Hava Durumu

#Haberulaşımröportaj

Ulaşım Sektörünün En İyi Temsilcisi - Haber Ulaşım - Haberulaşımröportaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Haberulaşımröportaj haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Canberk Demirgezer’den Yeni Yönetmelik Analizi: Turizm Taşımacılığını Ne Bekliyor? Haber

Canberk Demirgezer’den Yeni Yönetmelik Analizi: Turizm Taşımacılığını Ne Bekliyor?

YÖNETMELİK İLE YETKİ BELGELERİ KISTASIYLA GETİRİLEN DEĞİŞİKLİKLER A1 Türü Yetki Belgesi Yönünden; Değişiklik öncesinde A1 türü yetki belgesi için kamu kuruluşlarına da hizmet vermek ve 4 taşıt için geçerli taşıma hizmet alımı sözleşmesine sahip olmak şartları bulunmaktaydı. Değişiklik ile A1 türü yetki belgesi alması gereken kişiler yalnızca kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet verenler olarak değiştirilmiş ve belgenin alınabilmesi için kamu kuruluşu ile yapılan sözleşmenin Bakanlığa ibraz edilmesi, sözleşmede en az 5 adet özmal[1] niteliğindeki taşıtın belirtilmesi ve bu taşıtların sadece taşıt kartı ile belirtilen kurum adına hizmet vermesi gerekmektedir. Yetki belgesine ek taşıt belgesinde kayıtlı taşıtlar hariç olmak üzere, yolcu taşımacılığı faaliyetinde kullanılacak taşıtlarda iç ve dış kamera ile en az yedi gün süreli kayıt yapabilen kayıt cihazı bulundurulması zorunluluğu kaldırılmıştır. A2 Türü Yetki Belgesi Yönünden; Yetki belgesine ek taşıt belgesinde kayıtlı taşıtlar hariç olmak üzere, yolcu taşımacılığı faaliyetinde kullanılacak taşıtlarda iç ve dış kamera ile en az 7 gün süreli kayıt yapabilen kayıt cihazı bulundurulması zorunluluğu kaldırılmıştır. B2 ve D2 Türü Yetki Belgesi Yönünden; 1/1/2026 tarihine kadar, sürücüsü dahil 9 koltuk kapasitesine sahip otomobil cinsi taşıtlardan, 2013 ve öncesi model olan taşıtların B2 veya D2 yetki belgesi eki taşıt belgesine ilave edilmek istenilmesi halinde; bu taşıtlar için 2.900 cm3 silindir hacminden büyük olması ve ilk müracaatta 1 yaşından, faaliyeti boyunca da 3 yaşından büyük olmaması şartları aranmaz. Bu hüküm her bir taşıt için bir defaya mahsus olmak üzere uygulanır ve taşıtların 15 yaşından büyük olmaması şarttır. B1 ve D1 Türü Yetki Belgesi Yönünden; 15.05.2025 tarihinden önce kayıtlı olan B1 veya D1 yetki belgesi eki taşıt belgesinde kayıtlı 18 ila 24 koltuk kapasitesine sahip taşıtlar yetki belgesi sahipleri tarafından kullanılmaya devam edilebilir. Beyan nedeniyle veya re’sen düşüm işlemi yapılan özmal taşıtlar gerekli şartları sağlamaları halinde B1/D1 yetki belgesi eki taşıt belgesine yeniden ilave edilebilir. Değişiklik ile B1 ve D1 türü yetki belgesi eki taşıt belgesine ilave edilecek 18 ila 24 koltuk kapasiteli özmal otobüsler hakkında uygulanacak usul ve esaslar düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; Yetki belgesi eki taşıt belgesinde kayıtlı bulunan şoförü dahil en az 25 koltuk kapasitesine sahip otobüs cinsi özmal taşıt sayısının %20’si oranında 18 ila 24 koltuk kapasitesine sahip özmal otobüs ilave edilebilecektir. Taşıt kullanım oranının aşılması halinde taşıt belgesine ilave edilmiş taşıtlar oran sağlanıncaya kadar taşıt belgesinden re’sen düşülecektir. İlave edilecek özmal otobüsler özmal/sözleşmeli taşıt kullanım oranında dikkate alınmayacaktır. Yetki belgesi eki taşıt belgesine en fazla 20 adet özmal taşıt ilave edilebilecektir. Değişiklik öncesinde, A1, B2, D2 ve D4 yetki belgesi eki taşıt belgeleri sahipleri için “yetki belgesi eki taşıt belgelerinde kayıtlı taşıtlarını, taşıtın kayıtlı olduğu yetki belgesi kapsamı dışında ve/veya yetki belgesi olmayan gerçek veya tüzel kişilerin faaliyetleri için kullandıramazlar” hükmüne aykırı hareket etmenin cezası olarak 50 uyarma cezası karşılık belirlenmiş ve bu hareketler sebebiyle 1 takvim yılında 5 kez uyarma cezası alınması halinde yetki belgesinin iptal edileceği düzenlenmişti. Değişiklik ile 50 uyarma cezası verileceği hükmü sabit kalırken yetki belgesinin iptali için 1 takvim yılında 5 yerine 10 kez uyarma cezası verilmesi gerekmektedir. YÖNETMELİK İLE GETİRİLEN GENEL DEĞİŞİKLİKLER Taşıtlarda Tadilat ve Yakıt Depoları Motorlu taşıtlarda, standart yakıt deposu, motorlu veya motorsuz taşıtlarda, varsa soğutma tertibatının çalıştırılması için gereken yakıt deposu haricinde yakıt deposu bulundurulamayacaktır. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi halinde 50 uyarma cezası verilecektir. Taşıtlarda Özel Bölme Bulunması Taşıtlarda konusu suç unsuru teşkil edecek bir taşıma faaliyetinin gerçekleştirilmesi amacıyla, zula olarak tabir edilen özel olarak hazırlanmış gizli/özel tertibat veya yer/bölme yapılamayacaktır. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi halinde 150 uyarma cezası verilecektir. Taşıma İşlerinde Nitelikli ve Yeterli Personel İstihdamı Fiili taşıma faaliyeti yürüten yetki belgesi sahiplerinin Bakanlığa yapacakları başvuru üzerine; Aralıksız olarak 6 ay ve daha fazla istihdam ettikleri her bir kadın şoför için 1 defaya mahsus olmak üzere ilk taşıt ilave işleminde 1 taşıt için %95 indirim uygulanacaktır. Yetki belgesi eki taşıt belgesinde kayıtlı toplam birim taşıt sayısının %10’u kadar kadın şoförün aralıksız olarak 1 yıl ve daha fazla istihdam ediliyor olması halinde, yetki belgesinin 5 yıllık geçerlilik süresine 3 aylık süre eklenecektir. UYARI CEZALARI Yetki belgesi eki taşıt belgesinde kayıtlı bulunan ve takograf sürücü kartı kullanım zorunluluğu bulunan taşıtları[2] süren şoförlerin sürüş esnasında başkasına ait veya geçersiz takograf sürücü kartı kullandıklarının veya takograf sürücü kartı olmadan taşıt kullandıklarının tespiti halinde 75 uyarma cezası verilecektir. Takograf kullanması zorunlu olan taşıtların takograf cihazı veya tertibatlarında manipülasyon düzeneği tespit edilmesi halinde yetki belgesi sahibine 75 uyarma cezası verilecektir. Yönetmelik’in 40/3.[3] maddesinin ve 40/4. maddesinin[4], Hiçbir veri iletilmemesi yoluyla ihlali halinde 15 yerine 45 uyarma cezası, Taşınan yolcuya dair hiçbir bilgi iletilmemesi yoluyla ihlali halinde her sefer için 15 uyarma, Taşıtta görevli hiçbir şoför bilgisinin/verisinin iletilmemesi yoluyla ihlali halinde her sefer için 10 yerine 15 uyarma, Sefer süresince hiçbir ATS bilgisi iletilmemesi yoluyla ihlali halinde her sefer için 15 uyarma, Sefer başına (gidiş veya dönüş) 20 adedi geçmemek üzere eksik/yanlış bilgi/veri iletilmesi yoluyla ihlal edilmesi halinde yanlışlık başına 1 yerine 2 uyarma cezası verilir. Yönetmelik’in 40/6. maddesine[5] ilişkin olarak; Hiçbir bilgi/veri iletilmemesi durumunda her sefer için 20 uyarma, Yapılan taşımaya ilişkin veri iletilmesine rağmen taşınan eşyaya dair hiçbir bilgi iletilmemesi durumunda her sefer için 10 uyarma, Yapılan taşımaya ilişkin veri iletilmesine rağmen taşıtta görevli hiçbir şoför bilgisinin/verisinin iletilmemesi durumunda her taşıma için 10 uyarma, İletilen taşımada, taşıma başına 10 adedi geçmemek üzere eksik/yanlış bilgi/veri iletenlere, her eksiklik/yanlışlık için 1 uyarma cezası uygulanır. Yönetmelik’in 32/4. maddesine ilişkin olarak; “Taşımaya/sefere ilişkin U-ETDS sistemine bildirim zorunluluğunun başladığı en son zamana kadar, gerekli planlamaları yapmaları ve taşımada/seferde görevlendirecekleri şoförlere ilişkin bilgilerin, taşıta binilecek ve taşıtın sürüşüne başlanacak terminal, ara durak, indirme/bindirme noktası veya yerleri de belirtmeleri suretiyle U-ETDS sistemine işlemeleri/iletmeleri zorunludur” yükümlülüğüne aykırılık durumunda 10 uyarma, “Sisteme yüklenen bilgilerin aynı taşıma/sefer için mücbir sebepler haricinde değiştirilmemesi veya iptal edilmemesi zorunludur” yükümlülüğüne aykırılık durumunda 5 uyarma, “Taşımada/seferde görevlendirecekleri şoförün fiili olarak faaliyet göstereceği zaman diliminde, bir başka taşıma/sefer için aynı şoför bilgilerini U-ETDS sistemine işlememeleri/iletmemeleri zorunludur” yükümlülüğüne aykırılık halinde 30 uyarma cezası yetki sahibine verilir. Değişiklik öncesi yetki belgesi sahibine verilen ve kaldırılmamış olan uyarma sayısının 150 adede ulaşması durumunda yetki belgesi faaliyeti durdurulmaktayken değişiklik ile bu sayı 500 adet uyarmaya çıkarılmıştır. [1] Özmal taşıt: Araç tescil belgesinde yetki belgesi sahibi adına kayıtlı taşıtı ifade eder. [2] Yolcu kapasitesi on yediyi aşan şehirlerarası yolcu taşıyan otobüsler, azami ağırlığı 3500 kilogramı aşan kamyon, çekici ve kamyonetler ve 1996 ve sonrası model ticari taşıtları ifade eder. [3] “A1, A2, B2 ve D2 yetki belgesi sahipleri, yapacakları arızi, grup veya mekik seferlerinde, sefere göndereceği taşıtın plakası ve ATS bilgileri, taşıtta görevli personel bilgileri ile birlikte yolculara ait, 37 nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen bilgileri, seyahatin başlangıç saatinden en geç 1 saat öncesine, seyahati yapamayan veya tamamlamayan yolcu bilgilerinin ise, bu durumun meydana geldiği saatten en geç 30 dakika sonrasına kadar Bakanlığın U-ETDS sistemine işlemek/iletmek zorundadırlar” [4] A1, B1 ve D1 ile kalkış veya varış yeri Büyükşehir olup tarifeli olarak faaliyet gösterecek D4 yetki belgesi sahipleri, yapacakları düzenli yolcu taşımacılığı faaliyetinde, onaylı zaman tarifesinde belirtilen saatteki sefere göndereceği taşıtın plakası ve ATS bilgileri, taşıtta görevli personel bilgileri ile birlikte yolculara ait, 36 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları ile 38 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bilgileri, seyahat başlayıncaya kadar, seyahati yapamayan veya tamamlamayan yolcu bilgilerinin ise, bu durumun meydana geldiği saatten en geç 30 dakika sonrasına kadar Bakanlığın U-ETDS sistemine işlemek/iletmek zorundadırlar. [5] C3, K1, K3, L1, L2, N1 ve N2 yetki belgesi sahipleri ile taşınanın tehlikeli madde olması halinde C1 ve K2 yetki belgesi sahipleri de; taşımasını üstlendikleri eşyalar için taşıma ücreti haricinde taşıma senedinde belirtilen bilgiler ile birlikte, beşinci fıkrada belirtilen bilgileri, taşıma başlayıncaya kadar Bakanlığın U-ETDS sistemine işlemek/iletmek zorundadırlar. Bakanlık bu fıkranın uygulanmasıyla ilgili ayrıca düzenleme yapabilir.

