,
Hava Durumu

#Haberulaşımröportaj

Ulaşım Sektörünün En İyi Temsilcisi - Haber Ulaşım - Haberulaşımröportaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Haberulaşımröportaj haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bir Yılda Çok Yol Katettik, Yolumuz Uzun Haber

Bir Yılda Çok Yol Katettik, Yolumuz Uzun

BİR YILDA GÜÇLÜ BİR SİNERJİ YARATTIK Bir yıl önce TUİDER’in kuruluşuyla hızlı bir başlangıç yaptık ve aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Derneğimizin kuruluşu, turizm taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren patronların aynı anda bir araya gelmesiyle güçlü bir sinerji yarattı. 25 kurucu üyenin el ele vermesi bu oluşumun sağlam temeller üzerine inşa edildiğini gösterdi. Üç beş kişiyle değil, 25 kişiyle yola çıkmak gerçekten anlamlı bir başlangıç oldu. SEZON SONU DEĞERLENDİRME VE İSTİŞARE TOPLANTISI YAPACAĞIZ Bir yılı geride bırakırken tüm üyelerimizle bir araya geleceğimiz bir yemek organizasyonu planlıyoruz. Bu buluşma, sezonun değerlendirmesini yapmamıza da imkân sağlayacak. Ayrıca önümüzdeki yıl turizm sektöründe neler yapabileceğimizi tartışmak üzere bir istişare toplantısı düzenleyeceğiz. Bu toplantılar hem geçmişin muhasebesini yapmak hem de geleceğe yönelik stratejiler geliştirmek için önemli fırsatlar sunacak. KAMU İLE İŞ BİRLİĞİ İÇİN TEMASLARIMIZ SÜRÜYOR Yerel yönetimlerle ve kamu kurumlarıyla ilişkilerimizi güçlendirmek adına önemli adımlar attık. Vali Yardımcımızın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz iftar yemeği bizler için onur verici oldu. Belediyeler ve İSPARK yöneticileriyle görüşmelerimiz devam ediyor. Özellikle İstanbul’da parklanma alanları gibi sektörümüz açısından kritik öneme sahip konularda destek almak için girişimlerimizi sürdürüyoruz. Henüz somut bir sonuç elde edilmemiş olsa da kamu kurumlarının ilgisi ve yapıcı yaklaşımı bizi cesaretlendiriyor. Kamu süreçlerinin doğası gereği bu işlerin zaman aldığını biliyor ve sabırla ilerliyoruz. ÜYELERİMİZE EKONOMİK AVANTAJLAR SAĞLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ Derneğimizin en temel hedeflerinden biri üyelerimize ekonomik avantajlar sağlamak. Üretici firmalarla yaptığımız görüşmelerde önemli kazanımlar elde ettik. Örneğin Mercedes ile yaptığımız iş birliği sayesinde otobüs alımlarında özel indirim kampanyaları düzenledik. Yakıt, lastik, cam ve diğer yedek parçalar için de toplu alımlarla nasıl fayda sağlayabileceğimizi değerlendiriyoruz. “Ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna en güçlü cevabımız, alırken kazanmayı ve üyelerimize toplu alımlarla kazandırmayı hedeflemek. Bu yaklaşım, derneğimizin varlık sebeplerinden biri. SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ GÜNDEMİMİZDE TUİDER olarak sadece ticari avantajlara değil, sosyal sorumluluk projelerine de önem veriyoruz. Güçlü bir mali yapımız var ve bu imkânı topluma katkı sağlayacak projeler için doğru şekilde kullanmayı hedefliyoruz. Arkadaşlarımız bu alanda altyapı çalışmalarını sürdürüyor. Sezonun yoğunluğu azaldığında sosyal projelere daha fazla odaklanacak, bir araya gelme fırsatlarını artırarak dernek faaliyetlerimizi daha da yoğunlaştıracağız. 70’E YAKIN ÜYEMİZ VAR, NİTELİKLİ FİRMALARLA YOL YÜRÜYORUZ Bugün derneğimizde yaklaşık 70 üyemiz bulunuyor ve üyelik çalışmaları hız kesmeden devam ediyor ancak bize katılımın sürdürülebilmesi için üyelerimize somut faydalar sunmamız gerektiğinin farkındayız. TUİDER’de turizm taşımacılığına gerçekten emek ve sermaye harcayan, bu işi özümsemiş ciddi firmalar yer alıyor. Gelen talepleri hızlıca değerlendiriyor, en kısa sürede dönüş sağlıyoruz. Nitelikli çoğunlukla hareket etmeye özen gösteriyor ve bu anlayışla doğru bir yolda ilerlediğimize inanıyoruz. BÖLGE ZİYARETLERİ İLE SAHAYA İNİYORUZ Henüz bölge ziyaretlerine başlayamadık ancak eksikliği gidermek için programımızı tamamladık. Eylül ortasından itibaren Ankara’dan başlayarak üyelerimizi ve henüz derneğe katılmamış sektör temsilcilerini ziyaret edeceğiz. Önümüzdeki sezona kadar 5–6 bölgeyi kapsayacak bu ziyaretleri tamamlamayı hedefliyoruz. Gittiğimiz yerlerde kamu kurumlarıyla da temas kurarak sektörel sorunları ve çözüm önerilerini paylaşacağız. BAŞKANLIKTA GENÇLERE YER AÇMAYI ÖNEMSİYORUM Dernek tüzüğümüzde başkanlık süresi iki dönem olarak belirlenmiş olsa da ben şahsen bir dönem sonunda görevi genç arkadaşlara devretmeyi düşünüyorum. Kendimi yaşlı görmüyorum ancak bu işi sıraya koymak ve yeni nesillere fırsat tanımak gerektiğine inanıyorum. Böylece derneğimizin sürdürülebilir bir yapıya kavuşacağına ve geleceğe daha güçlü ilerleyeceğine inanıyorum. MALİ OLARAK GÜÇLÜYÜZ, İKTİSADİ İŞLETMEMİZİ KURDUK TUİDER olarak mali açıdan sağlam bir noktadayız. Ana sponsorumuz Hesapçıoğlu’nun yakıt desteği ve üyelerimizden gelen katkılar sayesinde ekonomik sıkıntı yaşamıyoruz. Üyelik aidatlarımız da önemli bir gelir kaynağı. Bu imkânları daha verimli kullanmak amacıyla bir iktisadi işletme kurduk ve faaliyetlerine başladık. Önümüzdeki dönemde bir dernek merkezi satın almak gibi projeleri yönetim kurulumuzla detaylı biçimde değerlendireceğiz. Böylece TUİDER’inkurumsal yapısını daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. SEKTÖRÜN GELECEĞİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ TUİDER olarak yalnızca üyelerimizin kazanımları değil, sektörümüzün ve toplumumuzun geleceği için de çalışıyoruz. Ekonomik faydaları artırmak, sosyal sorumluluk projeleriyle topluma katkı sağlamak ve kamu ile iş birliğini güçlendirmek için var gücümüzle gayret ediyoruz. Önümüzdeki dönemde daha sık bir araya gelerek projelerimizi hayata geçirecek ve sektörü daha ileriye taşımak için çalışmaya devam edeceğiz.

