Hava Durumu

#Röportaj

Ulaşım Sektörünün En İyi Temsilcisi - Haber Ulaşım - Röportaj haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Röportaj haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor Haber

Didim Otogarı, İşlerimizi Çok Zorlaştırıyor

HEVES OLMAZSA BU İŞ OLMAZ 19 Temmuz 1974 doğumluyum. Selanik göçmeniyim, mübadele çocuğuyum. Didimliyim; burada doğdum, burada büyüdüm. Evliyim, üç çocuğum var. Çocuklarım şu an okuyor, eşim de ticaretle uğraşıyor. 16 yıldır Didim Seyahat’in Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Aslında bu iş bizim baba mesleğimiz. Dolmuşlarda yetiştim diyebilirim. Ortaokuldan sonra okul hayatımı sürdürmedim çünkü araba sevdası baskındı. 1992 yılında, babamın minibüsünü kaçırarak kullanmaya başladım. Ehliyeti aldıktan sonra ise işe resmen atıldım. Aslında biraz hevesti ama bu işte heves olmazsa zaten ilerlenmez. 2010 yılında, kooperatif üyelerimizin isteğiyle, seçim bile yapılmadan genel kurulda Didim Seyahat’in başkanı oldum. Didim Seyahat, 1964 yılında kurulmuş köklü bir kooperatif. İlk yıllarda yalnızca Didim–Söke arasında çalışan bir yapımız vardı. Sonrasında bölgede turizm geliştikçe biz de transfer işlerine girdik. Çağa ayak uydurarak bölgenin en bilinen kooperatiflerinden biri haline geldik. 80’li ve 90’lı yıllarda işler çok iyiydi; öyle ki bir aracımızı 5 yıl bile kullanmazdık, sürekli değiştirirdik. İŞİMİN BAŞINDAN HİÇ AYRILMADIM 2013 yılında Didim Ticaret Odası’ndan gelen teklif üzerine iki dönem meclis üyeliği yaptım. Ardından Didim Şoförler Odası Başkanlığı, Turizm Derneği’nde iki dönem, Kent Konseyi’nde ise üç dönem görev aldım. Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Başkanlığı’nı da iki dönem yürüttüm. Sonrasında siyasete girdim. Şu anda Didim Belediyesi ve Aydın Büyükşehir Belediyesi’nde meclis üyeliklerim devam ediyor. Tüm bu görevlerime rağmen işimin başından hiç ayrılmadım. En son yapılan genel kurulda da üyelerimiz bana dört yıl daha görev verdiler. Bu işi 20 yıl sürdürebilir miyim, ömrüm yeter mi bilmiyorum. Ama bir gün mutlaka gençler bayrağı devralacaktır. Kooperatifimizde 38 ortağımız var. Her ortağın bir “yarım otobüs” diye tabir edilen aracı mevcut. Kooperatife ait 10 büyük otobüs, ayrıca yaklaşık altı adet midibüs ve minibüs bulunuyor. Bir de A sınıfı turizm acentemiz var. Kış aylarında okul gezileri gibi kültürel taşımacılık yaparken, yaz aylarında transfer işlerine yoğunlaşıyoruz. DİDİM SESSİZLİĞE BÜRÜNDÜ 2019’dan sonra pandeminin etkisiyle Didim’e yaşlı kesimden büyük bir göç oldu. Bu durum şehirdeki hareketliliği azalttı. Artık çok dinamik bir şehir değiliz. Şehirden büyük kazanç sağlayanların da kente yatırım yapmasını ve bu hareketliliğe katkı sunmasını bekliyoruz. Bu konuda çeşitli mücadeleler veriyoruz. Şehirlerarası seferlerimiz kış döneminde; günde iki İstanbul, bir Ankara, iki saatte bir İzmir, yarım saatte bir Söke, saatte bir Aydın ve bir de Bodrum hattında sürüyor. Yaz aylarında bireysel çalışmak isteyenleri de sisteme dahil ediyoruz ama bu sayı fazla olmuyor; genellikle üç ila beş araçla sınırlı kalıyor. BAYRAMLAR BİZİM İÇİN İKRAMİYE OLDU 2019’a kadar sezonlar 1 Nisan’da açılırdı ancak pandemi sonrası sezonlar haziran sonunu, hatta Temmuz ortasını bulmaya başladı. Bu nedenle Ramazan ve Kurban bayramları adeta bize ikramiye gibi oldu. Bu yıl da yoğunluk oldukça iyiydi. Tek taraflı çalışsak bile işlerimiz gayet güzel geçti. Okulların kapanmasıyla birlikte gelişler daha da arttı. OTOGAR ARTIK OTOGAR KİMLİĞİNDEN ÇIKTI Otogarımız şu an âtıl durumda. 1996 yılında Didim Belediyesi tarafından yapılmış ama ilk birkaç yıl hiç kullanılmamış. Daha sonra şehirlerarası otobüs firmaları mecburen buraya geçince işler değişti ancak o tarihten bu yana hiçbir yatırım yapılmadı. Tam 26 dönümlük devasa bir arazi var ama ne düzgün bir otopark var ne de işlevsel peronlar. Otogarın içi toz toprak. Yazıhanelerimiz oldukça kötü durumda. Her yıl yağmurlarda parke taşları yerinden oynuyor, otobüsler zarar görüyor. İki kafeterya, otogarı adeta ele geçirmiş durumda. Kamuya ait alanlara masa, koltuk, sandalye yerleştirilmiş. Yolcular otobüslere ulaşırken zorluk yaşıyor. Kafeteryalar sanki burayı deniz kenarındaki bir aile çay bahçesine çevirmiş; peronlar bile onların kullanımına geçmiş durumda. Her üç yılda bir yapılan ihaleler nedeniyle yazıhane sahipleri sürekli belirsizlik yaşıyor. Hizmet yok ama rekabet çok. Bu ihale sistemi esnafı mağdur ediyor. Şikayetlerimizi belediyeye iletmemize rağmen ciddi bir dönüş alamıyoruz. Oysa 20 dönümlük mevcut arazide modern, kullanışlı bir otogar yapılabilir. Eğer yeni bir yapı inşa edilmeyecekse en azından mevcut durum iyileştirilmeli. FİYATLARI BOZAN FİRMALAR PİYASAYI ALTÜST EDİYOR Piyasa dengemizi bozan firmalar da var. 24 saatlik yoldan gelip burada İzmir biletini yarı fiyatına kesen firmalar çıkabiliyor. Bu durum bizi doğal olarak olumsuz etkiliyor ancak birebir görüşmelerle bazı düzeltmeler sağlamayı başardık. Yine de kontrolsüz zamanlarda zarar kaçınılmaz oluyor. Bizim en büyük avantajımız, Didim’den direkt İzmir’e giden ve 2 saat 15 dakika süren otobüsümüzün olması. Diğer firmalar dolaşa dolaşa gidiyor, bu da 3,5 – 4 saati buluyor. Bu nedenle ucuz bilet kesen firmalar belki bir sefer yolcu alabilir ama ardından yolcu yine bizi tercih ediyor. DİDİM HÂLEN KİMLİĞİNİ BULMUŞ DEĞİL Didim, hâlâ tam anlamıyla hareketli bir şehir değil. Bodrum ve Kuşadası arasında sıkışmış bir turizm kenti görünümünde ancak aynı zamanda tarım, inşaat ve turizm gibi farklı sektörleri bir arada barındırıyor. Henüz hangisi ağır basacak, kent ne yönde evrilecek, bunu kestiremiyoruz. Bu yönün artık netleşmesi gerekiyor. Bize düşen görev ise hem siyasi alanda hem de sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte mücadele vererek Didim’i daha düzenli, daha canlı bir şehir hâline getirmek çünkü şehir düzenlenip gelişirse hepimizin işleri de daha düzgün ve bereketli olur.