TUİDER , Sektörün Gerçek Aktörlerinin Sesi Oldu Haber

TUİDER , Sektörün Gerçek Aktörlerinin Sesi Oldu

BABAMDAN DEVRALDIĞIMIZ BAYRAĞI GÜVENLE TAŞIYORUZ 1990 yılında Diyarbakır’ın Çüngüş ilçesinde doğdum. 1993’ten bu yana İstanbul’da yaşıyoruz. Aydın Üniversitesi’nde Radyo Televizyon Programcılığı bölümünde iki yıllık eğitim aldım ancak sektörde alaylı sistemin daha etkili olduğunu düşündüğüm için üniversite sonrası doğrudan ticarete, yani baba mesleğine yöneldim. Babam Ahmet Yıldızhan 1982’den beri bireysel otobüsçülük yapıyor. Memlekette uzun yıllar bu işle uğraşmışlar. Şehirler arası yolcu taşımacılığının yanında Çüngüş-Diyarbakır arasında özel halk otobüsleriyle de hizmet vermişler. Daha sonra İstanbul’a taşınıp burada da taşımacılık alanında faaliyetlerine devam etmişler. Kargo, nakliye, otoparkçılık gibi alanlarda bulundular. Biz de abimle birlikte bireysel arabacılığı bir kurumsal kimliğe dönüştürerek 2009 yılında Yıldızhan Turizm’i kurduk. Kurucumuz babam, abim Yıldırım Yıldızhan ise yönetim kurulu üyemiz. Bugün itibariyle özellikle Uzak Doğulu acentelere yönelik taşımacılık faaliyetleri yürütüyoruz. Yaz dönemlerinde ise Orta Doğu pazarında oldukça aktifiz. İstanbul Havalimanı’ndan başlayarak Bursa, Pamukkale, Konya, Kapadokya, Ankara üzerinden tekrar İstanbul’a dönen turların taşımacılığını biz üstleniyoruz. Orta Doğu’dan gelen misafirlerin de benzer şekilde şehir içi ve şehir dışı transferlerini gerçekleştiriyoruz. 2025’TE YATIRIMLARIMIZIN KARŞILIĞINI HENÜZ ALAMADIK 2025 yılına maalesef olumsuz bir tabloyla başladık. Uzak Doğu pazarında Malezya ve Endonezya bizim ana hedef ülkelerimiz ama bunun dışında Kore, Japonya, Hindistan ve Pakistan ile çalışan firmalar da var. Ne yazık ki Pakistan-Hindistan arasındaki savaş, Türkiye’ye yönelik tüm taşımacılık faaliyetlerini durma noktasına getirdi. Bu pazardaki acenteler adeta kapılarını kapatmış, çaresizce bekliyor. Geçen yıl da Orta Doğu’daki savaşlar bizi etkiledi. Özellikle yüksek sezon beklediğimiz gibi geçmedi. Kiralık araçlarımıza ve öz mal filomuza yaptığımız yatırımların karşılığını alamadık ve ciddi zararlarla karşılaştık. Eylül ayından itibaren Uzak Doğu pazarında toparlanma yaşandı ve bir nebze olsun nefes aldık. Özellikle Nisan ve Mayıs ayları taşımacılığın en yoğun dönemleridir. Araçların boş kalması söz konusu bile olmaz ancak burada önemli olan sadece yoğunluk değil; sürdürülebilir kârlılık. Yaptığımız yatırımların en temel amacı güvenilir taşımacılık sunmak. Aynı zamanda maliyetleri, özellikle bakım giderlerini minimuma indirmek için filomuzu yeniliyoruz. KORSAN TAŞIMACILIKLA MÜCADELE İÇİN AĞIR YAPTIRIMLAR ŞART Sektörün karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan biri hâlâ korsan taşımacılık. Belgeleriniz tam olsa bile, zaman zaman mağdur olduğumuz cezai durumlarla karşılaşabiliyoruz. Sektörde korsan taşımacılıkla mücadele etmek neredeyse imkânsız. Türkiye’de yasa ve yönetmeliklerde her zaman bir boşluk bulunuyor gibi. Biz sektör temsilcileri olarak bu konuda sürekli istişare halindeyiz ancak caydırıcılık olmadığı sürece bu meseleyle baş etmek mümkün değil. Yaptırımların ağırlaştırılması, can yakıcı olması gerekiyor ki bir düzen sağlanabilsin. TUİDER BİZLİK BİR YAPI: BEN YOK, BİZ VARIZ Artık bizim de bir TUİDER’imiz var. Bu dernek, sektördeki büyüklerimizin tecrübesiyle bizim gibi genç neslin enerjisini birleştiren çok güçlü bir yapı haline geldi. En önemli prensibimiz “ben” ya da “sen” değil, “biz” olmak. Bu birlik ve beraberlik sayesinde birçok sorunla mücadele ediyoruz ve sektöre fayda sağlayacak projeler üretiyoruz. TUİDER’in oluşturduğu fark, sektördeki kimlik karmaşasını netleştirmesi oldu. Daha önce otobüsçü olarak anılırken artık turizm taşımacısı olarak tanınmaya başladık. Otobüsçülükle peron taşımacılığı ya da şehirlerarası sistemler karıştırılabiliyordu. Biz ise turisti taşıyan, bu hizmeti minibüs ve midibüslerle de gerçekleştiren özel bir alanın temsilcileriyiz. TUİDER bu ince çizgiyi netleştirdi ve sektörün gerçek aktörlerinin sesi oldu. Dernek olarak kapımız, işini hakkıyla yapan herkese açık. Doğru projelerle, doğru adımlarla ilerliyoruz ve bu yolda birlikte daha güçlü olacağımıza inanıyoruz. TURİZM SEKTÖRÜ PAMUK İPLİĞİNE BAĞLI Türkiye’de turizm, dış etkenlere son derece açık ve kırılgan bir sektör. En küçük bir siyasi ya da ekonomik gelişme tüm rezervasyonların iptaline, beklentilerin boşa çıkmasına sebep olabiliyor ancak 2025 yaz sezonu için şu ana kadar beklentilerin üzerinde bir taleple karşı karşıyayız. Sezon başlangıcı umut verici. FİLOMUZU ARTTIRMIYORUZ, KALİTEYLE YENİLİYORUZ Şu anda bünyemizde 16 otobüs, 1 midibüs ve 3 minibüs bulunuyor. Bu sayı bizim için hem maddi hem de personel anlamında oldukça yorucu. Bu yüzden filomuzu büyütmekten ziyade, mevcut yapıyı daha kaliteli araçlarla yenileyerek ilerliyoruz. Bu yıl bir adet Temsa Maraton aldık, bir araç daha almayı planlıyoruz. Temsa ile güçlü bir iş birliğimiz var. Filomuzda ayrıca Mercedes ve MAN araçlarımız da bulunuyor. Araçları yenileyerek aynı sayıda kalmayı ve daha yüksek kalitede hizmet vermeyi hedefliyoruz. Ayrıca Türkiye’nin önemli spor kulüplerinden Galatasaray’ın basketbol ve voleybol A takımlarının taşımacılığını da biz üstleniyoruz. 3. sezonda da bu kulvarlarda boy göstermeyi hedefliyoruz.