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir Haber

Sigortacılık, Hasar Sonrası Müşterinin Yüzündeki Gülümsemedir

BU İŞ POLİÇEYİ KESİP RAFA KALDIRMAKLA BİTMİYOR Ben Öner Yavuz. 1979 yılında Erzurum’un Horasan ilçesinde doğdum. 46 yaşındayım, evliyim ve üç çocuk babasıyım; iki kızım ve bir oğlum var. 25 yıldır sigortacılık sektöründe görev yapıyorum. Askerliğimin ardından bu meslekle tanıştım ve o günden bu yana hiç ara vermeden devam ediyorum. Sigortacılık, keyifli olduğu kadar stresli de bir meslek. Dışarıdan bakıldığında vitrin işi gibi görünse de aslında çok daha fazlasını barındırıyor. Müşteri memnuniyetine odaklanmak bu işin en önemli kuralı. Ben sigortacılığı şöyle tanımlıyorum: “Sigorta, hasar sonrası müşterinin yüzündeki gülümsemedir.” Bu iş, poliçeyi kesip rafa kaldırmakla bitmiyor. 365 gün boyunca müşteriye seni arama hakkı veriyorsun. Hasarında yanında oluyor, taziyesinde bulunuyor, düğününde ve hastalığında destek veriyorsun. İşte bu tür samimi ve sürdürülebilir ilişkiler sayesinde gerçek sigortacılık ortaya çıkıyor. Çok şükür, biz de 25 yıldır alnımızın akıyla bu sektörde hizmet vermeye devam ediyoruz. SEKTÖRE YÖN VEREN LİDER FİRMALARLA İŞ BİRLİĞİ YAPIYORUZ 2013 yılının Mayıs ayında Öner Sigorta’yı kurdum. O dönemde araç sayısı öyle azdı ki çoğu plakayı ezbere bilirdim. Bugün geldiğimiz noktada ise müşteri sayımızı sorsanız inanın kesin bir rakam veremem; çünkü binlerce müşterimiz var. Öyle ki en az 10 yıldır bizimle çalışan ama yüz yüze hiç görüşmediğimiz müşterilerimiz bulunuyor. Bu da sigortacılığın güvene dayalı bir meslek olduğunun en net göstergesidir. Bizim için müşteri gerçekten velinimettir. Referansların değerini çok iyi biliyoruz; çünkü işimizin büyümesi ve Türkiye’nin dört bir yanına poliçe düzenleyebilmemizin en büyük sebebi bize duyulan güven ve sağlanan referanslardır. Bugün İstanbul’da faaliyet gösteriyoruz ama hizmet ağımız Türkiye geneline yayılmış durumda. Sigorta şirketlerinin neredeyse tamamıyla çalışıyoruz. Şu anda 20 şirketin acenteliğini üstleniyoruz. Sektöre yön veren lider firmalarla iş birliği yapıyor, müşterilerimize özel fiyatlandırmalar sunuyoruz. Her branşta hizmet veriyor ve bunu güçlü, deneyimli bir kadroyla sürdürüyoruz. SİGORTACILIK, 7/24 MÜŞTERİYLE İLETİŞİMDE OLMAKTIR Benim için sigortacılık, sadece poliçe düzenlemekten ibaret değil. Bu iş, müşterilerle sürekli iletişimde olmayı gerektiriyor. 7/24 arama hakkı verdiğiniz müşteriye yalnızca iş süreçlerinde değil, hayatının her anında temas etmelisiniz. Hasarında yanında olacak, düğününe, taziyesine, ziyaretine katılacaksınız. Bu anlayış sayesinde müşterilerimizle uzun yıllara dayanan sağlam bağlar kurduk. Öyle ki bazen müşterilerimizden gelen bir telefon, ailemizden gelen bir aramadan daha samimi gelebiliyor. İşte bu güven ilişkisi, sigortacılıkta ayakta kalmamızın ve yıllardır tercih edilmemizin en önemli sebebi. OTOBÜS SEKTÖRÜNDE RİSK BÜYÜK, MALİYETLER YÜKSEK Otobüs taşımacılığı, sigortacılığın en hassas alanlarından biri çünkü ben bu sektörü hem sigortacı hem de otobüsçü gözünden görebiliyorum. Bugün değeri 20 milyon lirayı bulan bir otobüs, kış koşulları, uzun yol şartları ve sürücü yorgunluğu gibi faktörlerle ciddi riskler taşıyor. Sigorta şirketleri de bu riskleri çok net görüyor. Bu noktada biz, Anadolu Sigorta ile birlikte araç içi ve yol kayıtlarını 365 gün boyunca saklayabilecek kamera sistemleri üzerine bir proje geliştirdik. Bu sistem, olası bir kazada kusurun daha net belirlenmesine büyük katkı sağlayacak. Ancak diğer tarafta otobüsçü için maliyetler çok ağır. 500 bin lira kasko, 100 bin lira trafik sigortası, koltuk sigortaları… Eskiden bu rakamlarla araç alınabiliyordu, şimdi yalnızca sigorta yapılabiliyor. Öyle ki bir aracın taksiti artık kasko primini bile karşılamıyor. Bu yüzden kasko, eskisi kadar cazip değil ve satış oranlarımız ciddi şekilde düştü. Üstelik otobüsçünün yükü sadece sigortayla da bitmiyor. Lastik, yakıt, şoför maaşları, otogar giriş-çıkış ücretleri, köprü geçişleri, yol ikramları… Bunların hepsi ayrı bir maliyet kalemi. Otobüsçü, adeta “üvey evlat” gibi görülüyor. Hep mesafeli, hep eldivenle yaklaşılmış bir sektör olmuş. Halbuki taşımacılık bu ülkenin bel kemiği. Doluluk oranları yüksek olsa bile maliyetlerle mücadele etmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. GÜVEN VERMEYEN KİŞİLERLE ÇALIŞMIYORUZ Şu anda piyasa koşullarında otobüs kasko işini aktif olarak üstlenen yalnızca iki şirket bulunuyor çünkü sigorta şirketleri bu alanda ciddi kayıplar yaşıyor. Bir yandan oluşturdukları risk havuzunu korumak zorundalar. Eğer bu alandan çekilirlerse çok sayıda poliçeyi ve yüksek tutarlı hasar ödemelerini göze almaları gerekir. Bu nedenle çekilmeye cesaret edemiyorlar. Biz acenteler de bu noktada son derece seçici davranmak zorundayız. “Dostlar pazarda görsün” anlayışıyla iş yapmıyoruz. Sağlam olmayan, güven vermeyen kişilerle çalışmamaya özen gösteriyoruz çünkü günün sonunda biz de sigorta şirketlerine ciddi teminatlar sunuyoruz. Çok iş yapmak, çok para kazanmak anlamına gelmez. Aksine, yanlış işlerle uğraşanların çoğu batak veriyor. Bizim önceliğimiz, güvenilir iş ortaklıklarıyla sürdürülebilir başarı sağlamak. OTOBÜSÇÜLÜĞÜ DE SİGORTACILIĞI DA SEVİYORUM Ben sigortacılığı ne kadar seversem otobüsçülüğü de en az o kadar seviyorum çünkü otobüsçülerin yükünü, sorunlarını ve yaşadıkları zorlukları çok iyi biliyorum. Geçmişte otobüs firmalarının hangi sıkıntılardan geçtiğine de şahit oldum. Araç hareket saatinde lastikçisi, camcısı, ikramcısı sırada beklerdi. Hatta araç sahibi bazen otogara bile uğramaz, yol üstünden otobüse binerdi. İşte o zorlu günlerden bugüne geldik. Benim tek dileğim şu: Allah otobüsçülere kazasız, belasız yolculuklar nasip etsin. Biz de elimizden geldiğince hem müşterilerimizi hem de sigorta şirketlerini koruyarak bu hassas dengeyi sürdürmeye devam edeceğiz.

