uçak, tren ve deniz yollarının artmasıyla ciddi darbe alan bir sektör haline geldi. Bunun yanında personel sorunu da en büyük engellerden biri. Hem şoför hem de teknik personel bulmakta ciddi zorluk yaşıyoruz. Teknoloji gelişse de kullanıcı eğitimli olmadığı sürece sorunlar kaçınılmaz oluyor. Araçlar uyarı verse bile bu uyarıları görmeyen bilinçsiz şoförler motor arızasına kadar gidebilecek ciddi problemlere yol açabiliyor. Bu durum hem işletmeye hem de markaya zarar veriyor. PROFESYONEL VE GÜVENİLİR SERVİS ALTYAPISI KURUYORUZ Necmi Usta gibi güvenilir isimleri ekibimize dahil ettik. Ayrıca bölgedeki bilindik ustalarla da sürekli görüşüyor ve iş birliği yapıyoruz.Servisimiz aynı anda 7 aracı alabilecek kapasiteye sahip. Günlük olarak 40-50 aracın yağ, şanzıman, diferansiyel gibi bakım işlemlerini gerçekleştirebilecek donanımdayız.Boya ve kaporta gibi ağır işlemleri ise ilerleyen dönemlerde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Hedefimiz, müşterilerin gönül rahatlığıyla aracını teslim edeceği, tam anlamıyla profesyonel bir servis altyapısı sunmak.

Kâmil Koç, Tarihi  Boyunca Sektöre Yön Verdi Haber

Kâmil Koç, Tarihi Boyunca Sektöre Yön Verdi

TÜM EFORUMU BU YOLLARDA HARCADIM 1950 yılında Mersin’de doğdum. İlkokulu Ermenek’te okudum. Aileden gelen bir otobüsçülük geçmişimiz vardı. Bu mesleğe 1964 yılında adım attım. 1969-70 yıllarında KâmilKoç’la yolum kesişti. Diyarbakır merkezli olarak Batman, Van, İzmir ve İstanbul gibi hatlarda çalıştık. Rahmetli Ali Kahraman’ın bölgesinde görev yapıyorduk. Kâmil Koç’taki ilk dönemim 1973 yılına kadar sürdü. Ardından askerlik dönemim başladı. Askerlik sonrasında da otobüsçülük sektöründe farklı tecrübelerimiz oldu 1980’de ise kendi firmamızla şehirlerarası taşımacılığa başladık. KÂMİL KOÇ’LA BİRLİKTE SEKTÖRDE GÜVENİ YENİDEN İNŞA ETTİK 1983 yılında, rahmetli Ertuğrul Koç’un ricasını kıramayarak Kâmil Koç ailesine geri döndüm. Ankara’da yönetici olarak göreve başladım. O dönemde sektörel anlamda ciddi eksiklikler vardı. Öncelikli hedefimiz, otobüsün üzerindeki güveni yeniden kazandırmaktı. Bir arkadaşımızın, iki adet Turbo S aracını deneme amaçlı Kâmil Koç’a getirdik. 1983 yılının sonuydu. Bu araçlar, Mercedes’in 15 yıl aradan sonra çıkardığı yeni modeldi ve bu modele ilk sahip olan firma Kâmil Koç oldu. Kamil Koç’un müşterilerine konforlu bir seyahat deneyimi sunmak için sürekli filosunu yenileme vizyonu daha o zamanlardan şirketin kültürüne yerleşmişti. Sonrasında kısa sürede bireysel otobüsçüler fabrikadan araç alarak bizimle çalışmaya başladı. Kâmil Koç çok hızlı bir ivme kazandı. O dönemlerde otobüslerde sadece iki koltuk boş kalsa bile bu, “zayıf araba” olarak görülürdü. “İki yer boş kaldı” demek, o doluluğa rağmen kendini eksik hissetmekti. Artık Kâmil Koç bambaşka bir seviyedeydi. O günden bu yana da aslında hiçbir şey değişmedi. Eğer Aracınızın üzerinde Kamil Koç logosu varsa her zaman yolcunun ilk tercihi siz oluyorsunuz. Yolcunun bu teveccühüne karşılık olarak da bizler her zaman hizmet kalitemizi yüksek tutmayı görev biliyoruz. Bunun sonucunda da araçlarımızda boş koltuk göremediğimiz için elbette mutlu oluyoruz. BUTON KEKLER İLE İKRAM SERVİSİNDE YENİLİĞİ BAŞLATTIK Türkiye’de o dönemlerde ikram olarak kek dağıtımı diye bir uygulama yoktu. Ankara Beşevler’de bir pastaneye özel olarak buton kek