Hava Durumu

#Haberulaşım

Ulaşım Sektörünün En İyi Temsilcisi - Haber Ulaşım - Haberulaşım haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Haberulaşım haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

45 Dakikalık Mola İle 9 Saat Otobüs Kullanılmaz! Haber

45 Dakikalık Mola İle 9 Saat Otobüs Kullanılmaz!

45 DAKİKA DİNLENMEYE YETMEZ Ancak pratikte durum bambaşka. 45 dakika, bir kaptanın gerçek anlamda dinlenmesi için kesinlikle yeterli değil. Kaptan aracını park ediyor, yolcuların sorularını yanıtlıyor, bagajla ilgileniyor; yani dinlenmeye başladığında geriye neredeyse hiçbir zaman kalmıyor. Uykuya geçmek zaten imkânsız. Kaptan, daha gözlerini kapatamadan tekrar direksiyon başına dönmek zorunda kalıyor. Bu yüzden trafik kazalarının önemli bir kısmı işte tam da bu “ikinci 4,5 saatlik dilimde” yaşanıyor. Yorgunluk ve uykusuzluk, direksiyon başındaki en büyük risk faktörü haline geliyor. SEKTÖRÜN SESİNE KULAK VERİN VE SAHAYA İNİN Otobüsçüler bu işin pratiğini gayet iyi biliyor. Sektör temsilcileri yıllardır şunu söylüyor: “Kaptan, 4,5 saat araç kullandıktan sonra en az 4,5 saat kesintisiz uyumalı.” Ancak bu öneri bir türlü mevzuata yansıtılmadı. Bu formül uygulansa toplamda 9 saatlik kullanım süresi gerçek anlamda dinlenmiş, uykusunu almış kaptanlarla tamamlanabilir. Böylece yollarda meydana gelen, “uykuya bağlı” olarak nitelendirilen kazaların büyük bir kısmı önlenmiş olur. Kâğıt üzerinde yazılan kuralların gerçek hayatta nasıl işlediğini görmek için en doğru yol sahaya inmektir. Bakanlık yetkilileri gelsin, otogarlarda kaptanlarla birlikte uygulamayı yerinde incelesin. 45 dakikalık molada kaptanların nasıl dinlenemeden tekrar direksiyon başına geçmek zorunda kaldıklarını kendi gözleriyle görsünler. Çünkü bugün uygulanan sistem, kaptanların dinlenmesine değil, aksine tükenmesine sebep oluyor. Kaptanların sağlığı, yolcuların güvenliği ve sektörün itibarı için bu yanlış kuralın değiştirilmesi artık kaçınılmaz. Otobüs kazaları olduğunda, toplumun ilk tepkisi genellikle “otobüsçüler dikkatsiz” oluyor. Oysa gerçekte kaptanların üzerine yüklenen bu ağır şartlar, kazalara davetiye çıkarıyor. Eğer 4,5 saatlik kullanımın ardından 4,5 saatlik tam dinlenme kuralı hayata geçirilirse hem kaptanlar rahat bir nefes alacak hem de yolcular daha güvenli bir yolculuk yapacak. Artık şu gerçeği herkesin kabul etmesi gerekiyor: 45 dakikalık mola ile 9 saat direksiyon sallanmaz!