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var Haber

Kâmil Koç’un Her Bölgede Özel Bir Müşteri Kitlesi Var

YOLCULUĞUMUZ BİR İNATLA BAŞLADI 1960 yılında Aydın’da doğdum. Gençlik yıllarımı İstanbul’da geçirdim, o büyük şehirde yaşamanın heyecanıyla büyüdüm ancak hayat beni 1986 yılında Didim’e götürdü ve orada yepyeni bir macera başladı benim için. Aslında o zamana kadar müzik sektöründe çalışıyordum ama hayat bazen insanı bambaşka yerlere sürüklüyor. 1986 yılında Kâmil Koç’a acentelik başvurusu yaparak yeni bir yola girmeye karar verdim. Bu kararımda, başka bir firmada çalışan bir arkadaşıma karşı beslediğim küçük bir inat da etkili oldu diyebilirim. O zamanlar yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi, sürekli içinde olduğum bir mücadele vardı. Bursa’ya gidip Kâmil Koç’un merkeziyle görüşmeler yaptım, Didim’de bir yazıhane açma niyetimi belirttim. O dönemin duayenlerinden Hacı Fehmi ve Ankara’daki Ertuğrul Koç’un desteğini gördüm. O zamanlar Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç sadece Marmaris’te vardı. Didim’de ise böyle bir hizmet yoktu ve büyük bir boşluk vardı. Üç yıl boyunca büyük bir sabır ve azimle uğraştım, toplantılara katıldım, firma ailesinin bir parçası oldum. Nihayet 1990 Haziran’ında Didim’de Kâmil Koç acentesini açtık ve yolculuğumuz başladı. Bu süreç, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi oldu. Her adımda yeni zorluklar vardı ama aynı zamanda insanlarla kurulan bağlar, verilen emeklerin karşılığını almak büyük mutluluktu. Didim’de Kâmil Koç’un kök salması için emek vermek, bölgeye hizmet etmek benim en büyük gururum oldu. GÜVEN, İNSANLARA KARŞI EN ÖNEMLİ DEĞERİMİZ Başlangıcımızda Ege Bölgesi’nde oluşan boşluğu çok iyi değerlendirdik ve kısa sürede geniş bir müşteri kitlesi oluşturduk. Öyle ki bazen bir günde 10-12 yeni araç eklemek zorunda kaldığımız anlar oldu. İstanbul, Ankara, Bursa gibi şehirlerden aldığımız destekle işimizi sağlam temeller üzerine kurduk ve büyüttük. Bizim için en temel değer “güven” oldu. İnsanlara karşı güven veren bir firma olduk. Bir isim, bir markayız ve bu marka güvenle anılıyor. Yolcularımız, biletlerini aldıkları anda rahat ediyor çünkü biz onların zamanına ve ihtiyaçlarına saygı duyuyoruz. Ödemelerde de hiçbir sıkıntı yaşamadık; Kâmil Koç ile olan ilişkimizde avanslarımız hep zamanında ve eksiksiz yapıldı. 1990’lardan bu yana Kâmil Koç’un hizmet kalitesi hep artarak devam etti. Biz de bu gelişimin içinde olduk. Bu gelişimin karşılığı olarak da yolcularımızın ilk tercihi her zaman Kamil Koç oldu. Biz de bu ilginin karşılığını vermek için Didim’den İstanbul, Ankara, Sivas, Erzurum, Çanakkale, Eskişehir, Kayseri gibi birçok şehre düzenli seferler yapıyoruz. Şu anda günlük yaklaşık 20 seferimiz var. Yolcularımızın beklentilerini karşılamak ve onları memnun etmek, bizim için her zaman en büyük motivasyon oldu. Çünkü biliyoruz ki memnun bir yolcu, hem bizi tercih etmeye devam ediyor hem de çevresine bizi tavsiye ediyor. KÂMİL KOÇ AİLESİ, BAŞKA BİR AİLE Kâmil Koç’ta çalışmanın ve bu ailenin parçası olmanın ayrıcalığını her zaman hissettim. Burada unutamadığım çok anılar var. Yolcularımızla kurduğumuz bağ, artık sıradan bir müşteri ilişkisi değil; adeta aileden biri gibiler. Giriş çıkışlarda yaşanan o samimiyet ve sıcaklık, başka hiçbir otobüs firmasında yakalanamaz. Hala arayıp halimizi hatırımızı soran yolcularımız var. Sağlığımı, ailemi soranlar, bizi düşünenler… Bu birliktelik ve dayanışma duygusu gerçekten çok özel. Kâmil Koç ailesi gibi başka hiçbir firmanın bütünlük ve dayanışma sağlayabileceğini düşünmüyorum. Bu, sadece işin teknik tarafı değil; insanı insan yapan bir bağ. DİDİM HALKI, EKONOMİK AÇIDAN OLDUKÇA SEÇİCİ Didim, Anadolu’nun her yerinden insanın bir arada yaşadığı özel bir yer. Farklı coğrafi bölgelerden gelen insanlar bir arada yaşıyor, bizim de müşteri kitlemiz bu noktada oldukça geniş bir yelpazeye sahip diyebilirim. Ancak Didim halkının ekonomik hassasiyeti de oldukça fazladır. Araştırır, karşılaştırır ve tercihini buna göre yapar. Kamil Koç’un bu hassasiyetlere cevap verebiliyor olması da bizim için oldukça önemli. Nitekim yolcularımızın tercihlerine baktığımızda Kamil Koç ile çalışarak ne kadar doğru bir karar verdiğimizi tekrar tekrar tecrübe ediyoruz. Bu insanlar başka firmalarla yolculuk yapmayı tercih etmiyorlar. Markamızla derin bir aidiyet duygusu oluşturduk. Bu aidiyet ve bağlılık, markamızın en büyük gücü. Biz Didim halkı ile birlikte büyüdük, geliştik. Onlar da bizi benimsedi. YILLARIN DENEYİMİYLE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ 1986’dan beri süregelen bu yolculuk, bir inatla başladı, mücadeleyle büyüdü ve bugün Didim’de önemli bir yere ulaştı. İnsanların güvenini kazanmak, marka olmak kolay değil ama biz bu işi severek yaptık, aile gibi olduk, büyüdük ve her geçen gün kendimizi yeniledik. Bugün geriye dönüp baktığımda ne kadar çok engel aşılmış ne kadar çok dost kazanılmış olduğunu görmek gurur verici. Yolumuz uzun ve zorluklarla dolu olabilir ama kararlılığımız ve azmimizle Didim’de ve Ege Bölgesi’nde Kâmil Koç’un adı hep güvenle anılacak. Önümüzdeki yıllarda da bu güçlü temeller üzerine yeni yatırımlar yaparak hizmet kalitemizi artırarak yolumuza devam edeceğiz çünkü biliyoruz ki her yolcu bizim için bir misafir ve biz onları en iyi şekilde ağırlamakla yükümlüyüz.

Temsa ile Birlikte Yol Almak Bizim İçin Gurur Kaynağıdır Haber

Temsa ile Birlikte Yol Almak Bizim İçin Gurur Kaynağıdır

BU İŞİ BABAMDAN DEVRALDIM AMA HER ADIMINI SAHADA KENDİM ÖĞRENDİM Ben Ahmet Demir. 1989 yılında Siirt’te doğdum ve büyüdüm. Şu an 36 yaşındayım. Ticaret hayatımıza babamla birlikte şehirlerarası otobüsçülükle başladık. Bu iş bizim aile mesleğimizdi. 16–17 yaşlarımdayken işin içine aktif olarak girdim. İşletmeyi birebir kendim yönettim; finans, operasyon, planlama ve sahadaki tüm detaylarla bizzat ilgilendim. O dönem her şey çok daha manuel ilerliyordu. Hesaplar kara defterle tutuluyor, dijital altyapılar bugünkü kadar güçlü olmadığı için süreçler tamamen geleneksel yöntemlerle yürüyordu. Teknoloji ve sosyal medya da henüz bu kadar yaygın değildi. Zamanla sistemler değişti, dijital altyapılar güçlendi. Bugün bu yenilikleri genç ekiplerimiz, aile bireylerimiz ve sahadaki çalışanlarımızla daha entegre şekilde yürütüyoruz. Ben hâlâ işin aklıyım, stratejisini belirliyorum; ancak operasyonun yürütülmesinde aile bireylerimiz daha aktif rol alıyor. KÂMİL KOÇ İŞ BİRLİĞİYLE YENİ BİR DÖNEME GEÇTİK 2022 yılına kadar Lider Siirt markası altında çalıştık. Aynı zamanda İstanbul'da halk otobüsçülüğü ve akaryakıt sektörü dahil olmak üzere farklı alanlarda da faaliyetlerimiz oldu. 2022'de Kâmil Koç ile önemli bir iş ortaklığına imza attık. Doğu bölgesinde Kâmil Koç operasyonlarını yürütmeye başladık. Ardından Ege, Akdeniz ve Körfez bölgelerinde de operasyonlara destek verdik. Geçtiğimiz yılın sonunda, Kocaeli, İzmit, Körfez bölgesinde yer alan Temsa yetkili servisi ve bayisi Metsan Otomotiv'in tesislerini, binaları ve arazisiyle birlikte Demir Grup adı altında satın aldık. Yaklaşık 7 aydır Temsa Grubu ile birlikte ilerliyoruz. Hedefimiz, yakın zamanda servisi aktif hale getirerek Demir Grup olarak yetkili servis hizmetine başlamak. TEMSA, BU ÜLKENİN MARKASI VE BİZİM İÇİN STRATEJİK BİR TERCİH Temsa'yı tercih etmemizin en büyük nedeni, yerli ve kalıcı bir marka olması. Her ne kadar %50 yabancı yatırımcıya sahip olsa da Adana'da üretim yapan, bu ülkenin ürünü olan bir marka. Bu nedenle, diğer yabancı markalar gibi “yatırımımı kestim, çıkıyorum” deme riskleri yok bana göre. Ayrıca, yerel bazda gelişebilecek siyasi gerilimlerden etkilenme olasılığı da daha az. Temsa’nın bu bölgede ciddi bir portföyü, oturmuş bir müşteri yapısı ve 25 yılı aşkın bayilik geçmişi var. Biz de bu yapıya zarar vermeden, aksine geliştirerek devam ettirmek istiyoruz. Bunun yanı sıra, Temsa ile olan ilişkilerimiz oldukça kurumsal ve destekleyici. Satış sonrası hizmetten bölge yöneticilerine kadar sürekli sahadayız, birlikteyiz. Bu yapının içinde yer almak bizim için stratejik bir adım oldu. PRESTİJ MODELLERİ PAZARIN LİDERİ OLDU Şu anda Temsa'nın Prestij modeli, özellikle personel ve servis taşımacılığında çok talep görüyor. Yakıt verimliliği, konforu ve yeni kasasının modern tasarımı müşterilerin dikkatini çekiyor. Bu araç, küçük yatırımcılardan büyük firmalara kadar geniş bir kesim tarafından tercih ediliyor. Fiyat-performans dengesiyle piyasada çok ciddi bir fark yaratıyor. Bunun dışında MD9 modeli de son dönemde öne çıkmaya başladı. 39+1 koltuklu, arkadan motorlu ve uzun yola dayanıklı bu model, Avrupa yollarında kullanılmak üzere Koşukavak Turizm gibi firmalara satıldı. Biz de bu modele güveniyoruz; parkımızda şu anda satılmaya hazır sıfır MD9 aracımız bulunuyor. ESNAFA DESTEK İÇİN ESNEK FİNANSMAN ÇÖZÜMLERİ ÜRETİYORUZ Temsa Grubu’yla birlikte sıfır araç satışlarında bankalarla özel kampanyalar yürütüyoruz. Ayrıca bayi olarak kendi finansal altyapımızı da devreye sokarak esnafa destek olmaya çalışıyoruz. Tanıdık, bildik ve güven duyduğumuz müşterilere evraksal kolaylıklar sağlıyor, bir-iki ay esneklik tanıyoruz. Çünkü piyasada ciddi bir ekonomik daralma var. Bu dönemde takas, esnek ödeme gibi farklı yöntemlerle müşterinin ihtiyacını anlamaya ve çözüm üretmeye çalışıyoruz. OTOBÜS SEKTÖRÜ DARALIYOR AMA BİZ AYAKTA KALMAK İÇİN ÇABALIYORUZ Şehirlerarası taşımacılık, uçak, tren ve deniz yollarının artmasıyla ciddi darbe alan bir sektör haline geldi. Bunun yanında personel sorunu da en büyük engellerden biri. Hem şoför hem de teknik personel bulmakta ciddi zorluk yaşıyoruz. Teknoloji gelişse de kullanıcı eğitimli olmadığı sürece sorunlar kaçınılmaz oluyor. Araçlar uyarı verse bile bu uyarıları görmeyen bilinçsiz şoförler motor arızasına kadar gidebilecek ciddi problemlere yol açabiliyor. Bu durum hem işletmeye hem de markaya zarar veriyor. PROFESYONEL VE GÜVENİLİR SERVİS ALTYAPISI KURUYORUZ Necmi Usta gibi güvenilir isimleri ekibimize dahil ettik. Ayrıca bölgedeki bilindik ustalarla da sürekli görüşüyor ve iş birliği yapıyoruz.Servisimiz aynı anda 7 aracı alabilecek kapasiteye sahip. Günlük olarak 40-50 aracın yağ, şanzıman, diferansiyel gibi bakım işlemlerini gerçekleştirebilecek donanımdayız.Boya ve kaporta gibi ağır işlemleri ise ilerleyen dönemlerde hayata geçirmeyi planlıyoruz. Hedefimiz, müşterilerin gönül rahatlığıyla aracını teslim edeceği, tam anlamıyla profesyonel bir servis altyapısı sunmak.