yaptırdık, ambalajladık ve otobüslerde dağıtmaya başladık. Bu, ikram farkı yaratma konusunda önemli bir adımdı. Bunun yanı sıra otobüslerde televizyon uygulamasına geçtik. İlk etapta televizyonları ön kapının üzerine yerleştirdik ancak emniyet buna izin vermedi. Biz de televizyonları yarım metre geriye çektik. Derken Kâmil Koç olarak günün firması haline geldik. Bakanlar, valiler, devlet yetkilileri bile gün içinde defalarca araç talebiyle bizi arıyordu. MAVİ SERVİSLERLE SEKTÖRDE SES GETİRDİK Ankara–İstanbul hattındaki başarıyı gördükçe bölgelere yayılma kararı aldık. Antalya hattına girdik. Bursa hattında ise mavi servis uygulamasını başlattık. Avrupa’dan gelen 303 model otobüslerle koltuk kalitesini artırdık. V6, Turbo S, V8, 303 derken model yenilemeleriyle sektörde hep öncü olduk.Mavi servis uygulamasında 10 aracı tek renk yaptık. Araç içi ikramda yeni sistemlere geçtik. Bursa’da özel kaportacılara tekerlekli servis arabaları yaptırdık. Araç hareket ederken bu arabalar basamaklara yerleştiriliyor, araç durduğunda servis memuru ikramları yolculara dağıtıyordu. Bu, o dönem için büyük bir yenilikti. Ayrıca bazı seferleri “ekspres” olarak düzenledik. Örneğin, sabah saat 10’daki araç Eskişehir’e uğramadan doğrudan Bursa’ya giderdi. Bugün “rahat hat” olarak bilinen uygulamanın temelleri, mavi servisle atılmış oldu. YAZDIĞIM EL KİTABIMI, BUGÜN GURURLA HATIRLIYORUM Kâmil Koç’ta personel eksiği yaşandığı bir dönemde, 15 gün boyunca Bursa Kervansaray’da kendimi bir odaya kapattım ve tüm kadro için kapsamlı bir çalışma el kitabı hazırladım. Ayakçı, kâtip, şoför, muavin, hostes... Hepsinin ne giymesi gerektiğinden yolcuyla ilişkilerinde nasıl davranmaları gerektiğine kadar her detayı bu kitapta anlattım. Göz teması, tebessüm, mimik gibi ince ama önemli detaylara da yer verdim. Bu kitap uzun yıllar boyunca kullanıldı. Tamamen benim emeğimdi ve bugün hâlâ gururla hatırladığım bir çalışmadır. İŞLERİMİZİ ORTAK AKILLA YÜRÜTMELİYİZ 1993 yılında farklı tecrübeler edinmek ve kendimizi biraz daha geliştirebilmek adına Kâmil Koç’la uzun yıllar süren ortaklığımızı sonlandırdık. Ama bu asla bir veda değildi… Bizim için farklı bir denize yelken açarak kendi şirketlerimizi kurduk; turizm ağırlıklı hizmet verdik. Türkiye genelinde Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yapılanmalar oluşturduk. Bu dönemde binlerce kişi ile tanıştık, hizmet sunduk hatta arkadaş olduk. Oldukça yoğun geçen bu sürecin sonunda 2017’de Kâmil Koç’la yollarımız tekrar kesişti. O dönem için farklı iş modelleri denedik. Fakat sonrasında Çağatay Bey’in de devreye girmesiylegüçlerimizi yeniden birleştirdik ve Bodrum Bölgesi işletmecisi oldum. Yaklaşık 6 yıldır Bodrum işletmecisiyim.Firmamla ve ortaya koyduğum eserle onur duyuyorum. Sektörde hep birlikte büyüyecek ve birbirimize değer katmaya devam edeceğiz. SEKTÖRDEKİ KÜÇÜLMEYE RAĞMEN BÜYÜYENLERİN EVİDİR KÂMİL KOÇ Kâmil Koç, Türkiye’de bu sektörün güvenilirliğidir. Saygınlıktır. Gelecektir. Kurumsal yapısı ve şeffaf yönetimi sayesinde sektördeki genel küçülmeye rağmen büyümeyi başarmıştır. İş ortaklarına her konuda yakın ve ilgilidirler.Finansal açıdan ise Türkiye’de benzeri yoktur. Bir gün önceki para, ertesi gün saatinde hesaba geçer. Bayramlar gibi özel günlerde avanslar önceden yatırılır, otobüs hareket alanı genişletilir. Bu kadar sağlam bir