Kâmil Koç, Sektördeki Güven Ve İstikrarın Sembolüdür Haber

Kâmil Koç, Sektördeki Güven Ve İstikrarın Sembolüdür

HAYATIMIN YARISINDAN FAZLASI SEKTÖRDE GEÇTİ 1973 yılında Isparta’nın Gelendost ilçesinde doğdum. 23 yıldır evliyim, iki oğlum var. Hayatımın yarısından fazlasını, tam 35 yılı taşımacılık sektöründe geçirdim. Bugün Kâmil Koç’ta Akdeniz, Çukurova ve Doğu Anadolu Bölge Koordinatörü olarak görev yapıyorum. Stratejik planlama, sefer düzenlemeleri, fiyatlandırma, yolcu sayıları, sözleşmeler, kârlılık, acente ve otobüsçü yönetimi, personel koordinasyonu gibi geniş bir sorumluluk alanım var. Ayrıca bölgeleri düzenli olarak ziyaret ederek acenteler ve otobüsçülerle istişarelerde bulunuyor, anlık gelişmelere göre aksiyon planları oluşturuyorum. 1990’DA SEKTÖRE ADIM ATTIM Taşımacılık sektörüne 1990 yılında adım attım. Yıllar boyunca farklı yerel seyahat firmalarında bölge müdürlüğü ve genel müdürlük görevlerinde bulundum. Kâmil Koç ile yolum, 2004 yılında firmanın Isparta’ya gelmesiyle kesişti. O dönemde Isparta, yaklaşık 40 otobüsü ve 10 otogar noktasıyla güçlü bir acenteydi. Isparta Acente Sorumlu Müdürü olarak başladığım yolculukta işimdeki başarım fark edilince Kâmil Koç’ta sözleşmeliden özmal kadroya geçen ilk yönetici oldum. Ardından İzmir, Konya ve Antalya’da görev yaptım. Antalya’nın çevre illerle birlikte Akdeniz Bölgesi’ne dönüştürülmesiyle önce Otogar Müdürü, sonra Bölge Müdür Yardımcısı, ardından Bölge Müdürü ve son olarak Bölge Koordinatörü olarak görev aldım. KÂMİL KOÇ’U HER ZAMAN HEDEFİM OLARAK GÖRDÜM Farklı firmalarda görev yaparken Kâmil Koç’u hep yakından takip ettim. İlkleri hayata geçiren, yenilikçi yapısıyla sektöre yön veren ve sürekli olumlu örnek gösterilen bir marka olması beni etkiledi. Bu yüzden “bir gün bu ailenin parçası olmalıyım” düşüncesi hep içimde vardı. Kâmil Koç’un Isparta’ya geldiği dönemde hiç tereddüt etmeden bu tarafı seçtim. Kâmil Koç, Türkiye’nin en köklü ve tanınmış otobüs seyahat firmasıdır. Bir asrı aşan geçmişiyle sektörde güvenin ve istikrarın sembolüdür. Yenilikçi yaklaşımı, mobilite alanındaki güncellemeler, güçlü iş ortaklıkları ve kurumsal yapısı, acenteler ve otobüsçülerle olan ilişkilerimizi sağlam temeller üzerine oturtuyor. İşini iyi yapan ekip arkadaşlarımızla kurduğumuz güçlü iletişim, operasyonel süreçleri kolaylaştırıyor ve yönetimi daha etkin hale getiriyor. SAHADA GÖZLEM YAPMAK BENİM İÇİN KEYİF VERİCİ Güne erken başlamayı seviyorum. Sabahın zindeliği beni her gün saat 06.00’da uyandırıyor, 08.00’de ofiste oluyorum. Günün sakin saatlerinde yazışmaları, mailleri, onayları ve bir önceki günün değerlendirmelerini yapıyorum. Sefer planlamaları, fiyatlandırmalar, yolcu sayıları ve online toplantıları bu saatlerde düzenliyorum. Öğleden sonraları ise genellikle acente ve otobüsçü ziyaretlerine ayırıyorum. Sahayı bizzat gözlemlemek ve ekibi motive etmek önceliklerim arasında. Ayda 1-2 kez Çukurova ve Doğu Anadolu’daki iş ortaklarını ziyaret ederek istişarelerde bulunuyorum. PANDEMİ SEKTÖRÜ DARALTTI AMA BİZ GÜÇLÜ KALDIK Pandemi, sektörümüzde ciddi bir daralmaya neden oldu. Ekonomik etkiler de bu daralmayı derinleştirdi. Ancak Kâmil Koç, üst yönetimin doğru liderliği ve sahadaki hızlı aksiyonlarıyla bu süreci başarıyla atlattı. Pazar payımız korunurken daha güçlü bir yapı ile yola devam ettik. 