Doğ-Mer’in Süregelen Başarısı Tesadüf Değil İstikrar Haber

Doğ-Mer’in Süregelen Başarısı Tesadüf Değil İstikrar

16 YILDIR DOĞ-MER AİLESİNİN BİR PARÇASIYIM Ben Cihan Öztürk. 1987 yılında İstanbul Bayrampaşa’da doğdum. Üniversite eğitimim için İzmir’e geldim ve 2011 yılının başında Doğ-Mer ailesine katıldım. O dönemlerde henüz yetkili servis statüsünde değildik; özel servis olarak hizmet veriyorduk. Aradan geçen yıllarda Doğ-Mer ile birlikte büyüdüm, gelişim gösterdim. Bugün, 16 yılı geride bırakırken bu sektörde ciddi bir deneyim ve birikim kazandım. Hâlâ aynı heyecan ve bağlılıkla görevimi sürdürüyorum. 2019 yılında otobüs grubu için yetkili servis olma hakkını kazandık. Ardından, 2020 yılında kamyon grubu yetkili servisi unvanını da aldık. O tarihten bu yana, yaklaşık 3 yıldır Türkiye genelinde en başarılı servisler arasında yer alıyor; istikrarlı bir şekilde ilk üçteki yerimizi koruyoruz. Mercedes’in ağır ticari araç segmenti artık tek bir çatı altında toplanmış durumda ve biz, bu alanda yetkilendirilmiş sayılı servislerden biriyiz. TAM DONANIMLI ATÖLYELERİMİZLE GÜVENLE HİZMET VERİYORUZ Servisimiz, 13.500 metrekarelik geniş bir alan üzerine kuruludur. Bu alanda yer alan tam donanımlı atölyelerimizle müşterilerimize kapsamlı ve kaliteli hizmet sunmaktayız. Mekanik atölyemizde 9 adet çalışma kanalı bulunmakta; ayrıca trim işlemleri için ayrılmış 3 geniş alanımız mevcuttur. Kaporta atölyemiz, aynı anda 4 aracın çalışmasına olanak tanırken boyahane hazırlık alanımızda 2 araç eş zamanlı olarak işleme alınabilmektedir. Bunun yanında, modern boya fırınımız da aktif şekilde hizmet vermektedir. Müşteri memnuniyetini ön planda tutan yapımız kapsamında, konforlu bekleme ve araç kabul alanlarımız da hizmetinizdedir. Ekibimiz; 82 çalışanımız ve yaklaşık 10 kişilik stajyer kadromuzla birlikte toplamda 92 kişiden oluşmaktadır. Mekanik atölyemizde görev yapan tüm teknisyenler, Mercedes tarafından resmi olarak sertifikalandırılmıştır. Tüm çalışanlarımız, temel bakım teknisyenliğinden başlayarak sistem teknisyeni ve elektrikçi seviyesine kadar kapsamlı bir eğitim sürecinden geçmektedir. En üst uzmanlık düzeyinde ise “Arıza Teşhis Teknisyeni (ATT)” olarak görev yapmaktadırlar. Kamyon ve otobüs gruplarına özel olarak görev yapan iki ayrı arıza teşhis teknisyenimiz, 22 ve 23 yaşlarıyla Türkiye’nin en genç ATT’leri olma özelliğine sahiptir. Bu genç uzmanlarımız hem yetkinlikleri hem de dinamizmleriyle gurur kaynağımızdır. MÜŞTERİ KABUL SÜRECİ TİTİZLİKLE VE PROFESYONELCE YÜRÜTÜLÜYOR Servisimize gelen her müşterinin arıza veya şikâyeti, öncelikle detaylı bir şekilde dinlenir. Ardından ilgili bilgiler doğrultusunda iş emri oluşturularak araç, atölyedeki usta başına veya bölüm şefine yönlendirilir. Araç kabul sürecinde, aracın iç kısmı özenle korunur: Koltuk, direksiyon ve basamaklara özel koruyucu ekipmanlar yerleştirilerek güvenli bir şekilde atölyeye alınır ve işlemler başlatılır. Firma yöneticilerimizin sektörde uzun yıllara dayanan otobüs işletmeciliği geçmişi bulunmaktadır. Bu deneyim sayesinde sektörün dinamiklerini, müşteri beklentilerini ve ihtiyaçlarını çok iyi bilmektedirler. Bu bilinç ve hassasiyet, tüm ekibimize yansıtılarak hizmet kalitemize doğrudan katkı sağlamaktadır. PERSONELİMİZİN %70’İ KENDİ BÜNYEMİZDE YETİŞTİ 82 kişilik kadromuzun yaklaşık %70’i, yani 55 ila 60 çalışanımız, stajyerlikten başlayarak bugünkü uzmanlık seviyelerine ulaşmıştır. Bu durum, hem çalışan bağlılığımızın güçlü bir göstergesi hem de uyguladığımız eğitim ve gelişim sisteminin başarısının somut bir kanıtıdır. Yeni işe başlayan her personelimiz, öncelikle temel eğitim sürecinden geçmekte, ardından Mercedes-Benz onaylı sertifikasyon programlarına katılmaktadır. Bu sistematik yaklaşım sayesinde ekibimiz, her zaman yüksek standartlarda ve kaliteli hizmet sunmaktadır. TEKNOLOJİ VE EĞİTİMLE MEKANİK USTALIĞIN TANIMI DEĞİŞTİ Geçmişte mekanik ustalar daha çok öne çıkarken teknolojinin gelişmesiyle birlikte araçlar elektronik sistemlerle donatıldı ve dijital kontrol üniteleriyle yönetilir hale geldi. Bu dönüşüm, elektrik teknisyenlerinin önemini ciddi ölçüde