finans yapısında, parayı konuşmak bile yakışmaz. ZORLUKLAR FAZLA, HEDEFİMİZ BÜYÜK, YOLUMUZ AÇIK Bugün Erzurum’dan Diyarbakır’a, Bartın’dan Samsun’a, İstanbul, Ankara, Çeşme, Sakarya ve Kastamonu’ya kadar toplam 27 sefer gerçekleştiriyoruz. Elbette sektörün zorlukları nedeniyle geçmişe göre daha az sefer var ancak hedefimiz geniş. Şu anda 11 aracım var. 2026 yılı için büyük bir alım planlıyoruz. Alacağımız araçlar yine KâmilKoç bünyesinde çalışacak. Ben hiçbir zaman komisyoncu olmadım; hep işletmeci, hep yönetici oldum. Kâmil Koç’un yolcu nezdindeki güvenilirliği çok yüksek. Bu marka, geçmişten geleceğe uzanan bir isim. Dededen toruna, torunun torununa kadar ulaşmış; herkesin hayatına bir şekilde dokunmuş, en az bir kez seyahat ettiği bir firma. Güvenin ve markanın öyküsü tam da budur.

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor Haber

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor

HEVES OLMAZSA BU İŞ OLMAZ 19 Temmuz 1974 doğumluyum. Selanik göçmeniyim, mübadele çocuğuyum. Didimliyim; burada doğdum, burada büyüdüm. Evliyim, üç çocuğum var. Çocuklarım şu an okuyor, eşim de ticaretle uğraşıyor. 16 yıldır Didim Seyahat’in Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Aslında bu iş bizim baba mesleğimiz. Dolmuşlarda yetiştim diyebilirim. Ortaokuldan sonra okul hayatımı sürdürmedim çünkü araba sevdası baskındı. 1992 yılında, babamın minibüsünü kaçırarak kullanmaya başladım. Ehliyeti aldıktan sonra ise işe resmen atıldım. Aslında biraz hevesti ama bu işte heves olmazsa zaten ilerlenmez. 2010 yılında, kooperatif üyelerimizin isteğiyle, seçim bile yapılmadan genel kurulda Didim Seyahat’in başkanı oldum. Didim Seyahat, 1964 yılında kurulmuş köklü bir kooperatif. İlk yıllarda yalnızca Didim–Söke arasında çalışan bir yapımız vardı. Sonrasında bölgede turizm geliştikçe biz de transfer işlerine girdik. Çağa ayak uydurarak bölgenin en bilinen kooperatiflerinden biri haline geldik. 80’li ve 90’lı yıllarda işler çok iyiydi; öyle ki bir aracımızı 5 yıl bile kullanmazdık, sürekli değiştirirdik. İŞİMİN BAŞINDAN HİÇ AYRILMADIM 2013 yılında Didim Ticaret Odası’ndan gelen teklif üzerine iki dönem meclis üyeliği yaptım. Ardından Didim Şoförler Odası Başkanlığı, Turizm Derneği’nde iki dönem, Kent Konseyi’nde ise üç dönem görev aldım. Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanlığı’nı da iki dönem yürüttüm. Sonrasında siyasete girdim. Şu anda Didim Belediyesi ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeliklerim devam ediyor. Tüm bu görevlerime rağmen işimin başından hiç ayrılmadım. En son yapılan genel kurulda da üyelerimiz bana dört yıl daha görev verdiler. Bu işi 20 yıl sürdürebilir miyim, ömrüm yeter mi bilmiyorum. Ama bir gün mutlaka gençler bayrağı devralacaktır. Kooperatifimizde 38 ortağımız var. Her ortağın bir “yarım otobüs” diye tabir edilen aracı mevcut. Kooperatife ait 10 büyük otobüs, ayrıca yaklaşık altı adet midibüs ve minibüs bulunuyor. Bir de A sınıfı turizm acentemiz var. Kış aylarında okul gezileri gibi kültürel taşımacılık yaparken, yaz aylarında transfer işlerine yoğunlaşıyoruz. DİDİM SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜ 2019’dan sonra pandeminin etkisiyle Didim’e yaşlı kesimden büyük bir göç oldu. Bu durum şehirdeki hareketliliği azalttı. Artık çok dinamik bir şehir değiliz. Şehirden büyük