Kâmil Koç, Tarihi  Boyunca Sektöre Yön Verdi Haber

Kâmil Koç, Tarihi Boyunca Sektöre Yön Verdi

TÜM EFORUMU BU YOLLARDA HARCADIM 1950 yılında Mersin’de doğdum. İlkokulu Ermenek’te okudum. Aileden gelen bir otobüsçülük geçmişimiz vardı. Bu mesleğe 1964 yılında adım attım. 1969-70 yıllarında KâmilKoç’la yolum kesişti. Diyarbakır merkezli olarak Batman, Van, İzmir ve İstanbul gibi hatlarda çalıştık. Rahmetli Ali Kahraman’ın bölgesinde görev yapıyorduk. Kâmil Koç’taki ilk dönemim 1973 yılına kadar sürdü. Ardından askerlik dönemim başladı. Askerlik sonrasında da otobüsçülük sektöründe farklı tecrübelerimiz oldu 1980’de ise kendi firmamızla şehirlerarası taşımacılığa başladık. KÂMİL KOÇ’LA BİRLİKTE SEKTÖRDE GÜVENİ YENİDEN İNŞA ETTİK 1983 yılında, rahmetli Ertuğrul Koç’un ricasını kıramayarak Kâmil Koç ailesine geri döndüm. Ankara’da yönetici olarak göreve başladım. O dönemde sektörel anlamda ciddi eksiklikler vardı. Öncelikli hedefimiz, otobüsün üzerindeki güveni yeniden kazandırmaktı. Bir arkadaşımızın, iki adet Turbo S aracını deneme amaçlı Kâmil Koç’a getirdik. 1983 yılının sonuydu. Bu araçlar, Mercedes’in 15 yıl aradan sonra çıkardığı yeni modeldi ve bu modele ilk sahip olan firma Kâmil Koç oldu. Kamil Koç’un müşterilerine konforlu bir seyahat deneyimi sunmak için sürekli filosunu yenileme vizyonu daha o zamanlardan şirketin kültürüne yerleşmişti. Sonrasında kısa sürede bireysel otobüsçüler fabrikadan araç alarak bizimle çalışmaya başladı. Kâmil Koç çok hızlı bir ivme kazandı. O dönemlerde otobüslerde sadece iki koltuk boş kalsa bile bu, “zayıf araba” olarak görülürdü. “İki yer boş kaldı” demek, o doluluğa rağmen kendini eksik hissetmekti. Artık Kâmil Koç bambaşka bir seviyedeydi. O günden bu yana da aslında hiçbir şey değişmedi. Eğer Aracınızın üzerinde Kamil Koç logosu varsa her zaman yolcunun ilk tercihi siz oluyorsunuz. Yolcunun bu teveccühüne karşılık olarak da bizler her zaman hizmet kalitemizi yüksek tutmayı görev biliyoruz. Bunun sonucunda da araçlarımızda boş koltuk göremediğimiz için elbette mutlu oluyoruz. BUTON KEKLER İLE İKRAM SERVİSİNDE YENİLİĞİ BAŞLATTIK Türkiye’de o dönemlerde ikram olarak kek dağıtımı diye bir uygulama yoktu. Ankara Beşevler’de bir pastaneye özel olarak buton kek yaptırdık, ambalajladık ve otobüslerde dağıtmaya başladık. Bu, ikram farkı yaratma konusunda önemli bir adımdı. Bunun yanı sıra otobüslerde televizyon uygulamasına geçtik. İlk etapta televizyonları ön kapının üzerine yerleştirdik ancak emniyet buna izin vermedi. Biz de televizyonları yarım metre geriye çektik. Derken Kâmil Koç olarak günün firması haline geldik. Bakanlar, valiler, devlet yetkilileri bile gün içinde defalarca araç talebiyle bizi arıyordu. MAVİ SERVİSLERLE SEKTÖRDE SES GETİRDİK Ankara–İstanbul hattındaki başarıyı gördükçe bölgelere yayılma kararı aldık. Antalya hattına girdik. Bursa hattında ise mavi servis uygulamasını başlattık. Avrupa’dan gelen 303 model otobüslerle koltuk kalitesini artırdık. V6, Turbo S, V8, 303 derken model yenilemeleriyle sektörde hep öncü olduk.Mavi servis uygulamasında 10 aracı tek renk yaptık. Araç içi ikramda yeni sistemlere geçtik. Bursa’da özel kaportacılara tekerlekli servis arabaları yaptırdık. Araç hareket ederken bu arabalar basamaklara yerleştiriliyor, araç durduğunda servis memuru ikramları yolculara dağıtıyordu. Bu, o dönem için büyük bir yenilikti. Ayrıca bazı seferleri “ekspres” olarak düzenledik. Örneğin, sabah saat 10’daki araç Eskişehir’e uğramadan doğrudan Bursa’ya giderdi. Bugün “rahat hat” olarak bilinen uygulamanın temelleri, mavi servisle atılmış oldu. YAZDIĞIM EL KİTABIMI, BUGÜN GURURLA HATIRLIYORUM Kâmil Koç’ta personel eksiği yaşandığı bir dönemde, 15 gün boyunca Bursa Kervansaray’da kendimi bir odaya kapattım ve tüm kadro için kapsamlı bir çalışma el kitabı hazırladım. Ayakçı, kâtip, şoför, muavin, hostes... Hepsinin ne giymesi gerektiğinden yolcuyla ilişkilerinde nasıl davranmaları gerektiğine kadar her detayı bu kitapta anlattım. Göz teması, tebessüm, mimik gibi ince ama önemli detaylara da yer verdim. Bu kitap uzun yıllar boyunca kullanıldı. Tamamen benim emeğimdi ve bugün hâlâ gururla hatırladığım bir çalışmadır. İŞLERİMİZİ ORTAK AKILLA YÜRÜTMELİYİZ 1993 yılında farklı tecrübeler edinmek ve kendimizi biraz daha geliştirebilmek adına Kâmil Koç’la uzun yıllar süren ortaklığımızı sonlandırdık. Ama bu asla bir veda değildi… Bizim için farklı bir denize yelken açarak kendi şirketlerimizi kurduk; turizm ağırlıklı hizmet verdik. Türkiye genelinde Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde yapılanmalar oluşturduk. Bu dönemde binlerce kişi ile tanıştık, hizmet sunduk hatta arkadaş olduk. Oldukça yoğun geçen bu sürecin sonunda 2017’de Kâmil Koç’la yollarımız tekrar kesişti. O dönem için farklı iş modelleri denedik. Fakat sonrasında Çağatay Bey’in de devreye girmesiylegüçlerimizi yeniden birleştirdik ve Bodrum Bölgesi işletmecisi oldum. Yaklaşık 6 yıldır Bodrum işletmecisiyim.Firmamla ve ortaya koyduğum eserle onur duyuyorum. Sektörde hep birlikte büyüyecek ve birbirimize değer katmaya devam edeceğiz. SEKTÖRDEKİ KÜÇÜLMEYE RAĞMEN BÜYÜYENLERİN EVİDİR KÂMİL KOÇ Kâmil Koç, Türkiye’de bu sektörün güvenilirliğidir. Saygınlıktır. Gelecektir. Kurumsal yapısı ve şeffaf yönetimi sayesinde sektördeki genel küçülmeye rağmen büyümeyi başarmıştır. İş ortaklarına her konuda yakın ve ilgilidirler.Finansal açıdan ise Türkiye’de benzeri yoktur. Bir gün önceki para, ertesi gün saatinde hesaba geçer. Bayramlar gibi özel günlerde avanslar önceden yatırılır, otobüs hareket alanı genişletilir. Bu kadar sağlam bir finans yapısında, parayı konuşmak bile yakışmaz. ZORLUKLAR FAZLA, HEDEFİMİZ BÜYÜK, YOLUMUZ AÇIK Bugün Erzurum’dan Diyarbakır’a, Bartın’dan Samsun’a, İstanbul, Ankara, Çeşme, Sakarya ve Kastamonu’ya kadar toplam 27 sefer gerçekleştiriyoruz. Elbette sektörün zorlukları nedeniyle geçmişe göre daha az sefer var ancak hedefimiz geniş. Şu anda 11 aracım var. 2026 yılı için büyük bir alım planlıyoruz. Alacağımız araçlar yine KâmilKoç bünyesinde çalışacak. Ben hiçbir zaman komisyoncu olmadım; hep işletmeci, hep yönetici oldum. Kâmil Koç’un yolcu nezdindeki güvenilirliği çok yüksek. Bu marka, geçmişten geleceğe uzanan bir isim. Dededen toruna, torunun torununa kadar ulaşmış; herkesin hayatına bir şekilde dokunmuş, en az bir kez seyahat ettiği bir firma. Güvenin ve markanın öyküsü tam da budur.