Mirrorcam Teknolojisini Erzurum’un Zorlu Coğrafi Şartlarında Deneyeceğiz Haber

Mirrorcam Teknolojisini Erzurum’un Zorlu Coğrafi Şartlarında Deneyeceğiz

OTOBÜSÇÜLÜK SEVMEDEN YAPILACAK BİR İŞ DEĞİL 2002 doğumluyum ve Esadaş’ta üçüncü nesil olarak yer alıyorum. Dedem Ata Şenpolat, firmamızın kurucusu; babam Haluk Şenpolat ise şu anda işletmeyi yönetiyor. Ben de yavaş yavaş çıraklık ve kalfalık aşamalarından geçer gibi sürecin içine dâhil oluyorum. Şu anda Londra’da eğitim görüyor olmam kulağa işlerden uzakmışım gibi gelebilir ancak aslında hiç de öyle değil. Şirketin tüm WhatsApp gruplarında aktifim: yönetim, arıza, onarım… Hatta bugün bile teslimata katıldım. İşin her kademesiyle birebir ilgileniyorum. Çocukluğumdan bu yana ailemle birlikte çalışarak büyüdüm. Bu nedenle bugüne kadar her adımı hem bilerek hem de severek attım. Zaten bu sektör gerçekten sevmeden yapılacak bir sektör değil. Burada kimseyi zorla tutamazsınız. Şoförlük de otobüsçülük de hem fiziksel hem zihinsel anlamda son derece yorucu mesleklerdir. Bu işi sürdürebilmek için mutlaka içten gelen bir sevgiye ve tutkuya sahip olmanız gerekir. KOCA OTOBÜS SANKİ BANA AİTTİ … Çocukken babamla sık sık AŞTİ’ye, otogarlara, tesislere giderdim. Hatırladığım ilk otobüsçülük anım ise bir 403 almaya gittiğimiz gündür. Ankara dışında bir yerdeydi; o otobüs yolda arıza yapmış, yolcular başka araca aktarılmıştı. Babamla birlikte yola çıktık ve otobüsün başına vardık. O zamanlar tabii daha çocuğum… Ama o koca otobüs sanki bana aitmiş gibi hissetmiştim. Bir çocuk için bu, gerçekten dev bir şeydi. Düşünsene, 13 metrelik bir otobüs; yetişkin için bile devasa, çocuk için on katı daha etkileyici, daha duygu yüklü. Evimizde sürekli otobüs konuşulurdu. Babam bu işe büyük bir tutkuyla bağlıydı. Onun heyecanı, seyahatleri, işin her noktasında aktif olması beni de ister istemez bu sektörün içine çekti. Çocuk yaşta muavinlik yaptım, otobüs yıkadım. Hatta yıkanmasa bile koşar, suyu köpürtüp ovalardım, çünkü içimden gelirdi. Hiç kimse zorlamadı. İşte böyle başladı bu hikâye… Ve hâlâ aynı tutkuyla devam ediyor. İYİ KAPTAN DİĞER ARABALARI DA KULLANIR Hayatımda prensip olarak benimsediğim bir söz var. Babam bana, ehliyetimi yeni aldığım zamanlarda şöyle demişti: “Normal şoför kendi arabasını kullanır. İyi kaptan, diğer arabaları da kullanır.” Bunun anlamını zamanla daha iyi kavradım. Babam hep şunu da söylerdi: “Önündeki adamın yapabileceği en kötü hamleye göre araba kullanacaksın.” Bu söz hem insan ilişkilerimde hem de uzun yolda araç kullanırken hep aklımda kaldı çünkü şoförlük becerilerini hayatta belki birkaç defa kullanman gerekir ama o birkaç seferde gerçekten doğru ve dikkatli kullanman gerekir. Seni hayatta tutan şey budur aslında. Bunun gibi ufak tefek birçok anım var ama benim hayatımda en derin iz bırakan, en güçlü felsefelerden biri bu sözdür. Babamın bir başka sözü de şudur: “Otobüs şoförü tiyatro sanatçısı gibidir. Ya alkışlanır ya yuhalanır.” Eğer aracı sert kullanacaksan yuhalanmayı da göze alman gerekir. İşte bu yüzden ben bugüne kadar hiçbir zaman sert araç kullanmadım. Hep kontrollü, hep dikkatli oldum çünkü iyi şoförlük sadece direksiyon başında değil, aynı zamanda yolcuların güvenini ve saygısını da kazanmakla ilgilidir. GÜNEŞ, OTOBÜSÜMÜZÜN ÜSTÜNE ÜÇ KEZ DOĞUYOR Filo sayımızı şu anda tam olarak ben de bilmiyorum, değişkenlik gösterebiliyor ama babamın birkaç yıldır oturtmaya çalıştığı bir sistem var: Araçlarımız üç yılda bir yenilenir; sıfır araç girer, üç yılın sonunda yenisiyle değiştirilir. Neden mi? Çünkü bizim yollar gerçekten çok çetin. Öyle rotalar var ki güneş otobüsün üstüne üç defa doğuyor. Bu durum kaptan için de yolcu için de otobüs için de inanılmaz yorucu. En kısa hattımız bile Erzurum-Ankara hattı. Bizim dinlenme tesisimizden Ankara’ya kadar 660 kilometre. Üstüne bir de dönüş yolunu eklediğinizde ortaya ciddi bir mesafe çıkıyor. Bu yüzden yıpranmış, kilometresi yüksek araçlarla çalışmak mümkün değil. Hem yol güvenliği hem konfor hem de müşteriye karşı olan sorumluluğumuz bunu gerektiriyor. Yeni araçlar sadece yolcuları değil, şoförleri de mutlu ediyor çünkü sıfır araçla çalışmanın keyfi gerçekten bambaşka. Perona yanaşırken şoför, otobüse dönüp şöyle bir bakıp “Doğru yoldayım” diyorsa; işte biz de o zaman doğru yolda olduğumuzu anlıyoruz çünkü bu işte hem araçların hem insanların morali çok önemli. Ve biz bu dengeyi korumak için elimizden geleni yapıyoruz. MİRRORCAM TEKNOLOJİSİNİ TÜM YÖNLERİ İLE İNCELEYECEĞİZ MirrorCam sistemine sahip ilk aracımızı teslim aldık. Tabii bu hem şoförlerimiz için hem de dışarıdan görenler için başlangıçta biraz garip gelecek çünkü alışkanlıklar kolay kolay kırılmaz, sektörün bir kültürü var, oturmuş bir düzeni var ama biz bu teknolojiyi, özellikle güvenlik açısından bir adım ileriye gitmek için deniyoruz. Araç filomuzu sürekli yenilememizin nedenlerinden biri de bu: Her yeni gelen araç, bir öncekinden daha güvenli, daha teknolojik ve daha donanımlı oluyor. “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Bu söz belki çok klişe, çok tekrarlanmış bir söz ama kesinlikle doğru. Biz de değişime direnemeyiz; teknolojiye ayak uydurmak, konforu ve güvenliği artırmak zorundayız. Hem yolcularımıza hem de ekip arkadaşlarımıza en güvenli ve en konforlu yolculuğu sunabilmek için bu şart. MirrorCam sistemini Erzurum gibi coğrafi olarak zorlu bir bölgede test etmek bizim için ayrı bir önem taşıyor. Zaten üreticiler de en zorlu koşullarda test yapmak ister. Bugün ekip olarak bu konuyu uzun uzun konuştuk: Kameranın soğuk havada buğulanması, güneş ışınlarının açısı, ani hava değişimlerinin yaratacağı etkiler… Bütün bunları sahada görme ve test etme şansımız olacak. Üretici tarafı, MirrorCam’in yakıt tasarrufu, aerodinamik avantajlar ve dönüşlerde sağladığı manevra kolaylığı gibi pek çok artısı olduğunu belirtti. Şimdi sıra bizde: Test edeceğiz, göreceğiz. Umarım bu yeni teknoloji beklentilerimizi karşılar ve başarılı olur. AVRUPA’DAN HİZMET ANLAMINDA ÖNDEYİZ Avrupa’da da bulunuyorum, bu yüzden ister istemez oradaki sistemle bizimkini karşılaştırıyorum. Samimiyetle söyleyebilirim ki biz gerçekten belli standartları yakaladık, hatta bazı konularda Avrupa’nın önündeyiz. Özellikle hizmet tarafında. Mesela Avrupa’da muavin yok; bagajı şoför alıyor, yolcu indiğinde de herkes kendi çantasını kendisi indiriyor. Bizde ise hizmet ön planda. Yolcunun valizinden tutun, koltuğuna kadar ilgileniliyor. Tabii Avrupa’da maliyetler daha öncelikli olduğu için servis beklentisi çok daha farklı ama biz, sunduğumuz hizmet kalitesi açısından gerçekten çok ilerideyiz. 2000’ler öncesi dönemde hatta duyduğum kadarıyla 2010’ların başına kadar bile güvenlik ve yolcu konforu ikinci plandaymış. O zamanlar arabanın gücü, hızı gibi şeyler daha fazla önemsenirmiş. Şu an geldiğimiz noktada ise güvenlik ve konfor konusunda Avrupa ile başa baş gidiyoruz diyebilirim. Hatta bazı yönlerden onları yakaladık, bazı yönlerden ise geçtik. Artık yolcu beklentisi de değişti, sektör de kendini bu beklentilere göre şekillendirmeyi başardı.