2025’in son çeyreği ve 2026’nın ilk çeyreğinde bazı firmaların sektörden çekileceğini öngörüyorum fakat Kâmil Koç’un sağlam temelleri ve yenilikçi duruşu, bizi bu süreçten güçlenerek çıkaracak. YOLCULARIMIZIN BİZİ TERCİH ETMESİNİN BİRÇOK SEBEBİ VAR Yolcuların Kâmil Koç’u tercih etmesinde birçok etken var: Köklü ve güvenilir bir marka olmamız, kaliteli hizmet anlayışımız, deneyimli araç içi personel, geniş filo ve yaygın sefer ağı, sık sefer düzenlemeleri, araç içi dijital hizmetler, eğitimli yer hizmetleri ve güçlü müşteri ilişkileri, yolculuk konforu ve ikramlar, güvenlik odaklı yaklaşım ve müşteri odaklı yenilikler. Bu unsurlar yolcularımızın bize olan bağlılığını her geçen gün artırıyor. FLIXBUS ENTEGRASYONUYLA YAŞADIĞIMIZ DİJİTALLEŞME BİZİ FARKLI BİR NOKTAYA TAŞIDI Kâmil Koç’u rakiplerinden ayıran en büyük fark, köklü yapısıyla birlikte yeniliklere en hızlı adapte olan bir firma olmasıdır. Güvenliği önceliklendiren yapısal dönüşümlerimiz ve FlixBus entegrasyonuyla dijitalleşme yolunda attığımız adımlar bizi sektörde farklı bir noktaya taşıdı. Kurumsallığımızı yenilenen araç filomuz ve personel eğitimleriyle birleştirerek kalite standardımızı sürekli yukarıda tutuyoruz. FlixBus’un satın almasıyla birlikte oluşan kurumsal ve finansal güç, yatırımcılar için büyük avantajlar sunuyor. Kâmil Koç, yeni partnerlerine operasyonel sistemlerden yaygın bilet satış noktalarına, müşteri hizmetlerinden araç takip sistemlerine kadar oturmuş bir yapı sağlıyor. Sık seferler, yüksek doluluk oranları, dijital satış ağı ve eğitim desteği ile yatırımcıların işini kolaylaştırıyoruz. GÖRSEL ÇALIŞMALAR PARTNERLERİMİZİN MOTİVASYONUNU ARTIRIYOR Yeni partnerlerimizin bulunduğu lokasyonlarda hazırlanan görsel çalışmalar, Kâmil Koç’un kurumsallığını ve güven duygusunu güçlü şekilde yansıtıyor. Bu görseller hem yeni iş ortaklarımızın motivasyonunu artırıyor hem de müşterilerin değişimi fark etmesini sağlayarak satışlara doğrudan katkı sunuyor. TÜRKİYE’NİN AÇIK ARA EN BÜYÜK OTOBÜS FİRMASIYIZ Deneyimli kadrosu, FlixBus entegrasyonu ve sürekli güncellenen kurumsal yapısıyla Kâmil Koç, Türkiye’nin açık ara en büyük otobüs firmasıdır. Ekonomik daralma nedeniyle bazı rakiplerin sektörden çekileceğini öngörsem de Kâmil Koç’un sağlam temelleri ve yenilikçi yaklaşımı, bu konumunu koruyarak sektöre liderlik etmeyi sürdürecek. BU KOCAMAN AİLENİN PARÇASI OLMAKTAN MUTLUYUM Kâmil Koç, beni geliştiren, değiştiren ve bana aidiyet duygusu kazandıran bir aile. Buradaki bağ öylesine güçlü ki yıllar önce sadece telefonda tanıştığım bir iş arkadaşımı yüz yüze gördüğümde hemen tanıyabilmiştim. Bu büyük ailenin parçası olmak hem bana hem de yeni katılacaklara unutulmaz bir kariyer yolculuğu sunuyor.