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor Haber

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor

HEVES OLMAZSA BU İŞ OLMAZ 19 Temmuz 1974 doğumluyum. Selanik göçmeniyim, mübadele çocuğuyum. Didimliyim; burada doğdum, burada büyüdüm. Evliyim, üç çocuğum var. Çocuklarım şu an okuyor, eşim de ticaretle uğraşıyor. 16 yıldır Didim Seyahat’in Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Aslında bu iş bizim baba mesleğimiz. Dolmuşlarda yetiştim diyebilirim. Ortaokuldan sonra okul hayatımı sürdürmedim çünkü araba sevdası baskındı. 1992 yılında, babamın minibüsünü kaçırarak kullanmaya başladım. Ehliyeti aldıktan sonra ise işe resmen atıldım. Aslında biraz hevesti ama bu işte heves olmazsa zaten ilerlenmez. 2010 yılında, kooperatif üyelerimizin isteğiyle, seçim bile yapılmadan genel kurulda Didim Seyahat’in başkanı oldum. Didim Seyahat, 1964 yılında kurulmuş köklü bir kooperatif. İlk yıllarda yalnızca Didim–Söke arasında çalışan bir yapımız vardı. Sonrasında bölgede turizm geliştikçe biz de transfer işlerine girdik. Çağa ayak uydurarak bölgenin en bilinen kooperatiflerinden biri haline geldik. 80’li ve 90’lı yıllarda işler çok iyiydi; öyle ki bir aracımızı 5 yıl bile kullanmazdık, sürekli değiştirirdik. İŞİMİN BAŞINDAN HİÇ AYRILMADIM 2013 yılında Didim Ticaret Odası’ndan gelen teklif üzerine iki dönem meclis üyeliği yaptım. Ardından Didim Şoförler Odası Başkanlığı, Turizm Derneği’nde iki dönem, Kent Konseyi’nde ise üç dönem görev aldım. Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanlığı’nı da iki dönem yürüttüm. Sonrasında siyasete girdim. Şu anda Didim Belediyesi ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeliklerim devam ediyor. Tüm bu görevlerime rağmen işimin başından hiç ayrılmadım. En son yapılan genel kurulda da üyelerimiz bana dört yıl daha görev verdiler. Bu işi 20 yıl sürdürebilir miyim, ömrüm yeter mi bilmiyorum. Ama bir gün mutlaka gençler bayrağı devralacaktır. Kooperatifimizde 38 ortağımız var. Her ortağın bir “yarım otobüs” diye tabir edilen aracı mevcut. Kooperatife ait 10 büyük otobüs, ayrıca yaklaşık altı adet midibüs ve minibüs bulunuyor. Bir de A sınıfı turizm acentemiz var. Kış aylarında okul gezileri gibi kültürel taşımacılık yaparken, yaz aylarında transfer işlerine yoğunlaşıyoruz. DİDİM SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜ 2019’dan sonra pandeminin etkisiyle Didim’e yaşlı kesimden büyük bir göç oldu. Bu durum şehirdeki hareketliliği azalttı. Artık çok dinamik bir şehir değiliz. Şehirden büyük kazanç sağlayanların da kente yatırım yapmasını ve bu hareketliliğe katkı sunmasını bekliyoruz. Bu konuda çeşitli mücadeleler veriyoruz. Şehirlerarası seferlerimiz kış döneminde; günde iki İstanbul, bir Ankara, iki saatte bir İzmir, yarım saatte bir Söke, saatte bir Aydın ve bir de Bodrum hattında sürüyor. Yaz aylarında bireysel çalışmak isteyenleri de sisteme dahil ediyoruz ama bu sayı fazla olmuyor; genellikle üç ila beş araçla sınırlı kalıyor. BAYRAMLAR BİZİM İÇİN İKRAMİYE OLDU 2019’a kadar sezonlar 1 Nisan’da açılırdı ancak pandemi sonrası sezonlar haziran sonunu, hatta Temmuz ortasını bulmaya başladı. Bu nedenle Ramazan ve Kurban bayramları adeta bize ikramiye gibi oldu. Bu yıl da yoğunluk oldukça iyiydi. Tek taraflı çalışsak bile işlerimiz gayet güzel geçti. Okulların kapanmasıyla birlikte gelişler daha da arttı. OTOGAR ARTIK OTOGAR KİMLİĞİNDEN ÇIKTI Otogarımız şu an âtıl durumda. 1996 yılında Didim Belediyesi tarafından yapılmış ama ilk birkaç yıl hiç kullanılmamış. Daha sonra şehirlerarası otobüs firmaları mecburen buraya geçince işler değişti ancak o tarihten bu yana hiçbir yatırım yapılmadı. Tam 26 dönümlük devasa bir arazi var ama ne düzgün bir otopark var ne de işlevsel peronlar. Otogarın içi toz toprak. Yazıhanelerimiz oldukça kötü durumda. Her yıl yağmurlarda parke taşları yerinden oynuyor, otobüsler zarar görüyor. İki kafeterya, otogarı adeta ele geçirmiş durumda. Kamuya ait alanlara masa, koltuk, sandalye yerleştirilmiş. Yolcular otobüslere ulaşırken zorluk yaşıyor. Kafeteryalar sanki burayı deniz kenarındaki bir aile çay bahçesine çevirmiş; peronlar bile onların kullanımına geçmiş durumda. Her üç yılda bir yapılan ihaleler nedeniyle yazıhane sahipleri sürekli belirsizlik yaşıyor. Hizmet yok ama rekabet çok. Bu ihale sistemi esnafı mağdur ediyor. Şikayetlerimizi belediyeye iletmemize rağmen ciddi bir dönüş alamıyoruz. Oysa 20 dönümlük mevcut arazide modern, kullanışlı bir otogar yapılabilir. Eğer yeni bir yapı inşa edilmeyecekse en azından mevcut durum iyileştirilmeli. FİYATLARI BOZAN FİRMALAR PİYASAYI ALTÜST EDİYOR Piyasa dengemizi bozan firmalar da var. 24 saatlik yoldan gelip burada İzmir biletini yarı fiyatına kesen firmalar çıkabiliyor. Bu durum bizi doğal olarak olumsuz etkiliyor ancak birebir görüşmelerle bazı düzeltmeler sağlamayı başardık. Yine de kontrolsüz zamanlarda zarar kaçınılmaz oluyor. Bizim en büyük avantajımız, Didim’den direkt İzmir’e giden ve 2 saat 15 dakika süren otobüsümüzün olması. Diğer firmalar dolaşa dolaşa gidiyor, bu da 3,5 – 4 saati buluyor. Bu nedenle ucuz bilet kesen firmalar belki bir sefer yolcu alabilir ama ardından yolcu yine bizi tercih ediyor. DİDİM HÂLEN KİMLİĞİNİ BULMUŞ DEĞİL Didim, hâlâ tam anlamıyla hareketli bir şehir değil. Bodrum ve Kuşadası arasında sıkışmış bir turizm kenti görünümünde ancak aynı zamanda tarım, inşaat ve turizm gibi farklı sektörleri bir arada barındırıyor. Henüz hangisi ağır basacak, kent ne yönde evrilecek, bunu kestiremiyoruz. Bu yönün artık netleşmesi gerekiyor. Bize düşen görev ise hem siyasi alanda hem de sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte mücadele vererek Didim’i daha düzenli, daha canlı bir şehir hâline getirmek çünkü şehir düzenlenip gelişirse hepimizin işleri de daha düzgün ve bereketli olur.