Kurumsal Markalar 2. El Pazarında Daha Etkin Olmalı Haber

Kurumsal Markalar 2. El Pazarında Daha Etkin Olmalı

KURUMSAL 2. EL YAPILANMALARINA İHTİYAÇ VAR Kurumsal firmaların ikinci el araç pazarında yeterince aktif olmaması sektör açısından ciddi bir eksiklik oluşturuyor. Şu anda piyasa, bireysel girişimcilerin ve küçük ölçekli galericilerin çabalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor ancak bu yapı sektörün ihtiyaç duyduğu sürdürülebilirliği sağlamaktan oldukça uzak. Bugün bir otobüsün fiyatı 20 milyon liraya kadar çıkmış durumda. Bu koşullarda mevcut filoların yenilenmesi elzem hale gelmişken süreç yalnızca ilanlar üzerinden ya da sınırlı sayıdaki galerilerle yürütülemez. Bu noktada kurumsal firmaların kendi ikinci el birimlerini daha etkin ve organize bir şekilde devreye almaları büyük önem taşıyor. Sadece araç satışı değil; takas, kredi, vadelendirme gibi tüm finansal çözümlerin tek bir noktadan sunulması, hem araç sahipleri için büyük bir kolaylık hem de sektör için güvenli bir model yaratacaktır. Eski aracını verip yenisini almak isteyen bir kullanıcı, aynı anda finansmanını da bu sistem içerisinde çözebilmeli. Bu sayede sektörde güven duygusu artar, işlem hacmi büyür ve sistem daha verimli işler. Türkiye genelinde Antalya’dan Doğu Anadolu’ya kadar tüm bölgeleri kapsayacak daha büyük, organize ve kurumsal ikinci el yapılanmalara ihtiyaç var. Pandemi süreciyle birlikte ciddi şekilde yıpranan ve yaşlanan filolar ancak bu tür çözümlerle yenilenebilir. Aksi takdirde filoların gençleşmesi hayal olarak kalacak, sektörün gelişimi ise sekteye uğrayacaktır. ÜLKE OLARAK HÂLÂ PAHALIYIZ Sezon açısından hepimiz umutluyuz ancak ne yazık ki birim maliyetler çok yükseldi. Bu durumu sadece burada değil, yurt dışında katıldığım fuarlarda da gözlemledim. Bakü ve Dubai’de fuarlara katıldım; İstanbul her zamanki gibi cazibesini koruyor. Biz işimizi İstanbul’da yaptığımız için oradaki gözlemlerimi de İstanbul ölçeğinde değerlendiriyorum. Arap ve Azeri dostlarımız için İstanbul hâlâ önemli bir merkez ancak maalesef pahalı kalıyoruz. Otel, yemek, ulaşım gibi temel harcamalarda fiyatlar çok yüksek. Sosyal medyada Türkiye ve Yunanistan fiyatları kıyaslanıyor, insanlar Türkiye’den Yunanistan’a tatil için akın ediyor çünkü bazen Türkiye’de tatil yapmak, yurtdışına gitmekten daha pahalıya geliyor. Yurt içinde tatil yapmak yerine yurt dışını tercih edenlerin sayısı artıyor. Uçakla yapılan tatillerin çeşitlenmesi, Euro’nun TL karşısında nispeten daha düşük etkisi insanları cezbediyor. Biz nasıl yurt dışına tatile gitmek istiyorsak yabancılar da aynı şekilde Türkiye’ye gelmek istiyor, fakat fiyatlar onları zorluyor. TURİZM, BARIŞIN OLDUĞU YERDE OLUR Bazı ülkelerle yaşadığımız vize sorunları, politik problemler ya da savaşlar turizmi doğrudan etkiliyor. Bugün kuzeyimizde Ukrayna savaşı, güneyimizde Gazze’de yaşananlar büyük etkiler yaratıyor. Pandemiden önce Tel Aviv – İstanbul arasında günde 13 uçuş vardı. İsrail’de yaşayan ciddi bir Arap kitlesi de vardı ancak şu anda bu kitle de yaşanan zulüm nedeniyle Türkiye’ye gelmiyor. Ukrayna ve Arap ülkeleri bizim için önemli pazarlar. Bu pazarlar daraldıkça rekabet artıyor ve bu da fiyatlara yansıyor. Tur fiyatları, ulaşım ücretleri, sürücü bahşişleri bile hesaba katılıyor. Normalde sürücünün bahşişi bizim iş planımıza dâhil değildir. Fakat son dönemde duyduklarımız gerçekten düşündürücü. Bahşişler önceden hesaplanıyor, sürücünün maaşına dâhil ediliyor. Bu da otobüs fiyatlarının belirlenmesinde etkili oluyor. Bu, biz yatırımcıları geri düşürüyor. Ayrıca sürücüler daha kolay işleri tercih ediyor, bu da kaliteyi düşürüyor. YAKIN COĞRAFYADAKİ ÜLKELER DAHA DEĞERLİ Uzakdoğu ve Güney Amerika gibi bölgeler elbette önemli ancak benim için asıl önemli olan Türkiye’nin çevresindeki ülkeler. Avrupa, Balkanlar, eski Sovyet ülkeleri ve Arap coğrafyası… Bu ülkelere uçakla ya da kara yoluyla 2-3 saatte ulaşabiliyorsunuz. O yüzden bu bölgeler bizim için çok daha kıymetli. Bu turistler istedikleri anda Türkiye’ye gelebilmeli. Vize süreçleri kolaylaşmalı, fiyat politikaları cazip olmalı. Bu sayede daha fazla turist gelir, daha çok otobüs çalışır, daha çok şoför iş yapar. Uçakla gelmelerinden korkmamak gerekir. Havalimanı transferi, şehir içi taşıma, restoran ulaşımı derken bütün sektör bundan faydalanır. YURT DIŞINA ARAÇ GÖNDERENLER DİKKAT ETMELİ Bugün yurt içindeki yerli turistin birçoğu yurt dışına yönelmiş durumda. Schengen vizesi sıkıntısı olmasa bu sayı çok daha fazla olurdu. Özellikle vize problemi olmayan ülkelere ciddi bir yönelim var. B2 ve D2 belgeli firmalar Balkan ve Avrupa turlarını organize ediyor. Bu yaz çok ciddi bir potansiyel var ancak dikkat edilmesi gereken nokta şu: Yurt dışına araç gönderirken Türkiye şartlarıyla kıyas yapmamak gerek. Cezalar, hız limitleri, sürücü çalışma saatleri, arıza maliyetleri Türkiye’nin 2-3 katı. Bu hesapları yapmadan yola çıkarsak ciddi sorunlar yaşanır. Bu nedenle firmaların kârlılığı en baştan doğru hesaplaması, riski dikkate alması gerekiyor. Sürücünün vizesinden başlayan bir maliyet zinciri var. Yine de ben önümüzdeki süreç için iyimserim. Kurban Bayramı’ndan sonra bu süreç daha da netleşir ancak yüksek faiz oranları yatırımcıları zorluyor. %50’lerin üzerindeki faizlerle yatırım yapmak çok riskli. Bu yüzden yatırımları daha kısa vadeli, mümkünse öz kaynakla ve takas imkânlarıyla yapmak 2025 için daha doğru bir yol gibi görünüyor. FİYAT POLİTİKASINI DOĞRU YAPMALIYIZ Otobüs maliyetleri çok yüksek ancak burada küçük araçları da unutmayalım. Minibüs ve midibüsler de en az otobüs kadar önemli. Aynı sürücü, otobüs de kullanıyor, midibüs de. Yani maaş anlamında büyük farklar yok. Bugün midibüs fiyatları 5-6 milyon liradan başlıyor. Yeni modeller de geliyor. Özellikle belirtmeliyim ki İstanbul gibi büyük şehirlerde midibüs çok daha işlevsel bir yatırım. Taksim, Sultanahmet, Boğaz çevresi gibi bölgelerde küçük araçlar çok daha verimli. Hem trafik açısından hem de maliyet açısından avantaj sağlıyor. Yerli ve yabancı turist de bu araçları tercih ediyor. TÜRSAB SEÇİMLERİNDE HERKES ROL ALMALI Yaklaşan TÜRSAB seçimlerinde sektör temsilcilerinin aktif olması çok önemli. Kim desteklenirse desteklensin, herkesin sürece dâhil olması gerekir. Biz de Türkiye’nin farklı bölgelerinde birçok ziyaret yaptık. Sürücü eğitimlerine başlıyoruz. İlk eğitimi 20’sinde düzenleyeceğiz. Özellikle turizm taşımacılığı yapan sürücüler için, kılık kıyafet, konuşma tarzı gibi konularda bilinçlendirme hedefliyoruz çünkü turistin gördüğü ilk kişi genelde sürücüdür. Bu eğitimleri her ay farklı şehirlerde sürdüreceğiz. Başlangıçta küçük araç sürücülerine odaklanıyoruz ama bunu tüm segmentlere yayacağız.