Sektörde Başarı Fiyatla Değil, Güvenli Ve Sürdürülebilir Hizmetle Mümkün Haber

Sektörde Başarı Fiyatla Değil, Güvenli Ve Sürdürülebilir Hizmetle Mümkün

SEKTÖRE ADIMIMI “KİRAZLI BAHÇE” İLE ATTIM 1993 doğumluyum, Konya’da dünyaya geldim. Tüm eğitim hayatımı Konya’da tamamladım. Aslında sektöre ilk adımımı daha çocuk yaşlarda attım diyebilirim. Yaklaşık 10 yaşımdan itibaren Konya-Afyon Karayolu üzerinde “Kirazlı Bahçe” adıyla bilinen ailemize ait dinlenme tesisinde yaz aylarında çalışmaya başladım. Orada hem mutfakta hem serviste hem de yönetimde işletmenin tüm birimlerinde yer aldım. Bu deneyim, bana işin mutfağından yönetimine uzanan kıymetli bir perspektif kazandırdı. Üniversite eğitimim için 2011 yılında Ankara’ya, Çankaya Üniversitesi’ne gittim. Uluslararası Ticaret bölümünden mezun olduktan sonra 2015’te tekrar Kirazlı Bahçe’ye döndüm. 1,5 yıl boyunca orada yöneticilik ve işletmecilik yaptım. Tüm operasyonu yakından takip ederek sürecin her aşamasında bizzat yer aldım. Ardından merkezimize, Konya’ya geri döndüm. TÜM ARAÇLARIMIZIN BAKIMLARINI KENDİ SERVİSLERİMİZDE EN UFAK DETAYINA KADAR YAPIYORUZ Kontur Turizm bir aile şirketi. Kurucusu babam ve amcam; bugün ise ben, abim ve kuzenimle birlikte ikinci kuşak olarak şirketi yönetiyoruz. Şirketimizin kendi atölyesi, kademesi var; araçlarımızın bakım ve onarımlarını, motorundan lastiğine kadar kendi ustalarımızla burada gerçekleştiriyoruz. Lastikler ise benim uzmanlık alanım diyebilirim. Yakıtla birlikte lastik, bizim en büyük gider kalemlerimizden biri ve güvenlik açısından hayati önem taşıyor. Bu nedenle lastiklerin seçiminden kullanımına kadar sürecin her detayına bizzat ben ilgileniyorum. Şu an filomuzda lastiklerin ortalama ömrü 270-300 bin kilometreye ulaşmış durumda. Sektördeki birçok firma ve lastik markasının genel merkezleriyle iletişim halindeyim; deneyimlerimizi paylaşıyor, onlara da referans oluyoruz. Ayrıca, şirketimizde iletişim ve operasyon çok önemlidir. Tüm kaptanlarımız benimle doğrudan iletişim kurar; şirket telefonum tüm otobüslerimizde kayıtlıdır. Bakım, onarım ya da en ufak bir parça ihtiyacı bile olsa dışarıda iş yaptırmak yerine tüm işlemlerimizi merkezimizde yapmaya özen gösteriyoruz. Elbette bu 24 saat yaşayan bir iş; gecenin bir yarısı da olsa telefonlarımız çalabiliyor ama bu tempodan ve ekibimizle kurduğumuz güçlü bağdan çok memnunum. 2025, BEKLENTİLERİ SEKTÖR GENELİNDE KARŞILAYAMADI 2025 yılı sektör açısından zorlu başladı. Sezon beklenenden geç açıldı; özellikle bayram dönemi sonrası hareketlilik artsa da genel olarak yıl sektörün beklentilerini tam anlamıyla karşılamadı. Bu tablo Konya’ya özgü değil, sektörde genel bir durum. Yolcu alışkanlıklarındaki değişimler ve artan rekabet, firmalar üzerinde ciddi bir baskı oluşturdu. YENİ YILDIZLARIMIZIN RENKLERİNİ YOLCULARIMIZ BELİRLEYECEK Filo yenileme ve farklılaşma adına attığımız en dikkat çekici adımlardan biri ise araçlarımızı farklı renklerde tasarlamamız oldu. 2021’den beri Mercedes-Benz otobüslerimizi klasik beyazdan çıkarıp canlı renklerle donatıyoruz. Bu uygulama hem yolcularımızdan hem de sektör temsilcilerinden çok olumlu dönüşler aldı. Hatta gelecekte yeni araç renklerini sosyal medya üzerinden yolcularımıza seçtirmeyi düşünüyoruz. Böylece herkesin kendini ait hissedeceği, renkli ve modern bir filoya sahip olacağız. GÜVENLİ VE VERİMLİ SEFERLER İÇİN 7/24 ÇALIŞIYORUZ Kontur Turizm olarak yolcu güvenliği ve konforunu her zaman ön planda tutuyoruz. Filomuzdaki tüm araçlarda gelişmiş fren ve şerit takip sistemleri mevcut. Kaptanlarımız için düzenli eğitimler organize ediyor, sürüş güvenliğine dair farkındalığı her daim yüksek tutuyoruz. Ayrıca telemetri sistemleriyle araçlarımızın performansını anlık olarak takip ediyor, riskleri daha ortaya çıkmadan yönetiyoruz. Akaryakıt ve lastik gibi büyük gider kalemlerini optimize etmek, kaliteli hizmetten ödün vermeden maliyet baskısını dengelemek için filo yönetim yazılımları ve dijitalleşmeden faydalanıyoruz çünkü biliyoruz ki sektörde kalıcı başarı sadece fiyatla değil, sürdürülebilir hizmet kalitesiyle sağlanır. 2026 YILI ZORLU GEÇECEK AMA STRATEJİK PLANLARIMIZ HAZIR 2026 yılı için hem sektör hem de firmamız adına kolay bir yıl olmayacağını öngörüyorum. Akaryakıt ve bakım-onarım maliyetlerindeki artış, fiyat rekabetinin yoğunlaşması ve değişen yolcu alışkanlıkları sektörün dinamiklerini zorluyor ancak biz, sağlam bir kurumsal yapıyla bu süreci fırsata çevirmeyi hedefliyoruz. Stratejik planlarımız hazır, yatırımlarımız devam ediyor. Sadece bugünün değil, yarının yolcularına da en iyi en güvenli ve en konforlu ulaşımı sunmak için çalışıyoruz. Kontur Turizm olarak yolculuğumuzda önceliğimiz her zaman insan odaklılık, güvenlik, yenilikçilik ve kalite oldu. Renkli filomuzla, güçlü ekibimizle ve her daim ulaşılabilir yönetim anlayışımızla sektörde fark yaratmaya devam edeceğiz.