Doğ-Mer’in Süregelen Başarısı Tesadüf Değil İstikrar Haber

Doğ-Mer’in Süregelen Başarısı Tesadüf Değil İstikrar

16 YILDIR DOĞ-MER AİLESİNİN BİR PARÇASIYIM Ben Cihan Öztürk. 1987 yılında İstanbul Bayrampaşa’da doğdum. Üniversite eğitimim için İzmir’e geldim ve 2011 yılının başında Doğ-Mer ailesine katıldım. O dönemlerde henüz yetkili servis statüsünde değildik; özel servis olarak hizmet veriyorduk. Aradan geçen yıllarda Doğ-Mer ile birlikte büyüdüm, gelişim gösterdim. Bugün, 16 yılı geride bırakırken bu sektörde ciddi bir deneyim ve birikim kazandım. Hâlâ aynı heyecan ve bağlılıkla görevimi sürdürüyorum. 2019 yılında otobüs grubu için yetkili servis olma hakkını kazandık. Ardından, 2020 yılında kamyon grubu yetkili servisi unvanını da aldık. O tarihten bu yana, yaklaşık 3 yıldır Türkiye genelinde en başarılı servisler arasında yer alıyor; istikrarlı bir şekilde ilk üçteki yerimizi koruyoruz. Mercedes’in ağır ticari araç segmenti artık tek bir çatı altında toplanmış durumda ve biz, bu alanda yetkilendirilmiş sayılı servislerden biriyiz. TAM DONANIMLI ATÖLYELERİMİZLE GÜVENLE HİZMET VERİYORUZ Servisimiz, 13.500 metrekarelik geniş bir alan üzerine kuruludur. Bu alanda yer alan tam donanımlı atölyelerimizle müşterilerimize kapsamlı ve kaliteli hizmet sunmaktayız. Mekanik atölyemizde 9 adet çalışma kanalı bulunmakta; ayrıca trim işlemleri için ayrılmış 3 geniş alanımız mevcuttur. Kaporta atölyemiz, aynı anda 4 aracın çalışmasına olanak tanırken boyahane hazırlık alanımızda 2 araç eş zamanlı olarak işleme alınabilmektedir. Bunun yanında, modern boya fırınımız da aktif şekilde hizmet vermektedir. Müşteri memnuniyetini ön planda tutan yapımız kapsamında, konforlu bekleme ve araç kabul alanlarımız da hizmetinizdedir. Ekibimiz; 82 çalışanımız ve yaklaşık 10 kişilik stajyer kadromuzla birlikte toplamda 92 kişiden oluşmaktadır. Mekanik atölyemizde görev yapan tüm teknisyenler, Mercedes tarafından resmi olarak sertifikalandırılmıştır. Tüm çalışanlarımız, temel bakım teknisyenliğinden başlayarak sistem teknisyeni ve elektrikçi seviyesine kadar kapsamlı bir eğitim sürecinden geçmektedir. En üst uzmanlık düzeyinde ise “Arıza Teşhis Teknisyeni (ATT)” olarak görev yapmaktadırlar. Kamyon ve otobüs gruplarına özel olarak görev yapan iki ayrı arıza teşhis teknisyenimiz, 22 ve 23 yaşlarıyla Türkiye’nin en genç ATT’leri olma özelliğine sahiptir. Bu genç uzmanlarımız hem yetkinlikleri hem de dinamizmleriyle gurur kaynağımızdır. MÜŞTERİ KABUL SÜRECİ TİTİZLİKLE VE PROFESYONELCE YÜRÜTÜLÜYOR Servisimize gelen her müşterinin arıza veya şikâyeti, öncelikle detaylı bir şekilde dinlenir. Ardından ilgili bilgiler doğrultusunda iş emri oluşturularak araç, atölyedeki usta başına veya bölüm şefine yönlendirilir. Araç kabul sürecinde, aracın iç kısmı özenle korunur: Koltuk, direksiyon ve basamaklara özel koruyucu ekipmanlar yerleştirilerek güvenli bir şekilde atölyeye alınır ve işlemler başlatılır. Firma yöneticilerimizin sektörde uzun yıllara dayanan otobüs işletmeciliği geçmişi bulunmaktadır. Bu deneyim sayesinde sektörün dinamiklerini, müşteri beklentilerini ve ihtiyaçlarını çok iyi bilmektedirler. Bu bilinç ve hassasiyet, tüm ekibimize yansıtılarak hizmet kalitemize doğrudan katkı sağlamaktadır. PERSONELİMİZİN %70’İ KENDİ BÜNYEMİZDE YETİŞTİ 82 kişilik kadromuzun yaklaşık %70’i, yani 55 ila 60 çalışanımız, stajyerlikten başlayarak bugünkü uzmanlık seviyelerine ulaşmıştır. Bu durum, hem çalışan bağlılığımızın güçlü bir göstergesi hem de uyguladığımız eğitim ve gelişim sisteminin başarısının somut bir kanıtıdır. Yeni işe başlayan her personelimiz, öncelikle temel eğitim sürecinden geçmekte, ardından Mercedes-Benz onaylı sertifikasyon programlarına katılmaktadır. Bu sistematik yaklaşım sayesinde ekibimiz, her zaman yüksek standartlarda ve kaliteli hizmet sunmaktadır. TEKNOLOJİ VE EĞİTİMLE MEKANİK USTALIĞIN TANIMI DEĞİŞTİ Geçmişte mekanik ustalar daha çok öne çıkarken teknolojinin gelişmesiyle birlikte araçlar elektronik sistemlerle donatıldı ve dijital kontrol üniteleriyle yönetilir hale geldi. Bu dönüşüm, elektrik teknisyenlerinin önemini ciddi ölçüde artırdı. Bizim için bu değişim bir avantaja dönüştü; çünkü elektrik teknisyeni yetiştirme oranımız oldukça yüksek. Ekibimiz, gelişmiş diagnos cihazları ile arızaları kısa sürede tespit edebiliyor ve hızlı, etkili çözümler üretebiliyor. Mercedes-Benz'in teknik eğitimleri her üç yılda bir yenileniyor ve her teknisyen yılda en az altı farklı eğitime katılmakla yükümlü. Yeni çıkan parçalar, sistemler ve teknolojiler konusunda personelimizi sürekli güncel tutuyoruz. Örneğin, yeni kamyon kabinleriyle ilgili düzenlenen tanıtım ve eğitim programlarına aktif katılım sağlıyoruz. Bu sürekli eğitim yaklaşımı sayesinde ekibimiz geleceğin teknolojilerine de hazırlıklı hale geliyor. MÜŞTERİ ODAKLI HİZMET ANLAYIŞIMIZLA FARK YARATIYORUZ Üst üste üç yıl boyunca “Yılın En Başarılı Servisi” ödülünü kazandık. 2025 yılının ilk altı ayında da liderliğimizi korumayı sürdürüyoruz. Kamyon ürün grubunda ise son iki yıldır Türkiye genelinde ikinciliği elde ediyoruz. Bu istikrarlı başarılar, kaliteye ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemin açık bir göstergesidir. Müşterilerimizin neye ihtiyaç duyduğunu ve ne beklediğini çok iyi biliyor; hizmetlerimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Personelimiz, müşteriyle etkili ve çözüm odaklı iletişim kurabilmeleri için düzenli eğitimlerden geçiriliyor. Ayrıca şirket yöneticimizin tüm odağını ve kaynaklarını sadece bu işe ayırması karar alma süreçlerinde hız ve kaliteyi beraberinde getirerek bize büyük bir avantaj sağlamaktadır. Servisimiz, telefonla randevu sistemiyle çalışmaktadır. Müşterilerimiz sabah saat 9–10 civarında geldiklerinde, eğer büyük bir arıza yoksa araçlarını aynı gün saat 17.00'de teslim alabilmektedir. Gerekli durumlarda öğle araları iptal edilerek tüm ekip sürece hızla müdahil olur. Bu hizmet anlayışı, müşterilerimizin bizi tekrar tekrar tercih etmesinin başlıca nedenlerinden biridir. SERVİSİMİZDE HASARLI ARAÇLARIN ONARIM HIZI ÇOK YÜKSEK Hasarlı araçların onarımı konusunda, dış servislere kıyasla çok daha hızlı ve etkin bir hizmet sunuyoruz. Normalde üç günde tamamlanması beklenen işlemleri biz, genellikle iki gün içerisinde bitirerek araçları müşterilerimize zamanında teslim ediyoruz. Bu da bizi tercih edilir kılan en önemli farklardan biri. Parça tedariki konusunda sahip olduğumuz avantajlar, süreçlerin daha hızlı işlemesini sağlıyor. Ayrıca araçların büyük bir kısmı kaskolu olduğu için sigorta şirketleriyle sürekli ve düzenli bir iş birliği içerisindeyiz. Bu güçlü ilişkiler prosedürlerin de hızla ilerlemesine katkı sağlıyor. KURUMSALLAŞMA SÜRECİNE 20 MİLYON TL’LİK YATIRIM YAPTIK Mercedes-Benz bayi standartlarında gerçekleşen değişikliklere tam uyum sağlamak amacıyla, kurumsal kimliğimizi baştan sona yeniledik. Kalebodurdan mobilya seçimine, kurumsal renklerden iç mekân düzenine kadar tüm detayları kapsayan kapsamlı bir dönüşüm süreci gerçekleştirdik. Bu süreçte yaptığımız yaklaşık 20 milyon TL’lik yatırım hem fiziksel altyapımızı güçlendirdi hem de müşteri deneyimini önemli ölçüde iyileştirdi. STOK ÇEŞİTLİLİĞİMİZLE HIZLI VE GÜVENİLİR ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ Stok çeşitliliğimizin yüksekliği, hizmet hızımızı doğrudan artıran en önemli avantajlarımızdan biridir. Özellikle arıza anlarında hızlı müdahale büyük önem taşır. Geniş parça stoğumuz, bu kritik anlarda hızlı ve etkin çözüm sunabilmemize imkân tanıyor. Operasyonel verimliliği artırmak amacıyla yıllık stok planlamaları yapıyoruz. Örneğin yaz aylarında klima kompresörleri, kış aylarında ise Webasto gibi ısıtma sistemleri gibi kritik parçaları önceden stoklayarak sezonsal yoğunluklara hazırlıklı hale geliyoruz. Bu sayede parça temininde gecikme yaşanmıyor, onarım süreleri kısalıyor. Toplamda yaklaşık 2.000 m²’lik depo alanımız, sadece yüksek hacimli yedek parçaları değil, aynı zamanda Türkiye’de nadir bulunan özel parçaları da stokta tutarak servis hızımıza önemli katkı sağlıyor. Diğer servislerde temini bir ay sürebilecek parçaları biz genellikle 15 gün içerisinde müşterilerimize ulaştırabiliyoruz. Bu sayede müşterilerimizin başka servislere yönelmesine gerek kalmadan, ihtiyaç duydukları çözümleri doğrudan bizden alabilmelerini sağlıyoruz.