DCT Motorlu Araçlar ve Kuveyt Türk’ten Ticari Araç Alımlarında Dev Finansman Kolaylığı Haber

DCT Motorlu Araçlar ve Kuveyt Türk’ten Ticari Araç Alımlarında Dev Finansman Kolaylığı

Ticari araç sektöründe müşteri odaklı hizmet anlayışıyla faaliyetlerini sürdüren DCT Motorlu Araçlar, Kuveyt Türk Katılım Bankası ile gerçekleştirdiği stratejik iş birliği kapsamında, ticari araç alımlarında finansmana erişimi kolaylaştıracak yeni bir finansman modeli hayata geçirdi. Yapılan anlaşma doğrultusunda, müşterilere Kasko bedelinin %70’ine kadar, 24 ay vade ve %3,71 faiz oranı ile kredi imkânı sunuluyor. Özellikle ikinci el otobüs ve midibüs alımlarını kapsayan bu model, işletmelere ve bireysel kullanıcılara önemli avantajlar sağlıyor. Finansmana erişim artık çok daha kolay DCT Motorlu Araçlar, sunduğu bu çözümle müşterilerinin ticari araç finansmanına daha hızlı ve kolay ulaşmasını hedefliyor. Bu kapsamda, finansal yükü hafifleten esnek koşullar ile hem filo yenileme süreçleri destekleniyor hem de sektörel hareketliliğe katkı sağlanıyor. “Sektörde kurumsal çözüm ortağı olma yolunda ilerliyoruz” DCT Motorlu Araçlar Yönetim Kurulu Başkanı Devlet Can Tüysüz, gerçekleştirilen iş birliğine ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Sektörde yeni bir başlangıç yapmış olsak da adımlarımızı kurumsal bir vizyonla atıyoruz. Kuveyt Türk ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, müşteri odaklı hizmet anlayışımızın bir yansımasıdır. Geniş araç yelpazemizle müşterilerimizin ihtiyaçlarına yanıt verirken, şimdi de finansmana erişimlerini kolaylaştırıyoruz. Böylece hem müşterilerimize destek oluyor hem de sektöre hareket kazandırıyoruz.” Tüysüz, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Üzerimize düşen sorumluluğun bilinciyle hareket ediyor, çözümün bir parçası olmaya gayret ediyoruz. Bu projeyle Türk ticari araç sektörüne katkı sağlayan Kuveyt Türk’e teşekkür ediyorum.”

En İyi Hizmeti, En Kısa Sürede Sunuyoruz Haber

En İyi Hizmeti, En Kısa Sürede Sunuyoruz

MENGERLER’İ TANIYALIM Ahmet Veli Menger Holding A.Ş. grubunun otomotiv sektöründeki temsilcisi Mengerler Ticaret Türk A.Ş., 1939 yılında kuruldu. 1949 yılında şirket, Daimler-Benz AG’nin Türkiye’deki tek temsilcisi oldu. 1958 yılında Mengerlerİstanbul Davutpaşa Servisi, tüm Mercedes-Benz araçlarına hizmet vermek üzere kuruldu. Mengerler Otogar Otobüs Servisi, 2.662 m² alanda, şehirlerarası yolcu taşımacılığı sektörünün kalbi İstanbul Otogarı’nda 1995 yılından beri servis hizmeti veriyor. Otogar lokasyonumuzda bakım-onarım haricinde cam değişimi, AdBlue satışı ve lastik satış işlemleri de gerçekleştiriliyor. Davutpaşa Merkez lokasyonunda ise 8.800 m² kapalı alanı, otobüsler için tam donanımlı boya kabini bulunan büyük bir kaporta-boya merkezi ve anlaşmalı olduğu 27 adet sigorta şirketi ile hizmet vermektedir. MERCEDES-BENZ MARKASI İLE 16 YAŞINDA TANIŞTIM. 1984 İstanbul doğumluyum. Kariyerime 1999 yılı Lise ikinci sınıf itibari ile Mercedes-Benz Hoşdere Fabrikası’nda stajyer olarak başladım. Staj ile birlikte Mercedes serüvenim de başlamış oldu. İktisat Fakültesini bitirdikten sonra 2007 yılında Mengerler Ticaret Türk A.Ş.’de müşteri danışmanı olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık 18 yıldır şirketimizin çatısı altında çalışmalarımı sürdürmekteyim, son 4 yılda ise servis müdürlüğü görevini aktif olarak yürütmekteyim. Servis müdürlüğü görevini devir aldığım dönem pandemi zamanları içerisindeydi. Ticaret şartlarının zor olduğu bu dönemde müşteri temasları, doğru planlama, doğru strateji ve müşteri taleplerini doğru analiz ederek müşterilerimize özeloluşturduğumuz kampanyalarında etkisiyle bu zorlu ticari koşulları başarı ile yönetmeye devam etmekteyiz. ZAMANI YÖNETEBİLMEK İÇİN PERSONEL YATIRIMIMIZI ARTIRDIK İstanbul Otogarı, Türkiye’nin kalbi diyebilirim. Geniş bir müşteri portföyüne sahibiz. Şehirlerarası, turizm filoları, servis taşımacıları, şehir içi ulaşım paydaşları… Atölyemizde zamanı doğru yönetmeye odaklı planlama sağlamaktayız. Çalışmakta olduğumuz filoların hareket saatlerine uyum sağlamış durumdayız. İçeri alınan her araç, elzem bir arıza durumu olmadığı takdirde, 1,5 saat içerisinde programına kaldığı yerden devam etmekte. Alanlarında son derece deneyimli, uzman bir ekibe sahibiz. Zamanın çok değerli olduğu dünyamızda bu durum bizlere hızlı ve doğru çözümler getirmemizi sağlıyor. Atölyemize ciddi yatırımlar yapıyoruz. Eğitim en çok bütçe ayırdığımız konulardan biri. MESLEK LİSESİ ÖĞRENCİLERİ İLE GELECEĞİ HAZIRLIYORUZ Her yıl Meslek liselerinden özenle seçilen stajyerlerimiz istihdam programı dahilinde atölyelerimizde pratik tüm eğitimler özenle verilmektedir. EML’miz Geleceğin Yıldızı sloganıyla başarılı olan gençlerimizi ailemizin bir üyesi olması adına çalışmalar sürdürmekteyiz. Gençlerimiz Mesem projesi kapsamında Lise ikinci sınıftan itibaren staj görevi için atölyemizde çalışmaya başlamakta, yıl boyunca bizim bünyemizde staj görevlerini sürdürmektedirler.Her çeyrek dönemde Meslek lisesi ziyaretlerini Geleceğin Yıldızı programımız dahilinde gençlerimizi ve öğretmenlerini yerinde ziyaret ederek gerçekleştirmekteyiz. Bu gençlerimizinmezun olduktan sonra profesyonel iş hayatlarına birlikte adımlar atmaktayız. Bu programı kararlılıkla ve heyecanla sürdürmeye devam edeceğiz. ÖNCELİĞİMİZ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ OLMAK ÜZERE EN KISA SÜREDE ARACI TESLİM ETMEK İÇİN ÇALIŞIYORUZ Otobüs dünyasında zaman kavramı her zaman ön plandadır.Zamana karşı hep bir yarış içerisinde olduğumuzun bilincindeyiz. Ekibimizin dinamik bir kadrodan oluşması bu konuda bize oldukça avantaj sağlamaktadır. Hafta içi 08:30-20:00 cumartesi günleri 08:30-17:30 arası hizmet vermekteyiz. Resmî tatil ve pazar günleri 7/24 yol yardım hizmeti vererek araçlarımızın aktif çalışmasını sağlamaktayız. İstanbul Otogarı’nda olmamız avantaj gibi görünse de asıl tercih edilme sebebimiz Müşteri memnuniyetini esasalarak, hızlılık ve onarım kalitesi sunmamız. YETKİLİ SERVİSE YÖNELİM ARTIYOR Firmalar parktaki araçlarını her yıl düzenli olarak genç tutmak adına yeni araç alımı yapmak üzere planlama yapmaktadır. Araçlarımızda 2 yıl garanti ve servis sözleşme avantajları ile müşterilerimizin servise bağlılığı artmaktadır. 2016 yılı itibariyle E6 norm motor araçlarımız avantajlı bakım ve onarım yedek parça bulunabilirliği güvencesi ile servis hizmeti almaya aktif bir şekilde devam etmektedir. KAPTANLARIMIZ ARTIK TEKNOLOJİYE HÂKİM 2016 yılından bu yana otobüslerimizde dijitalleşme ciddi oranda arttı. Günümüzde otomobillerde bulunan birçok ileri teknoloji artık otobüslerde de yaygın şekilde kullanılıyor. Mercedes-Benz Türk A.Ş, araç kaptanlarına sürüş eğitimleri düzenleyerek hem araç kullanımı hem de yakıt tasarrufu konularında kapsamlı bilgi sağlıyor. Bunun yanı sıra bizler de müşterilerimizle sağlamış olduğumuz diyaloglarda araç özelliklerini müşterilerimize tanıtmaya gayret ediyoruz.

KOTAB, Kocaeli’nin Temsil Gücünü Arttıran Bir Dernek Haber

KOTAB, Kocaeli’nin Temsil Gücünü Arttıran Bir Dernek

GÖZLERİMİ BU İŞLE AÇTIM Ben Raşit Arslan.1987 doğumluyum, 38 yaşındayım. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Doğma büyüme Gebzeliyim.Üniversite eğitimimi Denizli’de Pamukkale Üniversitesi İşletme bölümünde tamamladım. Eğitimimi tamamladıktan sonra da çocukluğumdan beri içinde bulunduğum bu sektörde aktif olarak çalışmaya başladım çünkü gerçekten gözümü bu işle açtım. Aile şirketimizde arabaların tepesinde büyüdüm diyebilirim. Bu nedenle hem mektepliyim hem de alaylıyım. İşin her aşamasını, mutfağını biliyorum. Babam bu işi çok severek yapıyordu. Üniversite sonrası bana “Git kendi işini yap” dedi ama ben bu sektöre aşığım, kopamadım. İşimi severek yaptığım için hala buradayım.Zaten eskiler hep der ya: “İşini severek yapacaksın.” Biz de gerçekten bu işi seviyoruz. Bu yüzden zorlaşan şartlara rağmen devam ediyoruz. 36 YILDIR KESİNTİSİZ HİZMET VERDİĞİMİZ FİRMA VAR Şu anda Sezin Turizm’de aile şirketimizin ikinci nesil temsilcisiyim. Babam bu sektöre 1989 yılında adım attı. Biz de kardeşimle birlikte bu bayrağı devraldık ve aynı sektörde çalışmaya devam ediyoruz. Firma olarak ağırlıklı olarak personel taşımacılığı yapıyoruz ama turizm tarafında da hizmet veriyoruz. Özellikle havalimanı transferleri gibi alanlarda da aktifiz. Kocaeli ve İstanbul Anadolu Yakası ağırlıklı olmak üzere, zaman zaman Avrupa Yakası’nda da faaliyetlerimiz oluyor. Şu anda 30 adet öz mal aracımız var. Bunlara ek olarak yaklaşık 140-150 civarında da tedarikçi aracımız bulunuyor. Toplamda yaklaşık 170 araçlık bir filomuz var diyebilirim. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. 1989 yılından bu yana, babamın sektörde hizmet vermeye başladığı ilk firmaya hâlâ hizmet vermeye devam ediyoruz. Şu an o firmayla iş ortaklığımızın 36. yılındayız. Bu da bence firmamız adına kaliteli hizmetin ve uzun vadeli güvenin bir göstergesi. KOTAB, BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR STK Sektörün STK’lerinde de aktif bir rol alarak hizmet etmeye özen gösteriyorum. İSTAB ve KOTAB’ın yönetimde yer alıyorum. Özellikle KOTAB bizim için çok önemli bir yapı. Yaklaşık 3 yıl önce kurulmuş gibi görünse de kurucu firmaların geçmişi çok eski. 1950’lerden, 1960’lardan bu yana bu sektörde olan firmalar tarafından oluşturuldu. Yani aslında KOTAB genç bir dernek ama köklü bir geçmişe dayanıyor. İSTAB’la da sürekli dirsek temasındayız. Birbirimizi tamamlayan yapılar olduğumuz için alınan kararları birlikte değerlendiriyor, sektör adına ortak adımlar atıyoruz. Kocaeli özelinde bu sektörde büyük bir STK eksikliği vardı. KOTAB, bu eksikliği gidermek için kuruldu. Bugün KOTAB’ın 56 üyesi var ancak bu sayı her geçen gün artıyor. Üye olabilmek için başvuru sahiplerinin bazı önemli kriterleri karşılaması gerekiyor. Örneğin bireysel kişiler değil, sadece kurumsal yapılar üye olabiliyor. TEMSİL SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN KURULDUK KOTAB’ın ortaya çıkış nedeni aslında çok net: Sektörün temsil sorunu vardı. İlçe bazlı küçük dernekler olsa da Kocaeli’yi kapsayan çatı bir yapı yoktu. Tahmin edersiniz kibir belediyeye ya da valiliğe bireysel olarak değil de binlerce kişiyi istihdam eden bir derneğin temsilcisi olarak gittiğinizde size bakış açıları bambaşka oluyor. Bu nedenle sektörün daha güçlü bir ses olabilmesi için KOTAB kuruldu. Bugün Ankara, İzmir, Bursa, Sakarya gibi illerdeki derneklerle sürekli irtibat halindeyiz. Gelişmeleri karşılıklı olarak takip ediyoruz. Kocaeli özelinde sistem biraz daha oturmuş durumda. Plaka tahdidi olsun, sistemin işleyişi olsun; burada işler daha sistematik yürüyor. Sanayici de artık bilinçli. Bu işi, bu işin ehli firmalarla yürütmek istiyorlar. P plakasız hizmet vermenin mümkün olmadığının herkes farkında. SEKTÖRÜN EN BÜYÜK SORUNU “ŞOFÖR EKSİKLİĞİ” Sektörün şu anki en büyük sıkıntısı bana göre alttan yetişen şoför eksikliğidir. Eskiden şoförlük, otobüs kaptanlığı çok saygı duyulan bir meslekti ama bugün itibariyle meslek olmaktan çıkmış gibi. Yeni nesil, bu işi en son yapacakları iş olarak görüyor. Bu da sektörde istihdam sorununu derinleştiriyor. Bu konuda dernek olarak büyükşehirle birlikte çeşitli istihdam programları yürüttük ama geri dönüşler çok sınırlı kaldıçünkü gençlerin bizim sektöre olan ilgisi yok. Bu sadece çalışma saatlerinden kaynaklı değil. Asıl neden bence ücret politikası. Yeni nesil az çalışıp çok kazanmanın derdinde. Oysa bizim işin saatlerine baktığınızda çok da yoğun değil. Sabah 6.30-9.00 arası çalışılıyor, sonra öğleden sonra 2.30-3.00 gibi tekrar başlıyor ve akşam 6.00-7.00 gibi servisler tamamlanıyor. Arada hem dinlenme hem de başka işlerini halletme imkanları oluyor ama yine de gençler bu işe sıcak bakmıyor. İstanbul trafiği de ayrı bir sorun. Gebze, İzmit artık küçük İstanbul gibi; trafik her yerde büyük bir yük. ŞOFÖRLER “OTOMATİK VİTES” TERCİH EDİYOR 2025 yılında da yatırımlarımız devam edecek. Şu anda 2. çeyrekteyiz ve yılın kalanında da planladığımız yatırımlar var. Bu sektörde ayakta kalmak için sürekli yenilenmek şart.Yeni araçlar, yeni ekipmanlar olmazsa rekabet edemezsiniz.Şoförlerin sektöre mesafeli yaklaşmasının sebeplerinden biri de bu aslında. Eski araçlarla uğraşmak istemiyorlar çünkü sürekli sanayiye gitmek, bakım yapmak zorunda kalıyorlar. Şoför, işini bitirdikten sonra dinlenmek, kendine vakit ayırmak istiyor. Ek olarak şunu da belirtmek isterim ki artık otomatik vites araçlar tercih ediliyor. Manuel araçlar özellikle şehir içi trafikte yorucu oluyor. Bu yüzden biz de araç alımlarımızda otomatik vitese yöneldik. Otobüslerde zaten bu yönde bir dönüşüm var, şimdi hafif ticari ve midibüslerde de otomatik vites yaygınlaşıyor. Teknoloji artık konforu ön plana çıkarıyor ve biz de bu yönde adımlar atıyoruz. UZAKTAN ÇALIŞMA MODELİ SERVİS POTANSİYELİNİ DARALTAN BİR FAKTÖR Pandemi sonrası sektörde bir araç açığı yaşanmıştı ama şu an öyle bir sıkıntı yok. Özellikle bizim bölgemizde plaka tahdidi sisteminin oturmuş olması nedeniyle tedarikçi modeli kolay kolay ortadan kalkmaz çünkü herkesin bu işten bir kazancı var. Bu sistemle birlikte bölgede ciddi bir gelir dağılımı oluşmuş durumda. Belki sektör zamanla biraz yavaşlayabilir çünkü evden ya da hibrit çalışma gibi uygulamalar artıyor. Toplu taşımaya yönlendirme çalışmaları yapılıyor. Trafik yoğunluğunu azaltmak için belediyeler ve ulaştırma kurumları farklı projeler üretiyor. Bu nedenle özellikle İstanbul gibi mega şehirlerde servis ağı bazı bölgelerde daralıyor ama tamamen bitmesi mümkün değil. BİZ BU İŞE SEVDALIYIZ Neticede bu sektörde uzun yıllar geçirdik. Zorluklarıyla, iniş çıkışlarıyla bu işin içindeyiz. Şirketimiz, babamızdan bize devrolan bir emanet. Onun omuzladığı sorumluluğu biz şimdi sırtlandık ve bu mirası daha da büyüterek geleceğe taşımak istiyoruz. Sektörün çok uzun yıllar aynı şekilde devam edeceğini düşünmüyorum ama kaliteli iş yapanlar her zaman ayakta kalacaktır. Bugün hâlâ 1989’da başladığımız firmaya hizmet veriyor olmamızın sebebi, işimize ve insanımıza duyduğumuz saygıdır.