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir Haber

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir

BU İŞ POLİÇEYİ KESİP RAFA KALDIRMAKLA BİTMİYOR Ben Öner Yavuz. 1979 yılında Erzurum’un Horasan ilçesinde doğdum. 46 yaşındayım, evliyim ve üç çocuk babasıyım; iki kızım ve bir oğlum var. 25 yıldır sigortacılık sektöründe görev yapıyorum. Askerliğimin ardından bu meslekle tanıştım ve o günden bu yana hiç ara vermeden devam ediyorum. Sigortacılık, keyifli olduğu kadar stresli de bir meslek. Dışarıdan bakıldığında vitrin işi gibi görünse de aslında çok daha fazlasını barındırıyor. Müşteri memnuniyetine odaklanmak bu işin en önemli kuralı. Ben sigortacılığı şöyle tanımlıyorum: “Sigorta, hasar sonrası müşterinin yüzündeki gülümsemedir.” Bu iş, poliçeyi kesip rafa kaldırmakla bitmiyor. 365 gün boyunca müşteriye seni arama hakkı veriyorsun. Hasarında yanında oluyor, taziyesinde bulunuyor, düğününde ve hastalığında destek veriyorsun. İşte bu tür samimi ve sürdürülebilir ilişkiler sayesinde gerçek sigortacılık ortaya çıkıyor. Çok şükür, biz de 25 yıldır alnımızın akıyla bu sektörde hizmet vermeye devam ediyoruz. SEKTÖRE YÖN VEREN LİDER FİRMALARLA İŞ BİRLİĞİ YAPIYORUZ 2013 yılının Mayıs ayında Öner Sigorta’yı kurdum. O dönemde araç sayısı öyle azdı ki çoğu plakayı ezbere bilirdim. Bugün geldiğimiz noktada ise müşteri sayımızı sorsanız inanın kesin bir rakam veremem; çünkü binlerce müşterimiz var. Öyle ki en az 10 yıldır bizimle çalışan ama yüz yüze hiç görüşmediğimiz müşterilerimiz bulunuyor. Bu da sigortacılığın güvene dayalı bir meslek olduğunun en net göstergesidir. Bizim için müşteri gerçekten velinimettir. Referansların değerini çok iyi biliyoruz; çünkü işimizin büyümesi ve Türkiye’nin dört bir yanına poliçe düzenleyebilmemizin en büyük sebebi bize duyulan güven ve sağlanan referanslardır. Bugün İstanbul’da faaliyet gösteriyoruz ama hizmet ağımız Türkiye geneline yayılmış durumda. Sigorta şirketlerinin neredeyse tamamıyla çalışıyoruz. Şu anda 20 şirketin acenteliğini üstleniyoruz. Sektöre yön veren lider firmalarla iş birliği yapıyor, müşterilerimize özel fiyatlandırmalar sunuyoruz. Her branşta hizmet veriyor ve bunu güçlü, deneyimli bir kadroyla sürdürüyoruz. SİGORTACILIK, 7/24 MÜŞTERİYLE İLETİŞİMDE OLMAKTIR Benim için sigortacılık, sadece poliçe düzenlemekten ibaret değil. Bu iş, müşterilerle sürekli iletişimde olmayı gerektiriyor. 7/24 arama hakkı verdiğiniz müşteriye yalnızca iş süreçlerinde değil, hayatının her anında temas etmelisiniz. Hasarında yanında olacak, düğününe, taziyesine, ziyaretine katılacaksınız. Bu anlayış sayesinde müşterilerimizle uzun yıllara dayanan sağlam bağlar kurduk. Öyle ki bazen müşterilerimizden gelen bir telefon, ailemizden gelen bir aramadan daha samimi gelebiliyor. İşte bu güven ilişkisi, sigortacılıkta ayakta kalmamızın ve yıllardır tercih edilmemizin en önemli sebebi. OTOBÜS SEKTÖRÜNDE RİSK BÜYÜK, MALİYETLER YÜKSEK