artırdı. Bizim için bu değişim bir avantaja dönüştü; çünkü elektrik teknisyeni yetiştirme oranımız oldukça yüksek. Ekibimiz, gelişmiş diagnos cihazları ile arızaları kısa sürede tespit edebiliyor ve hızlı, etkili çözümler üretebiliyor. Mercedes-Benz'in teknik eğitimleri her üç yılda bir yenileniyor ve her teknisyen yılda en az altı farklı eğitime katılmakla yükümlü. Yeni çıkan parçalar, sistemler ve teknolojiler konusunda personelimizi sürekli güncel tutuyoruz. Örneğin, yeni kamyon kabinleriyle ilgili düzenlenen tanıtım ve eğitim programlarına aktif katılım sağlıyoruz. Bu sürekli eğitim yaklaşımı sayesinde ekibimiz geleceğin teknolojilerine de hazırlıklı hale geliyor. MÜŞTERİ ODAKLI HİZMET ANLAYIŞIMIZLA FARK YARATIYORUZ Üst üste üç yıl boyunca “Yılın En Başarılı Servisi” ödülünü kazandık. 2025 yılının ilk altı ayında da liderliğimizi korumayı sürdürüyoruz. Kamyon ürün grubunda ise son iki yıldır Türkiye genelinde ikinciliği elde ediyoruz. Bu istikrarlı başarılar, kaliteye ve müşteri memnuniyetine verdiğimiz önemin açık bir göstergesidir. Müşterilerimizin neye ihtiyaç duyduğunu ve ne beklediğini çok iyi biliyor; hizmetlerimizi bu doğrultuda şekillendiriyoruz. Personelimiz, müşteriyle etkili ve çözüm odaklı iletişim kurabilmeleri için düzenli eğitimlerden geçiriliyor. Ayrıca şirket yöneticimizin tüm odağını ve kaynaklarını sadece bu işe ayırması karar alma süreçlerinde hız ve kaliteyi beraberinde getirerek bize büyük bir avantaj sağlamaktadır. Servisimiz, telefonla randevu sistemiyle çalışmaktadır. Müşterilerimiz sabah saat 9–10 civarında geldiklerinde, eğer büyük bir arıza yoksa araçlarını aynı gün saat 17.00'de teslim alabilmektedir. Gerekli durumlarda öğle araları iptal edilerek tüm ekip sürece hızla müdahil olur. Bu hizmet anlayışı, müşterilerimizin bizi tekrar tekrar tercih etmesinin başlıca nedenlerinden biridir. SERVİSİMİZDE HASARLI ARAÇLARIN ONARIM HIZI ÇOK YÜKSEK Hasarlı araçların onarımı konusunda, dış servislere kıyasla çok daha hızlı ve etkin bir hizmet sunuyoruz. Normalde üç günde tamamlanması beklenen işlemleri biz, genellikle iki gün içerisinde bitirerek araçları müşterilerimize zamanında teslim ediyoruz. Bu da bizi tercih edilir kılan en önemli farklardan biri. Parça tedariki konusunda sahip olduğumuz avantajlar, süreçlerin daha hızlı işlemesini sağlıyor. Ayrıca araçların büyük bir kısmı kaskolu olduğu için sigorta şirketleriyle sürekli ve düzenli bir iş birliği içerisindeyiz. Bu güçlü ilişkiler prosedürlerin de hızla ilerlemesine katkı sağlıyor. KURUMSALLAŞMA SÜRECİNE 20 MİLYON TL’LİK YATIRIM YAPTIK Mercedes-Benz bayi standartlarında gerçekleşen değişikliklere tam uyum sağlamak amacıyla, kurumsal kimliğimizi baştan sona yeniledik. Kalebodurdan mobilya seçimine, kurumsal renklerden iç mekân düzenine kadar tüm detayları kapsayan kapsamlı bir dönüşüm süreci gerçekleştirdik. Bu süreçte yaptığımız yaklaşık 20 milyon TL’lik yatırım hem fiziksel altyapımızı güçlendirdi hem de müşteri deneyimini önemli ölçüde iyileştirdi. STOK ÇEŞİTLİLİĞİMİZLE HIZLI VE GÜVENİLİR ÇÖZÜMLER SUNUYORUZ Stok çeşitliliğimizin yüksekliği, hizmet hızımızı doğrudan artıran en önemli avantajlarımızdan biridir. Özellikle arıza anlarında hızlı müdahale büyük önem taşır. Geniş parça stoğumuz, bu kritik anlarda hızlı ve etkin çözüm sunabilmemize imkân tanıyor. Operasyonel verimliliği artırmak amacıyla yıllık stok planlamaları yapıyoruz. Örneğin yaz aylarında klima kompresörleri, kış aylarında ise Webasto gibi ısıtma sistemleri gibi kritik parçaları önceden stoklayarak sezonsal yoğunluklara hazırlıklı hale geliyoruz. Bu sayede parça temininde gecikme yaşanmıyor, onarım süreleri kısalıyor. Toplamda yaklaşık 2.000 m²’lik depo alanımız, sadece yüksek hacimli yedek parçaları değil, aynı zamanda Türkiye’de nadir bulunan özel parçaları da stokta tutarak servis hızımıza önemli katkı sağlıyor. Diğer servislerde temini bir ay sürebilecek parçaları biz genellikle 15 gün içerisinde müşterilerimize ulaştırabiliyoruz. Bu sayede müşterilerimizin başka servislere yönelmesine gerek kalmadan, ihtiyaç duydukları çözümleri doğrudan bizden alabilmelerini sağlıyoruz.