Kâmil Koç Bizden Biz Kâmil Koç’tan Memnunuz Haber

Kâmil Koç Bizden Biz Kâmil Koç’tan Memnunuz

HAYATIMIZ OTOGAR İÇERİSİNDE GEÇTİ 1966 yılında Mardin’in Ömerli ilçesinde doğdum, daha sonra Adana’ya göç ettik. Dedem de babam da hep otogar camiasının içindeydi. Benim garajla tanışmam da 1978 senesine dayanıyor. O yıl ilk kez ayak bastım otogara ve ozamandan beri de buradayım. 1997 yılında yıllarca işçilik yaptıktan sonra kardeşlerimle birlikte otogarda yazıhane işine başladık. İlk olarak 12 numaralı yazıhaneyi aldık. O, bizim için bir dönüm noktası oldu, ardından üç tane daha yer aldık. Allah nasip etti, işlerimizi büyüttük. Bu işin mutfağından geldik. Dolayısıyla nasıl yapılması gerektiğini yaşayarak öğrendik. 3 kız, 3 de erkek 6 çocuğum var. Hepsi de bir şekilde bu camianın içinde büyüdüler. Bizde pek çok şeyi bu işin içinde yaşayarak öğrendik ve kendimizi yetiştirerek, bugünlere geldi. KÂMİL KOÇ İLE YOLLARIMIZ PANDEMİDEN SONRA KESİŞTİ Kâmil Koç’un pandemiden sonra yeniden Adana’ya dönmeye karar vermesiyle yollarımız ortak dostlarımız vasıtasıyla kesişti. Gerçekleştirdiğimiz toplantıda da kendilerine, “Siz gönlünüzden geçeni araştırın, karar verin, biz kendimize güveniyoruz” dedik. Onlar da araştırmalarını yaptıktan sonra bizimle yürümeye karar verdiler. Bu güveni gösterdikleri için hem kendim adına hem de ailem adına Kâmil Koç yönetimine teşekkür ederim. Onlar bizden memnun, biz de onlardan çok memnunuz. Bu karşılıklı güven ortamı bizi bugüne getirdi. KÂMİL KOÇ BENİM İÇİN KURUMSALLIK DEMEKTİR Kâmil Koç bu sektörde bir asra yaklaşan köklü deneyimiyle sektördeki en önemli markaların başında gelir. Bu yüzden Kâmil Koç denilince pek çok şey söylenebilir ama benim aklıma ilk gelen şey kurumsallıktır. Çünkü herkesin görevi bellidir, herkes işini bilir ve en iyisini yapmaya çalışır. Biz de burada bu kurumsal çizgiye uyarak kendi dinamiklerimizle sistemimizi sürdürüyoruz. Yazıhanemizdeyiz, perondayız, işimizin başındayız. Tabiiburada Kâmil Koç’un kurumsal altyapısını da unutmamak gerekiyor. Düzenli bir yapı olunca, işler de ona göre çok daha rahat yürüyor. İlk başladığımızda Adana’dan çok az sefer yapılıyordu. Şimdi 120-130 seferlere ulaştık. Bu ciddi bir ivmedir. Kışın bile 90 seferin altına düşmüyoruz. Yazın zaten yoğunluk artıyor. Yani işin başında durduğunuz sürece başarı da geliyor. ADANA’DA SEFER SAYIMIZI 10 KAT ARTIRDIK Biz, bu işe sadece mesaiyle değil, gönlümüzle, emeğimizle girdik. İlk başladığımızdan bu yana sefer sayısını neredeyse 10 katına çıkardık. Bu tesadüf değil, sistemli çalışmanın sonucudur. Bunu sadece biz değil, yolcular da görüyor ve hizmeti takdir ediyor. Otogarda her şey göz önündedir. Personelin hal ve hareketi, aracın temizliği, bagaj düzeni… Hepsine dikkat ederiz. Yolcu bir araca bindiğinde ailesinin yanına gider gibi huzur içinde gitmeli. Biz buna önem veririz. Kimse gelip kafasına göre burada çalışamaz. Siciline, duruşuna, disiplinine bakarız. Temiz, saygılı insanlar olacak, bu işi şerefiyle yapacak. YOLCUNUN GÖZÜNDE SADECE BİR “YAZIHANE” DEĞİLİZ Yazıhane işletmeciliği dışında bireysel anlamda da bu işin içindeyim. Kâmil Koç’un tüm araçları, buradaki personel, sistem; hepsiyle tek tek ilgileniyoruz. Bizim amacımız burayı daha da ileri taşımak. Mesela Adana’dan merkez kalkışlı daha fazla sefer görmeyi arzu ederiz. Kozan, Kadirli gibi yerlerden gelen yolcuların buradan direkt İstanbul’a, Bursa’ya, Antalya’ya gitmesini isteriz. Yolcunun gözünde biz sadece bir “yazıhane” değiliz. Buraya gelen yolcu buradaki kaliteyi, düzeni, disiplini görüyor. Duruşumuzla, hizmet kalitemizle, kurumsal tavrımızla yolcularımıza güven veriyoruz. Bu yüzden tercih ediliyoruz. Personel de bunun farkında ve buna göre hareket ediyor. Yolcu geldiğinde saygı bekliyor, ciddiyet görmek istiyor. Biz de bunu sağlıyoruz. KÂMİL KOÇ’UN EN GÜÇLÜ YANLARINDAN BİRİ “ÖDEME DİSİPLİNİ” Kâmil Koç ile çalışmanın en güzel yanlarından biri de şüphesiz ödeme sisteminin çok düzenli olmasıdır. Faturalarımızı zamanında kesiyoruz, onlar da günü gününe ödemelerini yapıyorlar. Bugüne kadar hiçbir aksama yaşamadık. Ne para konusunda ne fatura konusunda bir problem çıkmadı. Muhasebe sistemleri çok disiplinli ve tıkır tıkır işliyor. Bu sektörde ödemelerini düzenli yapan firmalar çok nadirdir. Kâmil Koç bu konuda istisnadır.Her şey şeffaf ve net bir şekilde yürüyor. Bu yüzden biz de burada huzurla çalışıyoruz. Zihnimiz başka şeyle meşgul olmuyor. İşimize odaklanıyoruz sadece. HİZMET KALETİMİZLE BEKLENTİLERİ KARŞILIYORUZ Burada Kâmil Koç adı altında hizmet verdiğimiz için beklentiler de yüksek ama biz bu beklentileri karşılıyoruz. Yolcumuzla birebir ilgileniyoruz. Dediğim gibi bir yolcu o otobüse bindiğinde bir kalite görmek istiyor. Bu kaliteyi sağladığımız sürece de memnuniyet artıyor. Bazı yolcular artık sadece Kâmil Koç’la seyahat ediyor,çünkü burada gördükleri ilgiyi başka yerde görmüyorlar.Her şey düzenli ve oturmuş bir sistem var. Bu da güven yaratıyor. Ayrıca Kâmil Koç’un marka gücü da bu güveni fazlasıyla pekiştiriyor. ORTAK HEDEFİMİZ, SEKTÖRÜ DAHA İLERİ TAŞIMAK Bugüne kadar çok şey yaşadık. Nice zorluklardan geçtik ama hiçbir zaman işimizi aksatmadık. Yolcumuzun daşirketimizin de güvenini kazandık. Bundan sonra da bayrağı daha yukarı taşımak için elimizden geleni yapacağız. Bu sektörde birebir emeği olan herkesin hakkını teslim etmek lazım. Ben de bu camianın bir ferdi olarak,elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Rabbim şirketimize, yolcularımıza, çalışanlarımıza sağlık, sıhhat versin. Hep birlikte daha güzel işlere imza atacağız inşallah.