Otobüs taşımacılığı, sigortacılığın en hassas alanlarından biri çünkü ben bu sektörü hem sigortacı hem de otobüsçü gözünden görebiliyorum. Bugün değeri 20 milyon lirayı bulan bir otobüs, kış koşulları, uzun yol şartları ve sürücü yorgunluğu gibi faktörlerle ciddi riskler taşıyor. Sigorta şirketleri de bu riskleri çok net görüyor. Bu noktada biz, Anadolu Sigorta ile birlikte araç içi ve yol kayıtlarını 365 gün boyunca saklayabilecek kamera sistemleri üzerine bir proje geliştirdik. Bu sistem, olası bir kazada kusurun daha net belirlenmesine büyük katkı sağlayacak. Ancak diğer tarafta otobüsçü için maliyetler çok ağır. 500 bin lira kasko, 100 bin lira trafik sigortası, koltuk sigortaları… Eskiden bu rakamlarla araç alınabiliyordu, şimdi yalnızca sigorta yapılabiliyor. Öyle ki bir aracın taksiti artık kasko primini bile karşılamıyor. Bu yüzden kasko, eskisi kadar cazip değil ve satış oranlarımız ciddi şekilde düştü. Üstelik otobüsçünün yükü sadece sigortayla da bitmiyor. Lastik, yakıt, şoför maaşları, otogar giriş-çıkış ücretleri, köprü geçişleri, yol ikramları… Bunların hepsi ayrı bir maliyet kalemi. Otobüsçü, adeta “üvey evlat” gibi görülüyor. Hep mesafeli, hep eldivenle yaklaşılmış bir sektör olmuş. Halbuki taşımacılık bu ülkenin bel kemiği. Doluluk oranları yüksek olsa bile maliyetlerle mücadele etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. GÜVEN VERMEYEN KİŞİLERLE ÇALIŞMIYORUZ Şu anda piyasa koşullarında otobüs kasko işini aktif olarak üstlenen yalnızca iki şirket bulunuyor çünkü sigorta şirketleri bu alanda ciddi kayıplar yaşıyor. Bir yandan oluşturdukları risk havuzunu korumak zorundalar. Eğer bu alandan çekilirlerse çok sayıda poliçeyi ve yüksek tutarlı hasar ödemelerini göze almaları gerekir. Bu nedenle çekilmeye cesaret edemiyorlar. Biz acenteler de bu noktada son derece seçici davranmak zorundayız. “Dostlar pazarda görsün” anlayışıyla iş yapmıyoruz. Sağlam olmayan, güven vermeyen kişilerle çalışmamaya özen gösteriyoruz çünkü günün sonunda biz de sigorta şirketlerine ciddi teminatlar sunuyoruz. Çok iş yapmak, çok para kazanmak anlamına gelmez. Aksine, yanlış işlerle uğraşanların çoğu batak veriyor. Bizim önceliğimiz, güvenilir iş ortaklıklarıyla sürdürülebilir başarı sağlamak. OTOBÜSÇÜLÜĞÜ DE SİGORTACILIĞI DA SEVİYORUM Ben sigortacılığı ne kadar seversem otobüsçülüğü de en az o kadar seviyorum çünkü otobüsçülerin yükünü, sorunlarını ve yaşadıkları zorlukları çok iyi biliyorum. Geçmişte otobüs firmalarının hangi sıkıntılardan geçtiğine de şahit oldum. Araç hareket saatinde lastikçisi, camcısı, ikramcısı sırada beklerdi. Hatta araç sahibi bazen otogara bile uğramaz, yol üstünden otobüse binerdi. İşte o zorlu günlerden bugüne geldik. Benim tek dileğim şu: Allah otobüsçülere kazasız, belasız yolculuklar nasip etsin. Biz de elimizden geldiğince hem müşterilerimizi hem de sigorta şirketlerini koruyarak bu hassas dengeyi sürdürmeye devam edeceğiz.