Bu İşi Yapmak İçin En Az “150 Koltuk Kapasitesi” Şartı Getirilmeli Haber

Bu İşi Yapmak İçin En Az “150 Koltuk Kapasitesi” Şartı Getirilmeli

BU İŞ ATA MESLEĞİ, SEVEREK BAŞLADIM 1963 yılında Urla'nın Birgi köyünde doğdum. Bu işe baba mesleği, ata mesleği diyelim; severek başladım. Babam, köyler arasında muavinlik yaparak yolcu taşımacılığına adım atmıştı. Biz de onun vesilesiyle bu sektöre girdik. Önce kamyon şoförlüğü yaptım, ardından otobüse geçtim. 6–7 yıl kadar otobüs şoförlüğü yaptım. Sonrasında bir dönem Almanya’ya gittim, evlendim ve yaklaşık 6–7 yıl orada kaldım. Türkiye’ye döndükten sonra işimin başına geçtim ve turizm taşımacılığı alanında çalışmaya devam ettim. 35 yıl yöneticilik yaptıktan sonra da kendi firmamızı kurduk. KEMAL DUMAN TURİZM’İ KIZIMLA BİRLİKTE KURDUK Kemal Duman Turizm’i 2022 yılının başında, kızım Betül Duman’la birlikte kurduk. 3 araçla başladık; şükürler olsun, şu anda 12 özmal aracımız var. Filomuzun çoğunluğu büyük otobüslerden oluşuyor. Bunun yanında midibüs ve minibüslerle de hizmet veriyoruz. Türkiye geneli çalışıyoruz. Sezonun zayıf geçtiği dönemlerde ise Balkanlar ve Avrupa turlarına araç gönderiyoruz. Sezon dışı zamanlarda da araçlarımızı kendi işlerimize yönlendiriyoruz. TÜİDER ÇOK DOĞRU BİR ADIM OLDU TÜİDER çok iyi başladı ve kısa sürede ciddi faydalarını gördük. Özellikle yakıt konusunda ve İstanbul’daki sıkıntılarımızın çözümünde büyük destek sağladılar. Her daim ulaşabileceğimiz bir başkanımız ve yardımcılarımız var. Derneği kurduğumuz için gerçekten çok memnunum. Çok doğru bir karar almışız. Kamu nezdinde kısa sürede ciddi bir yol kat ettik. Derneğimiz ilk günden itibaren büyük kabul gördü. Sağ olsunlar, sorunlarımızı doğrudan anlatma fırsatı bulduk ve gerekli adımlar atıldı. TURİZMİN GİDİŞATI İYİ DEĞİL Turizmin gidişatı pek iyi değil. Allah yardımcımız olsun. Araç fiyatları üreticiye göre 13–18 milyon TL arasında değişiyor. Buna karşılık, 8 günlük Anadolu turlarında 70–80 bin TL’ye çalışıyoruz. Bunun yarısı akaryakıta gidiyor, kalan kısmı ise araca kalıyor. Bu araç kendini kaç yılda amorti edecek? Fiyatlar artıyor ama bu artış tur fiyatlarına yansımıyor. Piyasada çok ucuza iş yapanlar var. Acenteler ve tur operatörleri fiyatları bastırıyor. Belgeleri olmayan ya da kiralık belgelerle çalışanlar sektörü bozuyor. Doğru fiyat verdiğimiz tüm işlere, yüzde 70 daha düşük tekliflerle karşılık veriliyor. Bu iş artık adeta işsizlerin işi haline geldi. Bence belge almak zorlaştırılmalı. Bu işi yapacak kişilerin yüksek sermayeye sahip olması gerekiyor. En az 150 koltuk kapasitesine sahip olunmalı. Piyasada belgelerini kiraya verenler var. 30–35 bin TL’ye belge kiralanıyor. Bu durum sektörü ciddi anlamda sıkıntıya sokuyor. Denetim neredeyse yok. Turizm firmaları daha sıkı denetlenmeli. Kiralık belgeler bir an önce tamamen kaldırılmalı. UTTS HÂLÂ ÇALIŞMIYOR, POMPA VAR AMA YAKIT YOK UTTS sistemi yılbaşında devreye girecekti ama Temmuz ayına gelmemize rağmen hâlâ düzgün çalışmıyor. Dün UTTS üzerinden yakıt alamadım. Koskoca akaryakıt istasyonunda bir tane pompa var, o da çoğu zaman çalışmıyor. Sistem henüz oturmuş değil. Üstelik alınan yakıtı gider olarak da gösteremiyoruz. İZMİR TURİZMİ 2,5 AYDA BİTTİ 2025 yılı İzmir turizmi çok hızlı başladı ama çok çabuk sona erdi. Sezon, sadece 2,5–3 ayla sınırlı kaldı. Biz genelde Amerikan pazarına hitap ediyoruz; Latin pazarına ise pek girmedik. Bu yıl daha çok private turlar öne çıktı. Parası olan aileler, 2–3 kişiyle özel turlar yapıyor. Bütçesi kısıtlı olanlar ise 40–50 kişilik gruplarla geziyor. Gruplar büyüdükçe biz de araçlarımızı 50 veya 54 koltuklu hale getirmeye başladık. BETÜL DUMAN – KEMAL DUMAN TURİZM OPERASYON MÜDÜRÜ SAHADA OLMAYI DAHA ÇOK SEVİYORUM Babamla birlikte, genç jenerasyon olarak bu işin içindeyim. Açıkçası operasyon kısmını çok seviyorum. Koşuşturmayı, sahada olmayı, oradan oraya gitmeyi bana keyif veriyor. Kaptanlara belge vermek gerekiyorsa ben sağlıyorum, rehbere evrak götürüyorum, havalimanına ya da otele gidiyorum. Oturmak yerine hareket halinde olmak beni daha mutlu ediyor. Böylece kendimi daha işe yarar hissediyorum. İZMİR'DE KURUMSAL İŞ YAPMAK ZOR Ne yazık ki teknoloji konusunda hâlâ zorluk yaşıyoruz. Gerek kaptanlar gerekse İzmir’deki turizmci ve taşımacılar, teknolojik yeniliklere çok açık değil. Bölge olarak daha rahat ve esnek çalışmayı seviyoruz. Bu da işin ciddiyetini düşürüyor. İstanbul ve Ankara’da işler daha kurumsal ilerliyor. Ancak İzmir’de “abi, abla hallederiz” mantığı hâkim. Kurumsal düzende bir işin saati, aracı, plakası, planlaması bellidir. Net ve zamanında ilerler ama bizde maalesef işler aksıyor. Örneğin dün yaşadığım bir olayda, bir mutabakatı sabah tamamlayacağız dedik ama bana saat 8–8.30 gibi geldiler. Bu nedenle faturayı kesemedim, işler bir gün sarktı. Bu tarz gecikmeleri sık sık yaşıyoruz. HAVALİMANINDA YER YOK, CEZA VAR İzmir Havalimanı’nda otopark sorunu çok büyük. Tadilat nedeniyle otoparklar kapalı ve otobüslere yer dahi gösterilmiyor. Yer yok ama ceza çok. Transfer sırasında peron önüne çekmek zorunda kalıyoruz, hemen ceza kesiliyor. Hatta bazen transfer ücretinden fazla ceza ödüyoruz. İstanbul Havalimanı'nda sekizinci kapı var, transfer düzenli şekilde yapılıyor ama İzmir’de yönlendirme panosu bile yok; her şey başıboş durumda. İZMİR'DE TURİZM ENGELLENİYOR Şehir içinde yolcu indirme–bindirme alanı yok. Alsancak ve Konak gibi turizmin merkezlerinde bile bu düzenleme yapılmamış. Üstelik bu bölgelerde aşırı polis yoğunluğu var. Oysa burası İzmir’in vitrini. Ancak gerekli altyapı ve trafik düzenlemeleri hâlâ eksik. Pandemiden sonra oteller açıldı ama araçlar için park alanları planlanmadı. Türkiye’nin en lüks otellerinin önüne araç yanaştıramıyoruz. Mecburen kaldırıma çıkmak ya da tramvay yoluna girmek zorunda kalıyoruz. Bu da yine ceza demek. İzmir’de artık otelden restorana, otoparktan tüm hizmetlere kadar her şey ateş pahası. Turistlere bile pahalı geliyor. Euro ve dolar yüksek olsa da fiyatlar hâlâ yüksek algılanıyor. Turizmi desteklemek yerine adeta engelleniyoruz. Ne yazık ki mevcut sistem içerisinde turizm sektörü daha çok köstekleniyor.