Yönetici ve İşletmeci Gözüyle "Kâmil Koç" Haber

Yönetici ve İşletmeci Gözüyle "Kâmil Koç"

KÂMİL KOÇ İLE ÇOK ERKEN YAŞLARDA TANIŞTIM 1974 doğumluyum. Henüz 3 yaşındayken ailem Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç etti. İlk ve orta öğrenimimi Balıkesir’de tamamladım. Ortaokulu birincilikle bitirdiğim için Bursa Erkek Lisesi’ne kaydoldum. Lise eğitimim sırasında üçüncü sınıftan itibaren Kâmil Koç ile olan bağlarım güçlenmeye başladı. Babam, o dönemlerde Kâmil Koç’ta bireysel otobüsçülük yapıyordu. O yıllarda otogarda bir gazete bayisinde çalışmaya başladım. Gazete satarken biriktirdiğim bozuk paraları Kâmil Koç’taki çalışanlara verip bütün hale getiriyordum. Bu sayede de onlarla iyi bir dostluk kurmaya başladım. Böylece hem eğitimime devam ettim hem de Kâmil Koç’ta çalışmaya adım attım. Önce kendi otobüslerimizde çalıştım. Babam şoförlük yaparken ben de muavinlik yaptım. Kâmil Koç bünyesindeki resmi çalışma hayatım ise 1989 yılının Haziran ayında, henüz 16 yaşındayken başladı. Lise eğitimimi tamamladıktan sonra tam zamanlı olarak Kâmil Koç’ta çalışmaya başladım. 1997 yılında askerlik sebebiyle kısa bir ara verdim ancak 1999’da yuvama geri döndüm. Uzun yıllar süren bu serüven, 1 Şubat 2024 itibarıyla farklı bir boyuta taşındı. Bordrolu çalışan olarak görevimi bırakıp Kâmil Koç’un Bursa acentesini işletmeye başladım. Böylece hem Kâmil Koç Ailesi’nin bir parçası olmaya devam ettim hem de kendi işimi yönetme sorumluluğunu üstlenmiş oldum. GENÇLERİN ÖNÜNÜ AÇMAM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜM Şirketimizde geçirdiğimiz yıllar içerisinde mental olarak yorgunluk hissetmeye başladım. Yönetici olarak Kâmil Koç’taki misyonumu tamamladığımı düşündüğümü zaman da gençlerin önünü açmanın, bu işi daha büyük bir heyecan ve şevkle yapacak birine devretmenin firma için daha doğru olacağına inandım. Ayrıca Kâmil Koç’a olan manevi borcumu kendimce ödediğimi düşündüğüm için genel müdürümüzle fikrimi paylaştım. O da bu kararımı uygun gördü. Gerek Kâmil Koç’a gerekse de kendime artık bu şekilde daha faydalı olabileceğimi inandığımız için bu yeni yola adım attım. Yöneticilik çok daha zor ve sorumluluk gerektiren bir iş. Çünkü doğrudan birçok insana karşı sorumlusunuz, herkes sizden bir başarı veya bir sonuç bekliyor. Ancak kendi işinizi yürüttüğünüzde öncelikle kendinize karşı sorumlusunuz. Sorumluluklarınızı yerine getirdikten sonra aldığınız sonuçlar sizi tatmin ediyorsa, bu yeterli oluyor. KÂMİL KOÇ HAYATIMIN AYRILMAZ BİR PARÇASI HALİNE GELDİ Babam her zaman şunu söylerdi: "Benim üç oğlum var; biri Aydın, diğeri Ayhan ve bir diğeri de Kâmil Koç." Çünkü biz Kâmil Koç’la birlikte büyüdük. Aynı şey benim için de geçerli. Başka hiçbir yerde çalışmadım. Sadece Kâmil Koç’a başlamadan önce 6-8 ay kadar bir gazete bayisinde çalışmıştım. Şimdi 50 yaşına geldim ve hayatım boyunca Kâmil Koç’tan başka bir şey bilmedim. Dışarıda nasıl bir hayat var, başka işlerde çalışma deneyimi nasıl olur, bunları tarif etmek benim için gerçekten çok zor. Çünkü Kâmil Koç artık sadece bir iş yeri değil; annemiz, babamız, kardeşimiz, çocuğumuz… Yani hayatımızın ayrılmaz bir parçası. BURSALILAR İÇİN KÂMİL KOÇ’UN YERİ BİR BAŞKA Bursalılar için Kâmil Koç’un yeri her zaman farklı olmuştur. Birisi yaşadığı şehirle ilgili bir şey söylediğinde biz Bursalılar “Kestanemiz meşhur, havlumuz meşhur, Kâmil Koç'umuz meşhur” deriz. Bu yüzden Bursa halkı için Kâmil Koç sadece bir otobüs firması değil, aynı zamanda sevgi, övgü ve güvenin simgesidir. Ayrıca sektörde birçok ilke imza attığı için ve bu ilkler genellikle Bursa’dan çıktığı için Kâmil Koç bu şehirde başarının önemli temsilcilerindendir. Kurucularından yöneticilerine kadar herkes Kâmil Koç’tan aldığı güçle hep bir adım ileri gitmek için elinden geleni yapıyor. İşte bu yüzden bugün Kâmil Koç, Türkiye’nin zirvesindeki yerini koruyor. HAK EDİŞLERİMİZ BELİRTİLEN GÜNDE EKSİKSİZ OLARAK YATIRILIR Kâmil Koç’ta tüm işletmelerde olduğu gibi müşteriye birebir fiyatı belli olan bir ürünün satışını yapıyoruz. Ödeme günlerimiz belli tarihlerdedir ve hak edişlerimiz belirtilen gün içinde eksiksiz olarak yatırılır. Bu, Kâmil Koç’ta eski bir gelenektir. Sektörde bir söz vardır: "Yeter ki Kâmil Koç’tan alacağın olsun…" Çünkü burada güven esastır. Yapılan sözleşmede hangi tarih yazıyorsa, ödeme o gün yapılır. Bu da bizim en büyük güvencelerimizden biridir. Biz, burada 12 personel çalıştırıyoruz ve hepsi bizim sorumluluğumuzdadır. Kâmil Koç’tan aldığımız kültürle biz de personelimizin maaşlarını her ayın 5’inde öderiz. Yemek kartları ve diğer hak edişleri de eksiksiz yerine getiririz. Biz böyle gördük, böyle öğrendik. Bu yüzden Kâmil Koç, bizim için sadece bir iş değil, hayatımızın her alanında bir rol modeldir. BURADA ÖNCELİK HER ZAMAN “EĞİTİM”DİR Kâmil Koç’ta çalışanlar karakterli, işine ve insan ilişkilerine değer veren kişilerdir. Peki, bu insanların bu markanın etrafında toplanmasını sağlayan şey ne? Kâmil Koç’un kendine özgü bir kültürü var. Bu kültür yıllardır değişmeden devam eden bir kurumsal bir marka oluşturmuş durumda. Burada çalışma saatleri belli kurallar çerçevesinde hakkaniyetle düzenlenir. Örneğin, 8 saat mesai sistemi uygulanır, haftada 5 gün çalışırsın ve 2 gün izin hakkın vardır. Devlet kurumu ciddiyetinde çalışanların haklarına saygı gösterilir. Bunun yanı sıra eğitim konusu Kâmil Koç için her zaman önceliklidir. Yıl içinde çalışanların alması gereken eğitimler planlanır ve bu eğitimlere katılım zorunludur. Belirli periyotlarla yapılan bu eğitimler, çalışanların kendilerini geliştirmelerinin yanı sıra güncel kalmalarını ve sektörde her zaman bir adım önde olmalarını sağlar. Bir öğretmenin öğrencisini sürekli geliştirmesi gibi burada da çalışanlar asla boş bırakılmaz. Kim olduğu fark etmeksizin—host, kaptan, yönetici ya da işveren—öncelik her zaman eğitimdir. Kâmil Koç, bu anlayıştan hiçbir zaman vazgeçmedi ve çalışanlarına her zaman gelişim imkânı sundu. İşte bu yüzden burada karakterli, kendini sürekli geliştiren iyi insanlar bir araya geliyor. DİSİPLİNLİ VE ÇALIŞANA DEĞER VERİLEN BİR ORTAMDA HİZMET VERİYORUZ Kâmil Koç’un yapısı hem babacan hem sevecen hem de disiplinli bir denge üzerine kurulmuştur. Burada belli kurallar ve kriterler vardır, yüz kızartıcı suçlara kesinlikle tolerans gösterilmez. Olması gereken de budur. Bu esnetildiği zaman düzeni ve güveni sağlamak mümkün olmaz. İşte bu yüzden Kâmil Koç, yıllardır disiplinli, ama aynı zamanda çalışanına değer veren bir marka olarak yoluna devam ediyor. Bu sistem de çalışanları ve müşterileri koruyan bir çerçeve sunuyor, markanın güvenilirliğini pekiştiriyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.