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var Haber

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var

YOLCULUĞUMUZ BİR İNATLA BAŞLADI 1960 yılında Aydın’da doğdum. Gençlik yıllarımı İstanbul’da geçirdim, o büyük şehirde yaşamanın heyecanıyla büyüdüm ancak hayat beni 1986 yılında Didim’e götürdü ve orada yepyeni bir macera başladı benim için. Aslında o zamana kadar müzik sektöründe çalışıyordum ama hayat bazen insanı bambaşka yerlere sürüklüyor. 1986 yılında Kâmil Koç’a acentelik başvurusu yaparak yeni bir yola girmeye karar verdim. Bu kararımda, başka bir firmada çalışan bir arkadaşıma karşı beslediğim küçük bir inat da etkili oldu diyebilirim. O zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, sürekli içinde olduğum bir mücadele vardı. Bursa’ya gidip Kâmil Koç’un merkeziyle görüşmeler yaptım, Didim’de bir yazıhane açma niyetimi belirttim. O dönemin duayenlerinden Hacı Fehmi ve Ankara’daki Ertuğrul Koç’un desteğini gördüm. O zamanlar Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç sadece Marmaris’te vardı. Didim’de ise böyle bir hizmet yoktu ve büyük bir boşluk vardı. Üç yıl boyunca büyük bir sabır ve azimle uğraştım, toplantılara katıldım, firma ailesinin bir parçası oldum. Nihayet 1990 Haziran’ında Didim’de Kâmil Koç acentesini açtık ve yolculuğumuz başladı. Bu süreç, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi oldu. Her adımda yeni zorluklar vardı ama aynı zamanda insanlarla kurulan bağlar, verilen emeklerin karşılığını almak büyük mutluluktu. Didim’de Kâmil Koç’un kök salması için emek vermek, bölgeye hizmet etmek benim en büyük gururum oldu. GÜVEN, İNSANLARA KARŞI EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZ Başlangıcımızda Ege Bölgesi’nde oluşan boşluğu çok iyi değerlendirdik ve kısa sürede geniş bir müşteri kitlesi oluşturduk. Öyle ki bazen bir günde 10-12 yeni araç eklemek zorunda kaldığımız anlar oldu. İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerden aldığımız destekle işimizi sağlam temeller üzerine kurduk ve büyüttük. Bizim için en temel değer “güven” oldu. İnsanlara karşı güven veren bir firma olduk. Bir isim, bir markayız ve bu marka güvenle anılıyor. Yolcularımız, biletlerini aldıkları anda rahat ediyor çünkü biz onların zamanına ve ihtiyaçlarına saygı duyuyoruz. Ödemelerde de hiçbir sıkıntı yaşamadık; Kâmil Koç ile olan ilişkimizde avanslarımız hep zamanında ve eksiksiz yapıldı. 1990’lardan bu yana Kâmil Koç’un hizmet kalitesi hep artarak devam etti. Biz de bu gelişimin içinde olduk. Bu gelişimin karşılığı olarak da yolcularımızın ilk tercihi her zaman Kamil Koç oldu. Biz de bu ilginin karşılığını vermek için Didim’den İstanbul, Ankara, Sivas, Erzurum, Çanakkale, Eskişehir, Kayseri gibi birçok şehre düzenli seferler yapıyoruz. Şu anda günlük yaklaşık 20 seferimiz var. Yolcularımızın beklentilerini karşılamak ve onları memnun etmek, bizim için her zaman en büyük motivasyon oldu. Çünkü biliyoruz ki memnun bir yolcu, hem bizi tercih etmeye devam ediyor hem de çevresine bizi tavsiye ediyor. KÂMİL KOÇ AİLESİ, BAŞKA BİR AİLE Kâmil Koç’ta çalışmanın ve bu ailenin parçası olmanın ayrıcalığını her zaman hissettim. Burada unutamadığım çok anılar var. Yolcularımızla kurduğumuz bağ, artık sıradan bir müşteri ilişkisi değil; adeta aileden biri gibiler. Giriş çıkışlarda yaşanan o samimiyet ve sıcaklık, başka hiçbir otobüs firmasında yakalanamaz. Hala arayıp halimizi hatırımızı soran yolcularımız var. Sağlığımı, ailemi soranlar, bizi düşünenler… Bu birliktelik ve dayanışma duygusu gerçekten çok özel. Kâmil Koç ailesi gibi başka hiçbir firmanın bütünlük ve dayanışma sağlayabileceğini düşünmüyorum. Bu, sadece işin teknik tarafı değil; insanı insan yapan bir bağ. DİDİM HALKI, EKONOMİK AÇIDAN OLDUKÇA SEÇİCİ Didim, Anadolu’nun her yerinden insanın bir arada yaşadığı özel bir yer. Farklı coğrafi bölgelerden gelen insanlar bir arada yaşıyor, bizim de müşteri kitlemiz bu noktada oldukça geniş bir yelpazeye sahip diyebilirim. Ancak Didim halkının ekonomik hassasiyeti de oldukça fazladır. Araştırır, karşılaştırır ve tercihini buna göre yapar. Kamil Koç’un bu hassasiyetlere cevap verebiliyor olması da bizim için oldukça önemli. Nitekim yolcularımızın tercihlerine baktığımızda Kamil Koç ile çalışarak ne kadar doğru bir karar verdiğimizi tekrar tekrar tecrübe ediyoruz. Bu insanlar başka firmalarla yolculuk yapmayı tercih etmiyorlar. Markamızla derin bir aidiyet duygusu oluşturduk. Bu aidiyet ve bağlılık, markamızın en büyük gücü. Biz Didim halkı ile birlikte büyüdük, geliştik. Onlar da bizi benimsedi. YILLARIN DENEYİMİYLE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ 1986’dan beri süregelen bu yolculuk, bir inatla başladı, mücadeleyle büyüdü ve bugün Didim’de önemli bir yere ulaştı. İnsanların güvenini kazanmak, marka olmak kolay değil ama biz bu işi severek yaptık, aile gibi olduk, büyüdük ve her geçen gün kendimizi yeniledik. Bugün geriye dönüp baktığımda ne kadar çok engel aşılmış ne kadar çok dost kazanılmış olduğunu görmek gurur verici. Yolumuz uzun ve zorluklarla dolu olabilir ama kararlılığımız ve azmimizle Didim’de ve Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç’un adı hep güvenle anılacak. Önümüzdeki yıllarda da bu güçlü temeller üzerine yeni yatırımlar yaparak hizmet kalitemizi artırarak yolumuza devam edeceğiz çünkü biliyoruz ki her yolcu bizim için bir misafir ve biz onları en iyi şekilde ağırlamakla yükümlüyüz.

Tümoyid Genel Başkanı Kadir Başboğa: Yazıhane İşletmecileri Görülmeyen Bir Mağduriyetin İçinde Haber

Tümoyid Genel Başkanı Kadir Başboğa: Yazıhane İşletmecileri Görülmeyen Bir Mağduriyetin İçinde