Bu İşi Yapmak İçin En Az “150 Koltuk Kapasitesi” Şartı Getirilmeli Haber

Bu İşi Yapmak İçin En Az “150 Koltuk Kapasitesi” Şartı Getirilmeli

BU İŞ ATA MESLEĞİ, SEVEREK BAŞLADIM 1963 yılında Urla'nın Birgi köyünde doğdum. Bu işe baba mesleği, ata mesleği diyelim; severek başladım. Babam, köyler arasında muavinlik yaparak yolcu taşımacılığına adım atmıştı. Biz de onun vesilesiyle bu sektöre girdik. Önce kamyon şoförlüğü yaptım, ardından otobüse geçtim. 6–7 yıl kadar otobüs şoförlüğü yaptım. Sonrasında bir dönem Almanya’ya gittim, evlendim ve yaklaşık 6–7 yıl orada kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra işimin başına geçtim ve turizm taşımacılığı alanında çalışmaya devam ettim. 35 yıl yöneticilik yaptıktan sonra da kendi firmamızı kurduk. KEMAL DUMAN TURİZM’İ KIZIMLA BİRLİKTE KURDUK Kemal Duman Turizm’i 2022 yılının başında, kızım Betül Duman’la birlikte kurduk. 3 araçla başladık; şükürler olsun, şu anda 12 özmal aracımız var. Filomuzun çoğunluğu büyük otobüslerden oluşuyor. Bunun yanında midibüs ve minibüslerle de hizmet veriyoruz. Türkiye geneli çalışıyoruz. Sezonun zayıf geçtiği dönemlerde ise Balkanlar ve Avrupa turlarına araç gönderiyoruz. Sezon dışı zamanlarda da araçlarımızı kendi işlerimize yönlendiriyoruz. TÜİDER ÇOK DOĞRU BİR ADIM OLDU TÜİDER çok iyi başladı ve kısa sürede ciddi faydalarını gördük. Özellikle yakıt konusunda ve İstanbul’daki sıkıntılarımızın çözümünde büyük destek sağladılar. Her daim ulaşabileceğimiz bir başkanımız ve yardımcılarımız var. Derneği kurduğumuz için gerçekten çok memnunum. Çok doğru bir karar almışız. Kamu nezdinde kısa sürede ciddi bir yol kat ettik. Derneğimiz ilk günden itibaren büyük kabul gördü. Sağ olsunlar, sorunlarımızı doğrudan anlatma fırsatı bulduk ve gerekli adımlar atıldı. TURİZMİN GİDİŞATI İYİ DEĞİL Turizmin gidişatı pek iyi değil. Allah yardımcımız olsun. Araç fiyatları üreticiye göre 13–18 milyon TL arasında değişiyor. Buna karşılık, 8 günlük Anadolu turlarında 70–80 bin TL’ye çalışıyoruz. Bunun yarısı akaryakıta gidiyor, kalan kısmı ise araca kalıyor. Bu araç kendini kaç yılda amorti edecek? Fiyatlar artıyor ama bu artış tur fiyatlarına yansımıyor. Piyasada çok ucuza iş yapanlar var. Acenteler ve tur operatörleri fiyatları bastırıyor. Belgeleri olmayan ya da kiralık belgelerle çalışanlar sektörü bozuyor. Doğru fiyat verdiğimiz tüm işlere, yüzde 70 daha düşük tekliflerle karşılık veriliyor. Bu iş artık adeta işsizlerin işi haline geldi. Bence belge almak zorlaştırılmalı. Bu işi yapacak kişilerin yüksek sermayeye sahip olması gerekiyor. En az 150 koltuk kapasitesine sahip olunmalı. Piyasada belgelerini kiraya verenler var. 30–35 bin TL’ye belge kiralanıyor. Bu durum sektörü ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor. Denetim neredeyse yok. Turizm firmaları daha sıkı denetlenmeli. Kiralık belgeler bir an önce tamamen kaldırılmalı. UTTS HÂLÂ ÇALIŞMIYOR, POMPA VAR AMA YAKIT YOK UTTS sistemi yılbaşında devreye girecekti ama Temmuz ayına gelmemize rağmen hâlâ düzgün çalışmıyor. Dün UTTS üzerinden yakıt alamadım. Koskoca akaryakıt istasyonunda bir tane pompa var, o da çoğu zaman çalışmıyor. Sistem henüz oturmuş değil. Üstelik alınan yakıtı gider olarak da gösteremiyoruz. İZMİR TURİZMİ 2,5 AYDA BİTTİ 2025 yılı İzmir turizmi çok hızlı başladı ama çok çabuk sona erdi. Sezon, sadece 2,5–3 ayla sınırlı kaldı. Biz genelde Amerikan pazarına hitap ediyoruz; Latin pazarına ise pek girmedik. Bu yıl daha çok private turlar öne çıktı. Parası olan aileler, 2–3 kişiyle özel turlar yapıyor. Bütçesi kısıtlı olanlar ise 40–50 kişilik gruplarla geziyor. Gruplar büyüdükçe biz de araçlarımızı 50 veya 54 koltuklu hale getirmeye başladık. BETÜL DUMAN – KEMAL DUMAN TURİZM OPERASYON MÜDÜRÜ SAHADA OLMAYI DAHA ÇOK SEVİYORUM Babamla birlikte, genç jenerasyon olarak bu işin içindeyim. Açıkçası operasyon kısmını çok seviyorum. Koşuşturmayı, sahada olmayı, oradan oraya gitmeyi bana keyif veriyor. Kaptanlara belge vermek gerekiyorsa ben sağlıyorum, rehbere evrak götürüyorum, havalimanına ya da otele gidiyorum. Oturmak yerine hareket halinde olmak beni daha mutlu ediyor. Böylece kendimi daha işe yarar hissediyorum. İZMİR'DE KURUMSAL İŞ YAPMAK ZOR Ne yazık ki teknoloji konusunda hâlâ zorluk yaşıyoruz. Gerek kaptanlar gerekse İzmir’deki turizmci ve taşımacılar, teknolojik yeniliklere çok açık değil. Bölge olarak daha rahat ve esnek çalışmayı seviyoruz. Bu da işin ciddiyetini düşürüyor. İstanbul ve Ankara’da işler daha kurumsal ilerliyor. Ancak İzmir’de “abi, abla hallederiz” mantığı hâkim. Kurumsal düzende bir işin saati, aracı, plakası, planlaması bellidir. Net ve zamanında ilerler ama bizde maalesef işler aksıyor. Örneğin dün yaşadığım bir olayda, bir mutabakatı sabah tamamlayacağız dedik ama bana saat 8–8.30 gibi geldiler. Bu nedenle faturayı kesemedim, işler bir gün sarktı. Bu tarz gecikmeleri sık sık yaşıyoruz. HAVALİMANINDA YER YOK, CEZA VAR İzmir Havalimanı’nda otopark sorunu çok büyük. Tadilat nedeniyle otoparklar kapalı ve otobüslere yer dahi gösterilmiyor. Yer yok ama ceza çok. Transfer sırasında peron önüne çekmek zorunda kalıyoruz, hemen ceza kesiliyor. Hatta bazen transfer ücretinden fazla ceza ödüyoruz. İstanbul Havalimanı'nda sekizinci kapı var, transfer düzenli şekilde yapılıyor ama İzmir’de yönlendirme panosu bile yok; her şey başıboş durumda. İZMİR'DE TURİZM ENGELLENİYOR Şehir içinde yolcu indirme–bindirme alanı yok. Alsancak ve Konak gibi turizmin merkezlerinde bile bu düzenleme yapılmamış. Üstelik bu bölgelerde aşırı polis yoğunluğu var. Oysa burası İzmir’in vitrini. Ancak gerekli altyapı ve trafik düzenlemeleri hâlâ eksik. Pandemiden sonra oteller açıldı ama araçlar için park alanları planlanmadı. Türkiye’nin en lüks otellerinin önüne araç yanaştıramıyoruz. Mecburen kaldırıma çıkmak ya da tramvay yoluna girmek zorunda kalıyoruz. Bu da yine ceza demek. İzmir’de artık otelden restorana, otoparktan tüm hizmetlere kadar her şey ateş pahası. Turistlere bile pahalı geliyor. Euro ve dolar yüksek olsa da fiyatlar hâlâ yüksek algılanıyor. Turizmi desteklemek yerine adeta engelleniyoruz. Ne yazık ki mevcut sistem içerisinde turizm sektörü daha çok köstekleniyor.