Koşulsuz Güvenebildiğimiz Bir Yapının İçindeyiz Haber

Koşulsuz Güvenebildiğimiz Bir Yapının İçindeyiz

BU GÜÇLÜ AİLENİN BİR PARÇASI OLMAKTAN MUTLUYUM 1979 yılında Aydın’da doğdum. Aydın Lisesi mezunuyum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Otobüsçülükle tanışmam rahmetli dedem sayesinde oldu. Kendisi bölgede “Dalamalı Salih” olarak tanınır ve bölgenin en eski otobüsçülerinden biridir. Biz de bu mesleği aile geleneği olarak sürdürüyoruz. Yazıhanecilik de yaptık, firmacılık da. Babam, dayılarım ve diğer aile büyüklerimin tamamı bu meslekten emekli oldu ya da hâlâ aktif olarak çalışıyor. Ben çocukluğumdan beri otogarın içindeyim. Tabiri caizse kısa şortumla dedemin elini tutarak bu mesleğin içine adım attım. Küçücük yaşta otogarın havasını soludum, düzenini öğrendim. Liseden sonra da yine ailemin yönlendirmesiyle otogarda aktif olarak çalışmaya başladım. Otobüsçülük sadece bir meslek değil; bizim için bir gelenek, bir kültür, bir yaşam biçimi. Bu güçlü ve şerefli ailenin bir parçası olmak bu mirası taşımak benim için her zaman büyük bir onur oldu. KÂMİL KOÇ’LA YOLLARIMIZ 2009’DA KESİŞTİ Kâmil Koç’la tanışmamız 2009 yılında gerçekleşti. 2000’li yılların başında sektörümüz ciddi ekonomik dalgalanmalardan geçti. Yaşanan iniş çıkışlar bizi de doğrudan etkiledi. İşte tam o dönemde Kâmil Koç’un yerel firmalarla yaptığı birleşmeler kapsamında dayılarımla birlikte biz de bu büyük ailenin bir parçası olduk. Bu kararı almamızdaki en büyük etken Kâmil Koç’un kurumsal, güvenilir ve sürdürülebilir yapısıydı çünkü bizim hata yapma lüksümüz yoktu; risk alacak durumda değildik. Güvenebileceğimiz, sırtımızı dayayabileceğimiz bir yapının içinde yer almamız gerekiyordu. Kâmil Koç çatısı altına girdikten sonra yerelde eksik ya da eksik bildiğimiz birçok konuyu burada öğrendik. Gerçek anlamda kurumsallığın ne demek olduğunu, sistemin nasıl işlemesi gerektiğini bu yapının içinde gördük ve deneyimledik. Sadece otobüs işletmeciliği değil, marka yönetimi, müşteri memnuniyeti, planlama, ekip yönetimi gibi birçok alanda da vizyonumuzu genişletti. Bugün geldiğimiz noktada, sadece Kamil Koç markasının hem ticari hem de tecrübe anlamında bize kattıklarını görünce bu kararın ne kadar doğru olduğundan tekrar tekrar emin oluyoruz. BURADAKİ SICAK İLETİŞİM, MOTİVASYONUMUZU ARTIRIYOR Kâmil Koç’la olan iletişimimiz son derece çok yönlü ve sürekli. Gerek telefonla gerek e-posta ile, gerekse yüz yüze görüşmelerle her zaman temas halindeyiz. Bu etkileşim yalnızca resmi süreçlerle sınırlı değil; aramızda adeta bir aile ortamı oluşmuş durumda. Sadece kendi bölgemizde değil, Kayseri, Ankara gibi farklı bölgelerdeki ekiplerle de rahatlıkla iletişim kurabiliyoruz. İhtiyaç duyduğumuzda tek bir telefonla ulaşabiliyoruz. Bölge müdürümüz de bizimle çok yakından ilgilenir. Her ay en az iki kez bizi ziyaret eder, gelişmeleri yerinde değerlendiririz. Biz de zaman zaman bölge müdürlüğüne gider, yüz yüze görüşmeler yaparak süreçleri birlikte değerlendiririz. Bu karşılıklı ve sıcak iletişim, işimizin verimliliğini ve motivasyonumuzu önemli ölçüde artırıyor. DURGUNLUK DÖNEMLERİNDEKİ FİNANSMAN DESTEĞİ BİZİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ Yazıhaneye geldiğimde araçların dolu olduğunu görmek, benim için en büyük motivasyon kaynağıdır. Eğer araçlarımız doluysa, hizmetimiz iyiyse ve kapımıza gelen yolcuya “yer yok” demek zorunda kalmıyorsak o gün, bizim için güzel bir gündür. Çok şükür ki Kâmil Koç çatısı altında bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşamıyoruz. Markanız Kamil Koç ise araçları doldurmak gerçekten çok daha kolay oluyor. Neredeyse her yöne düzenli ve güçlü seferlerimiz var. Özellikle kış aylarında sektörün biraz daha yavaşladığı dönemlerde ise, Kâmil Koç işletmecilerine sunduğu avans desteğiyle de işimizi büyük ölçüde kolaylaştırıyor. Bu destek, sektörün doğası gereği yaşanan sezonluk zorlukları daha rahat aşmamızı sağlıyor. AMACIMIZ KOLTUK SATMAK DEĞİL, İNSAN TAŞIMAK … Geçmişten de unutamadığım bir anım var: Eskiden garajlar çok kalabalık olurdu, özellikle bayram zamanlarında yaşanan yoğunluk yüzünden zaman zaman karışıklıklar çıkardı. Yerel bir firmada çalıştığım dönemdi; bir gün, iki genç kız Ankara’ya gideceklerdi ama aracın doluluğu nedeniyle duraktan alınamamışlardı. O gece, evdeyken telefonla arandım. Hiç tereddüt etmeden kendi aracımla yola çıktım, onları bulunduğu noktadan aldım ve Ankara Yenimahalle’deki evlerine kadar götürüp annelerine teslim ettim. O anı hayatım boyunca unutamam çünkü bu iş, sadece koltuk satmakla değil, insan taşımakla ilgili. Hizmet dediğin şey bazen sadece bir bilet değil; bazen bir güven, bazen bir sahip çıkma, bazen de bir sorumluluk duygusudur. FİLOMUZUN YENİLİĞİ, YOLCULARIMIZ TARAFINDAN TAKDİR EDİLİYOR Yolcularımızdan en sık duyduğumuz övgü, araç filomuzun yeniliğine dair oluyor. Gerçekten de konforlu ve modern araçlarla seyahat etmek yolcu memnuniyetini doğrudan etkileyen bir unsur. Yolda her şey olabilir; araç arıza yapabilir, gecikmeler yaşanabilir ama yolcu bilir ki Kâmil Koç’tan aldığı hizmetin sonunda mutlaka bir çözüm bulunur. Bu güven duygusu, yolcu sadakatini doğrudan besliyor çünkü insanlar artık sadece bir bileti değil, bir sistemi, bir markayı, bir kurumu tercih ediyor. Bu anlamda sadece Kamil Koç markası bile bizim araçlarımızın tercih edilmesini sağlıyor. Kâmil Koç’un en büyük gücü, işte bu kurumsal yapısından geliyor. Süreç yönetimi, destek mekanizmaları, iletişim kanalları tamamen sistematik ve güvenilir şekilde çalışıyor. Bu yapı, sadece yolcuya değil, işletmeciye de aynı güveni veriyor. Burada çalışmak isteyenler için şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim: Tereddüt etmeyin. Ben bu çatının altındayım, tam 17 yıldır. Her şeyin bir düzeni, bir disiplini var. Ödemelerin günü saati bellidir. 17 yıldır o ay çalışmamızın karşılığında neyi hak ettiysek ayın 5’inde ödeme yapıldı. Ne bir gün erken ne bir gün geç olur; hep zamanındadır. Bu da bizim işimizi düzenleyip planlamamızı kolaylaştırır. Personel maaşlarımız da aynı sistem içinde, hiçbir aksama olmadan ödenir. Yukarda dediğim gibi 17 yıldır Kamil Koç’ta hakkı kalanı ne duydum ne yaşadım. Bizim sektörümüzde bu hiç kolay bir şey değil. Bu tür bir istikrar ve güven ortamı her yerde bulunmaz. Rahmetli dedemin bir sözü vardır, hiç unutmam: “Hakkın olanla haddin olanı karıştırırsan çarpılırsın.” KÂMİL KOÇ BİZE DOĞRU TİCARETİ ÖĞRETTİ Yerel bir firma işletmecisi olarak başladığımız yolculuk Kâmil Koç’la birlikte gerçek anlamda kurumsallığa evrildi. Bu dönüşüm sürecinde ticaretin sadece satış ya da kazançtan ibaret olmadığını, işin sürdürülebilirliği ve güvene dayalı olması gerektiğini bizzat yaşayarak öğrendik. Kâmil Koç ailesine katıldığımızda doğru ticaretin nasıl yapılması gerektiğini gördük. Ayakta kalmak, büyümek ve istikrarı korumak için kurumsal sistemin ne denli önemli olduğunu bu yapı sayesinde fark ettik. Bugün sektörün lideri olan Kâmil Koç’un bir parçası olmak, benim için büyük bir şeref.

Manisa Yıldızı’nın Ekspres Seferleri Zaman Kazandırıyor Haber

Manisa Yıldızı’nın Ekspres Seferleri Zaman Kazandırıyor

HAYATIM OTOGARLARDA GEÇTİ 1978 doğumluyum, Kırşehirliyim. Çocukluğumdan bu yana hayatım otogarlarda geçti diyebilirim. Sektöre çok küçük yaşlarda adım attım. Bu meslek, benim için sadece bir iş değil, bir yaşam biçimi oldu. Otobüsçülüğe ilk adımımı sektörün köklü firmalarından Hakiki Koç çatısı altında attım. Uzun yıllar bu firmanın işletmeciliğini yaptım. Ne yazık ki Hakiki Koç kapanınca ben de bu alandaki tecrübemi Alaşehir Sarıkız ile devam ettirmeye karar verdim. RAMAZAN BAYRAMI BEKLENTİLERİMİZİN ALTINDA GEÇTİ Ne yazık ki bu yılki Ramazan Bayramı, beklentilerimizin altında geçti. Elbette her sezon büyük umutlarla hazırlanıyoruz ancak bu sene tatilin kısa olması ve vatandaşın ekonomik koşullarının zorluğu sektöre doğrudan yansıdı. Ekonomik kriz sadece yolcuyu değil bizi de etkiliyor. İnsanlar artık her seyahati iki kez düşünerek planlıyor. Doluluk oranlarımız geçen yıllara göre daha düşük kaldı. İZMİR’E UĞRAMAMAK ZAMAN AVANTAJI SAĞLIYOR Ankara’dan her gün iki sefer düzenliyoruz: Öğlen saat 13.00 ve akşam 22.30. Her iki seferimiz de Manisa Express olarak çalışıyor. Bu seferlerde İzmir’e uğramıyoruz. Bu da yolculuk süresinde yaklaşık 1 saatlik bir tasarruf sağlıyor. Güzergâhımız Ankara’dan çıkıp Afyon’da tek mola verdikten sonra sırasıyla Uşak, Salihli, Turgutlu ve Manisa’ya ulaşıyor. İzmir hattına girmediğimiz için ciddi zaman kazanıyoruz ve yolcular da bu doğrudan ulaşımı tercih ediyor. Ankara’daki potansiyeli artırmak için elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. SEFER PLANLARINI YOLCU POTANSİYELİNE GÖRE YAPIYORUZ Alaşehir Sarıkız markasıyla şu an Ankara hattında günde tek araç ile hizmet veriyoruz ancak bu tek sefer, Alaşehir’in yolcu potansiyeli için yeterli. Bölgedeki talep çok yüksek değil, bu nedenle tek seferle hem verimli hem de sürdürülebilir bir operasyon yürütüyoruz. SEKTÖRÜN YAPISI DİNAMİK AMA “ÇOK KIRILGAN” Sektörümüz çok dinamik ama bir o kadar da kırılgan bir yapıya sahip. Ekonomide yaşanan en küçük bir dalgalanma bile doğrudan bizi etkiliyor. Maliyetlerin bu kadar arttığı bir dönemde, firmalar büyük fedakârlıklarla ayakta durmaya çalışıyor. Biz de elimizden geldiğince bu işi en doğru şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bu mesleğe gönül vermiş herkesin çabası çok değerli. İnşallah önümüzdeki dönem sektör adına daha verimli ve kazançlı geçer.