MESLEK TANIMI YOK, TEMSİL YOK, DESTEK YOK Türkiye genelinde F1–F2 belgeleriyle faaliyet gösteren binlerce yazıhane işletmecisinin uzun yıllardır çözüm bekleyen yapısal sorunları artık tahammül sınırlarını aşmış durumdadır. Yazıhane işletmecileri olarak hem yasal tanımsızlık hem de dijitalleşmeyle birlikte artan ekonomik baskılar nedeniyle ciddi bir mağduriyet yaşıyoruz. Yazıhane işletmeciliği, ne yazık ki Türkiye’de resmi olarak tanımlanmış bir meslek statüsüne sahip değildir. Bu durum, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı başta olmak üzere SGK, vergi daireleri ve yerel yönetimlerle olan tüm ilişkilerimizde belirsizlik yaratmakta hakkımız olan desteklere ulaşmamızı engellemektedir. Yasal temsiliyetimizin olmaması, kamu kurumları nezdinde sesimizi duyurmamızı zorlaştırmaktadır. DİJİTALLEŞME YAZIHANELERİ SİSTEM DIŞINA İTİYOR Son yıllarda otobüs firmalarının bilet satışlarını yalnızca kendi mobil uygulamalarına ve dijital platformlara yönlendirmesi, fiziki yazıhaneleri sistem dışına itmiştir. Bizler hâlâ sahada aktif olarak yolcuya hizmet verirken verdiğimiz hizmet karşılığında komisyon alamaz hâle geldik. Bazı firmalar tarafından tamamen devre dışı bırakılıyor, sistemden siliniyoruz. Bu adaletsiz yapının sürdürülebilirliği mümkün değildir. OTOGAR YÖNETİMLERİYLE YAŞANAN SORUNLAR İŞ YAPMAMIZI ENGELLİYOR Otogar yönetimleriyle karşı karşıya kaldığımız yüksek kira bedelleri, tek taraflı sözleşmeler ve merkezi olmayan alanlara yönlendirme uygulamaları, iş yapma kapasitemizi doğrudan etkilemektedir. Yazıhanelerimize tanıtım ve yönlendirme hakkı verilmemesi ise ticari olarak görünmez hâle gelmemize neden olmaktadır. KAYIT DIŞI SATIŞLAR YASAL İŞLETMECİYİ EZİYOR Kayıt dışı bilet satışı yapan kişi ve platformların denetimsizliği, haksız rekabeti artırmakta ve belgeli işletmeler olarak bizlerin yasal sorumluluk yükünü taşınamaz boyutlara ulaştırmaktadır. Üstelik artan kira, SGK primi, personel gideri ve yazılım maliyetleriyle baş etmeye çalışırken gelirlerimiz her geçen gün daha da düşmektedir. KAMU DESTEKLERİNDEN FAYDALANAMIYORUZ Yasal bir meslek statümüz olmadığı için KOSGEB başta olmak üzere hiçbir kurumsal destek programından faydalanamıyoruz. Dijital dönüşüm, altyapı yatırımları, kira desteği ve personel istihdamı gibi alanlarda tamamen kendi imkânlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu da bizi her geçen gün daha da kırılgan hâle getiriyor. BİRLİK RUHU GELİŞMELİ, TEMSİL GÜCÜ ARTIRILMALI Sektördeki en önemli eksikliklerden biri de yazıhane işletmecilerinin çoğunun hâlâ bireysel hareket ediyor olmasıdır. Ortak akıl ve kurumsal temsil ruhunu güçlendirmek zorundayız. TÜMOYİD olarak bunun için çalışıyor, meslektaşlarımızı aynı çatı altında buluşturmak için çaba harcıyoruz. YEREL YÖNETİMLERİN DIŞLAYICI YAKLAŞIMLARI ENDİŞE VERİCİ Bazı belediyelerin yeni otogar projelerinde yazıhanelere ( F1-F2 belge sahiplerinin yazıhane kiralama hakkının ve ihalelere katılma hakkının tanınmaması) yer vermemesi, ticari faaliyetlerimizin doğrudan engellenmesi anlamına gelmektedir. Bu uygulamalar sektörde hem moral hem de ekonomik kayba neden olmaktadır. BEKLENTİ VAR, YETKİ VE BÜTÇE YOK Yolcuların beklentileri her geçen gün artıyor. Konfor, ikram, bilgi verme gibi taleplerin muhatabı yazıhaneler oluyor ancak bizlerin ne bu hizmetleri karşılayacak bir bütçesi ne de bu doğrultuda bir yetkisi bulunmaktadır. Bu durum da hizmet kalitesini doğrudan etkilemekte ve motivasyonumuzu kırmaktadır. ÇÖZÜM, SADECE YAZIHANELERİ DEĞİL, TÜM SEKTÖRÜ RAHATLATACAKTIR TÜMOYİD olarak çağrımız nettir: Sektörün tüm paydaşlarını, yazıhane işletmecilerinin sesi olmaya, bu görünmeyen ancak derinleşen yapısal sorunlara birlikte çözüm üretmeye davet ediyoruz. Atılacak her olumlu adım, sadece biz yazıhaneleri değil, şehirlerarası yolcu taşımacılığının bütün sistemini daha adil, daha verimli ve sürdürülebilir kılacaktır.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.