kazanç sağlayanların da kente yatırım yapmasını ve bu hareketliliğe katkı sunmasını bekliyoruz. Bu konuda çeşitli mücadeleler veriyoruz. Şehirlerarası seferlerimiz kış döneminde; günde iki İstanbul, bir Ankara, iki saatte bir İzmir, yarım saatte bir Söke, saatte bir Aydın ve bir de Bodrum hattında sürüyor. Yaz aylarında bireysel çalışmak isteyenleri de sisteme dahil ediyoruz ama bu sayı fazla olmuyor; genellikle üç ila beş araçla sınırlı kalıyor. BAYRAMLAR BİZİM İÇİN İKRAMİYE OLDU 2019’a kadar sezonlar 1 Nisan’da açılırdı ancak pandemi sonrası sezonlar haziran sonunu, hatta Temmuz ortasını bulmaya başladı. Bu nedenle Ramazan ve Kurban bayramları adeta bize ikramiye gibi oldu. Bu yıl da yoğunluk oldukça iyiydi. Tek taraflı çalışsak bile işlerimiz gayet güzel geçti. Okulların kapanmasıyla birlikte gelişler daha da arttı. OTOGAR ARTIK OTOGAR KİMLİĞİNDEN ÇIKTI Otogarımız şu an âtıl durumda. 1996 yılında Didim Belediyesi tarafından yapılmış ama ilk birkaç yıl hiç kullanılmamış. Daha sonra şehirlerarası otobüs firmaları mecburen buraya geçince işler değişti ancak o tarihten bu yana hiçbir yatırım yapılmadı. Tam 26 dönümlük devasa bir arazi var ama ne düzgün bir otopark var ne de işlevsel peronlar. Otogarın içi toz toprak. Yazıhanelerimiz oldukça kötü durumda. Her yıl yağmurlarda parke taşları yerinden oynuyor, otobüsler zarar görüyor. İki kafeterya, otogarı adeta ele geçirmiş durumda. Kamuya ait alanlara masa, koltuk, sandalye yerleştirilmiş. Yolcular otobüslere ulaşırken zorluk yaşıyor. Kafeteryalar sanki burayı deniz kenarındaki bir aile çay bahçesine çevirmiş; peronlar bile onların kullanımına geçmiş durumda. Her üç yılda bir yapılan ihaleler nedeniyle yazıhane sahipleri sürekli belirsizlik yaşıyor. Hizmet yok ama rekabet çok. Bu ihale sistemi esnafı mağdur ediyor. Şikayetlerimizi belediyeye iletmemize rağmen ciddi bir dönüş alamıyoruz. Oysa 20 dönümlük mevcut arazide modern, kullanışlı bir otogar yapılabilir. Eğer yeni bir yapı inşa edilmeyecekse en azından mevcut durum iyileştirilmeli. FİYATLARI BOZAN FİRMALAR PİYASAYI ALTÜST EDİYOR Piyasa dengemizi bozan firmalar da var. 24 saatlik yoldan gelip burada İzmir biletini yarı fiyatına kesen firmalar çıkabiliyor. Bu durum bizi doğal olarak olumsuz etkiliyor ancak birebir görüşmelerle bazı düzeltmeler sağlamayı başardık. Yine de kontrolsüz zamanlarda zarar kaçınılmaz oluyor. Bizim en büyük avantajımız, Didim’den direkt İzmir’e giden ve 2 saat 15 dakika süren otobüsümüzün olması. Diğer firmalar dolaşa dolaşa gidiyor, bu da 3,5 – 4 saati buluyor. Bu nedenle ucuz bilet kesen firmalar belki bir sefer yolcu alabilir ama ardından yolcu yine bizi tercih ediyor. DİDİM HÂLEN KİMLİĞİNİ BULMUŞ DEĞİL Didim, hâlâ tam anlamıyla hareketli bir şehir değil. Bodrum ve Kuşadası arasında sıkışmış bir turizm kenti görünümünde ancak aynı zamanda tarım, inşaat ve turizm gibi farklı sektörleri bir arada barındırıyor. Henüz hangisi ağır basacak, kent ne yönde evrilecek, bunu kestiremiyoruz. Bu yönün artık netleşmesi gerekiyor. Bize düşen görev ise hem siyasi alanda hem de sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte mücadele vererek Didim’i daha düzenli, daha canlı bir şehir hâline getirmek çünkü şehir düzenlenip gelişirse hepimizin işleri de daha düzgün ve bereketli olur.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.