Koşulsuz Güvenebildiğimiz Bir Yapının İçindeyiz Haber

Koşulsuz Güvenebildiğimiz Bir Yapının İçindeyiz

BU GÜÇLÜ AİLENİN BİR PARÇASI OLMAKTAN MUTLUYUM 1979 yılında Aydın’da doğdum. Aydın Lisesi mezunuyum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Otobüsçülükle tanışmam rahmetli dedem sayesinde oldu. Kendisi bölgede “Dalamalı Salih” olarak tanınır ve bölgenin en eski otobüsçülerinden biridir. Biz de bu mesleği aile geleneği olarak sürdürüyoruz. Yazıhanecilik de yaptık, firmacılık da. Babam, dayılarım ve diğer aile büyüklerimin tamamı bu meslekten emekli oldu ya da hâlâ aktif olarak çalışıyor. Ben çocukluğumdan beri otogarın içindeyim. Tabiri caizse kısa şortumla dedemin elini tutarak bu mesleğin içine adım attım. Küçücük yaşta otogarın havasını soludum, düzenini öğrendim. Liseden sonra da yine ailemin yönlendirmesiyle otogarda aktif olarak çalışmaya başladım. Otobüsçülük sadece bir meslek değil; bizim için bir gelenek, bir kültür, bir yaşam biçimi. Bu güçlü ve şerefli ailenin bir parçası olmak bu mirası taşımak benim için her zaman büyük bir onur oldu. KÂMİL KOÇ’LA YOLLARIMIZ 2009’DA KESİŞTİ Kâmil Koç’la tanışmamız 2009 yılında gerçekleşti. 2000’li yılların başında sektörümüz ciddi ekonomik dalgalanmalardan geçti. Yaşanan iniş çıkışlar bizi de doğrudan etkiledi. İşte tam o dönemde Kâmil Koç’un yerel firmalarla yaptığı birleşmeler kapsamında dayılarımla birlikte biz de bu büyük ailenin bir parçası olduk. Bu kararı almamızdaki en büyük etken Kâmil Koç’un kurumsal, güvenilir ve sürdürülebilir yapısıydı çünkü bizim hata yapma lüksümüz yoktu; risk alacak durumda değildik. Güvenebileceğimiz, sırtımızı dayayabileceğimiz bir yapının içinde yer almamız gerekiyordu. Kâmil Koç çatısı altına girdikten sonra yerelde eksik ya da eksik bildiğimiz birçok konuyu burada öğrendik. Gerçek anlamda kurumsallığın ne demek olduğunu, sistemin nasıl işlemesi gerektiğini bu yapının içinde gördük ve deneyimledik. Sadece otobüs işletmeciliği değil, marka yönetimi, müşteri memnuniyeti, planlama, ekip yönetimi gibi birçok alanda da vizyonumuzu genişletti. Bugün geldiğimiz noktada, sadece Kamil Koç markasının hem ticari hem de tecrübe anlamında bize kattıklarını görünce bu kararın ne kadar doğru olduğundan tekrar tekrar emin oluyoruz. BURADAKİ SICAK İLETİŞİM, MOTİVASYONUMUZU ARTIRIYOR Kâmil Koç’la olan iletişimimiz son derece çok yönlü ve sürekli. Gerek telefonla gerek e-posta ile, gerekse yüz yüze görüşmelerle her zaman temas halindeyiz. Bu etkileşim yalnızca resmi süreçlerle sınırlı değil; aramızda adeta bir aile ortamı oluşmuş durumda. Sadece kendi bölgemizde değil, Kayseri, Ankara gibi farklı bölgelerdeki ekiplerle de rahatlıkla iletişim kurabiliyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda tek bir telefonla ulaşabiliyoruz. Bölge müdürümüz de bizimle çok yakından ilgilenir. Her ay en az iki kez bizi ziyaret eder, gelişmeleri yerinde değerlendiririz. Biz de zaman zaman bölge müdürlüğüne gider, yüz yüze görüşmeler yaparak süreçleri birlikte değerlendiririz. Bu karşılıklı ve sıcak iletişim, işimizin verimliliğini ve motivasyonumuzu önemli ölçüde artırıyor. DURGUNLUK DÖNEMLERİNDEKİ FİNANSMAN DESTEĞİ BİZİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ Yazıhaneye geldiğimde araçların dolu olduğunu görmek, benim için en büyük motivasyon kaynağıdır. Eğer araçlarımız doluysa, hizmetimiz iyiyse ve kapımıza gelen yolcuya “yer yok” demek zorunda kalmıyorsak o gün, bizim için güzel bir gündür. Çok şükür ki Kâmil Koç çatısı altında bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Markanız Kamil Koç ise araçları doldurmak gerçekten çok daha kolay oluyor. Neredeyse her yöne düzenli ve güçlü seferlerimiz var. Özellikle kış aylarında sektörün biraz daha yavaşladığı dönemlerde ise, Kâmil Koç işletmecilerine sunduğu avans desteğiyle de işimizi büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Bu destek, sektörün doğası gereği yaşanan sezonluk zorlukları daha rahat aşmamızı sağlıyor. AMACIMIZ KOLTUK SATMAK DEĞİL, İNSAN TAŞIMAK … Geçmişten de unutamadığım bir anım var: Eskiden garajlar çok kalabalık olurdu, özellikle bayram zamanlarında yaşanan yoğunluk yüzünden zaman zaman karışıklıklar çıkardı. Yerel bir firmada çalıştığım dönemdi; bir gün, iki genç kız Ankara’ya gideceklerdi ama aracın doluluğu nedeniyle duraktan alınamamışlardı. O gece, evdeyken telefonla arandım. Hiç tereddüt etmeden kendi aracımla yola çıktım, onları bulunduğu noktadan aldım ve Ankara Yenimahalle’deki evlerine kadar götürüp annelerine teslim ettim. O anı hayatım boyunca unutamam çünkü bu iş, sadece koltuk satmakla değil, insan taşımakla ilgili. Hizmet dediğin şey bazen sadece bir bilet değil; bazen bir güven, bazen bir sahip çıkma, bazen de bir sorumluluk duygusudur. FİLOMUZUN YENİLİĞİ, YOLCULARIMIZ TARAFINDAN TAKDİR EDİLİYOR Yolcularımızdan en sık duyduğumuz övgü, araç filomuzun yeniliğine dair oluyor. Gerçekten de konforlu ve modern araçlarla seyahat etmek yolcu memnuniyetini doğrudan etkileyen bir unsur. Yolda her şey olabilir; araç arıza yapabilir, gecikmeler yaşanabilir ama yolcu bilir ki Kâmil Koç’tan aldığı hizmetin sonunda mutlaka bir çözüm bulunur. Bu güven duygusu, yolcu sadakatini doğrudan besliyor çünkü insanlar artık sadece bir bileti değil, bir sistemi, bir markayı, bir kurumu tercih ediyor. Bu anlamda sadece Kamil Koç markası bile bizim araçlarımızın tercih edilmesini sağlıyor. Kâmil Koç’un en büyük gücü, işte bu kurumsal yapısından geliyor. Süreç yönetimi, destek mekanizmaları, iletişim kanalları tamamen sistematik ve güvenilir şekilde çalışıyor. Bu yapı, sadece yolcuya değil, işletmeciye de aynı güveni veriyor. Burada çalışmak isteyenler için şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Tereddüt etmeyin. Ben bu çatının altındayım, tam 17 yıldır. Her şeyin bir düzeni, bir disiplini var. Ödemelerin günü saati bellidir. 17 yıldır o ay çalışmamızın karşılığında neyi hak ettiysek ayın 5’inde ödeme yapıldı. Ne bir gün erken ne bir gün geç olur; hep zamanındadır. Bu da bizim işimizi düzenleyip planlamamızı kolaylaştırır. Personel maaşlarımız da aynı sistem içinde, hiçbir aksama olmadan ödenir. Yukarda dediğim gibi 17 yıldır Kamil Koç’ta hakkı kalanı ne duydum ne yaşadım. Bizim sektörümüzde bu hiç kolay bir şey değil. Bu tür bir istikrar ve güven ortamı her yerde bulunmaz. Rahmetli dedemin bir sözü vardır, hiç unutmam: “Hakkın olanla haddin olanı karıştırırsan çarpılırsın.” KÂMİL KOÇ BİZE DOĞRU TİCARETİ ÖĞRETTİ Yerel bir firma işletmecisi olarak başladığımız yolculuk Kâmil Koç’la birlikte gerçek anlamda kurumsallığa evrildi. Bu dönüşüm sürecinde ticaretin sadece satış ya da kazançtan ibaret olmadığını, işin sürdürülebilirliği ve güvene dayalı olması gerektiğini bizzat yaşayarak öğrendik. Kâmil Koç ailesine katıldığımızda doğru ticaretin nasıl yapılması gerektiğini gördük. Ayakta kalmak, büyümek ve istikrarı korumak için kurumsal sistemin ne denli önemli olduğunu bu yapı sayesinde fark ettik. Bugün sektörün lideri olan Kâmil Koç’un bir parçası olmak, benim için büyük bir şeref.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.