Biz Bacasız Bir Fabrikayız, İnsanlarımıza Hayat Taşıyoruz Haber

Biz Bacasız Bir Fabrikayız, İnsanlarımıza Hayat Taşıyoruz

ÇİÇEK TURİZM DEYİNCE AKLA YENİLİK, TEMİZLİK VE TİTİZLİK GELİR 1973 yılında Konya’da doğdum. Biz, doğduğumuzdan beri taşımacılık sektörünün içindeyiz. Bu iş, babamızın mesleği. Ben bir şoför çocuğuyum. Rahmetli babam Hacı Musa Tınkır, benim doğduğum yıl olan 1973’te Konya Minibüsçüler Odası’nın temelini attı ve aynı zamanda Minibüsçüler Derneği’ni kurarak ilk başkanlığını üstlendi. Biz de onun açtığı yolda yürümeye gayret ediyoruz. Ondan çok şey öğrendik ve onun bıraktığı mirası yaşatmaya çalışıyoruz. 1996 yılında kendi şirketimizi kurduk. Kurucusu bizzat benim. Bu süreçte babamızdan edindiğimiz tecrübeler yol gösterici oldu. O yıllarda Konya’da bu işi yapan sadece 3-5 firma vardı. Biz ise her zaman onların önüne geçmek için çaba sarf ettik. Yenilikçi olmayı ilke edindik. 1998-1999 yıllarında ise Allah nasip etti; önce M plakalarını, ardından C plakalarını Konya’ya kazandırdık. O dönemlerde şoförlerimizin çoğu tıraş olmayı, kravat takmayı bilmezdi. Sektöre ilk adım attığımızda bu kültürü biz kazandırdık. Profesyonel eğitmenler aracılığıyla hizmet standartlarını oldukça yükselttik. Bugün hâlâ “Çiçek Turizm” denince insanların aklına ilk olarak “temizlik, titizlik ve yeni araçlar” gelir. Çok sayıda büyük projeye imza attık. Şu anda filomuzda yaklaşık 150 araç bulunuyor. En yoğun segmentimiz minibüs ve midibüslerden oluşuyor. Turizm tarafında ise yaklaşık 10 otobüsümüz hizmet veriyor. Filomuzun yaklaşık %90’ı öğrenci ve personel taşımacılığına ayrılmış durumda. Kalan %10-15’lik kısım ise büyük organizasyonlarda ve şehir dışı turizm taşımacılığında kullanılıyor. Bugün Konya’da turizm denince ilk akla gelen firmalardan biri olmanın gururunu yaşıyoruz. ŞEHRİMİZİN EN ÖNEMLİ İŞLERİNİ BİZ ÜSTLENİYORUZ Biz yıllardır hizmeti en iyi şekilde sunmaya gayret ettik. İnsanları asla mağdur etmedik, organizasyonlarda hiçbir eksiklik bırakmadık. Bu özverili yaklaşımımız sayesinde insanlar da bizi tercih ediyor. Şehrin en önemli işlerinde biz varız. Türkiye Futbol Federasyonu’nun Konya’daki tüm organizasyonlarında taşıma hizmetlerini biz sağlıyoruz. Üç yıl önce, Orta Doğu’nun en büyük organizasyonlarından biri olan İslam Dayanışma Oyunları’nda güvenlik, temizlik ve taşıma hizmetlerini üstlendik. Bu büyük organizasyon boyunca yaklaşık 40 bin kişilik bir personel yapısıyla 35 gün boyunca sahadaydık. Günlük ortalama 1.000-1.200 personelimiz aktif görev aldı. Organizasyon sonunda Komite Başkanı tarafından plaket ve madalya ile onurlandırıldık. Bu, bizim için büyük bir gurur kaynağıydı. Ayrıca Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerin milli takımları Konya’ya geldiğinde ulaşım hizmetlerini biz sağlıyoruz. Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor gibi Türkiye’nin önde gelen futbol kulüpleri Konya’ya geldiğinde de yine biz devredeyiz. Dünya Şampiyonası kapsamında 52 ülkenin ulaşım hizmetlerini A’dan Z’ye eksiksiz şekilde biz üstlendik. Devlet okullarından özel eğitim kurumlarına, büyük sanayi kuruluşlarından kamu organizasyonlarına kadar geniş bir yelpazede hizmet sunmaya devam ediyoruz. Her işimizde en iyisini yapmaya çalışıyor, kalite ve güveni ön planda tutuyoruz. CİROLARIMIZ GEÇEN YILLARIN GERİSİNDE KALDI Turizm taşımacılığı alanında, özellikle D2 belgeli taşımacılık tarafında bu yıl ciddi sıkıntılar bekliyorum. Her yıl ekibimizle birlikte ocaktan aralık ayına kadar kapsamlı bir değerlendirme yaparız ancak 2024’ün ilk üç ayında elde ettiğimiz ciroyu, bu yıl mayıs ayının sonuna gelmemize rağmen hâlâ yakalayamadık. Bu da ciddi bir kayıp ve belirgin bir gerileme anlamına geliyor. Bu durumun en büyük nedeni bana göre, ekonomik belirsizlik. İnsanlar artık yatırım yapmaktan kaçınıyor. Yurt dışından da beklenen düzeyde yatırımcı gelmiyor. Parası olan yerli yatırımcılar da riske girmek istemiyor. Oysa biz her zaman yatırım odaklı düşünen bir firmayız ancak mevcut tabloda, parası olanların %80 ila %90’ının birikimlerini bankada tuttuğunu gözlemliyoruz. Bu paralar ekonomik dolaşıma girmedikçe şartların iyileşeceğini düşünmüyorum. Yatırım ve hareket olmadan sektörlerin de canlanması mümkün değil. BAYRAMLARDA BİLE D2 ARAÇLARA TALEP YOK Eskiden bayram dönemlerini iple çekerdik; otogarlarda araçlarımız tam kapasiteyle değerlendirilirdi ancak en son Kurban Bayramı’nda gördük ki talep neredeyse sıfıra inmiş durumda. Gönderdiğimiz 10 araçtan sadece biri çalışabildi. Otogarlar bomboş. Bu da bize gösteriyor ki insanların artık ekonomik özgürlüğü kalmamış. Bu tabloya bakarak 2025 yılının da çok yoğun geçeceğini düşünmüyorum ancak biz her zaman olduğu gibi elimizden gelenin en iyisini yapmaya devam edeceğiz. Sonuçta bakmakla yükümlü olduğumuz kaptanlarımız ve personelimiz var. Şu anda yaklaşık 170-175 kişilik bir idari ve operasyon kadromuz bulunuyor. Buna ek olarak alt taşeronlarımız, araç bakım ekiplerimiz, güvenlik ve temizlik birimlerinde çalışan arkadaşlarımız da sistemin önemli parçaları. Ben kendimi her zaman “devletçi” biri olarak tanımlarım. Hükümetler gelir geçer ama önemli olan devletin ayakta kalmasıdır. Biz büyüklerimizden böyle gördük. Önce devlet gelir; sonra işimiz, aşımız, evimiz... Devletten büyük beklentilerimiz yok; yalnızca adil davranmalarını istiyoruz. Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinin de sektörümüze daha adil ve anlayışlı yaklaşmasını bekliyoruz. Bize dışarıdan öcüymüşüz gibi bakılmamalı. Biz bacasız bir fabrikayız; insan hayatı taşıyoruz. Eğer ekonomi bir nebze düzelirse, insanların alım gücü artarsa turizm de doğal olarak yeniden canlanacaktır. FİLOMUZU YENİ YATIRIMLARLA GÜÇLENDİRİYORUZ Bu yıl itibarıyla 2015 model araçlarımızı filodan çıkardık. Gelecek yıl ise 2016 model araçları da devreden çıkaracağız ancak artık araç yaşını düşürmek, eskisi kadar kolay ve ekonomik değil. Yeni araç temin etmek oldukça maliyetli hale geldi. Bugün bir minibüsün fiyatı bile 3 ila 3,5 milyon TL bandında. Tüm bu zorluklara rağmen yatırımlarımızı sürdürmeye devam ediyoruz. 2024’ün haziran ayında filomuzu yenileme sürecine başladık. Bu kapsamda 35 adet Renault Master aracı filomuza dahil ettik. Ayrıca yaklaşık 30-35 adet midibüsü de sistemimize kattık. Yani son dönemde toplamda 70-80 araçlık yeni bir katkı sağladık. Bu sadece bizim için değil, sektör ve ekonomi açısından da önemli bir hareketlilik yarattı. TUİDER, TURİZMCİLER İÇİN BÜYÜK BİR ŞANS Geçtiğimiz günlerde bir otobüs üreticisinin İstanbul’daki lansmanında TUİDER Yönetim Kurulu Başkanı ve diğer yönetim kurulu üyeleriyle tanışma fırsatı buldum. Hepsi sektöründe deneyimli, vizyon sahibi ve son derece değerli isimlerdi. Derneğin önemli işlere imza atacağına inanıyorum. En dikkat çekici farkı ise şu: Gerçek anlamda D2 belgeli turizm taşımacılığı yapan firmalar üye olabiliyor. Türkiye’nin dört bir yanından bu işi layıkıyla yapan meslektaşlarımızı aynı çatı altında toplamışlar. Bu yapılanmanın sektörün uzun süredir çözüm bekleyen sorunlarını daha hızlı ve etkili bir şekilde gündeme taşıyacağına inanıyorum. TUİDER’in bizlere de önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Bu dernek, turizm taşımacılığı sektörü için gerçekten büyük bir şans.

Bireysel Otobüsçü, Otobüs Firmalarının Bel Kemiğidir Haber

Bireysel Otobüsçü, Otobüs Firmalarının Bel Kemiğidir

OTOBÜSÇÜLÜK BİZİM DEDE MESLEĞİMİZ 1974 yılında Konya’da doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi Konya’da tamamladım. Üniversite eğitimimi Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde aldım. Sonrasında bilgisayar destekli muhasebe eğitimi gördüm. İkinci üniversite olarak Selçuk Üniversitesi İşletme Bölümü'nü bitirdim. Ayrıca Selçuk Üniversitesi İktisat Bölümünde Yüksek Lisansımı tamamladım. Şu anda ise yavaş yavaş doktora hazırlıklarına başlamış durumdayım. Otobüsçülük, daha doğrusu nakliyecilik ve yolcu taşımacılığı bizim ailemizin dede mesleği. Dedem, 1930’lu yıllarda Atatürk’ün Konya ziyaretlerinde düzenlenen 13 programın 8’inde Atatürk’ü tren garından alarak valiliğe, belediyeye ya da gitmesi gereken diğer yerlere taşımış. O dönemin ulaşım aracı olan faytonlarla yapılan bu taşıma görevleri dedeme verilmiş. BAYRAĞI İLERİ TAŞIMAYA DEVAM EDİYORUZ Dedemin vefatından sonra Amcam ve Babam 1955-56 yıllarında Karoserciliğe başlamış. O dönemlerde hazır otobüs karoseri bulunmadığı için tamamen ahşap kasa imalatı yapılıyormuş. Karoserler, tıpkı teknelerde olduğu gibi birbirine geçmeli şekilde üretilip saç kısımları çivilerle sabitleniyormuş. Günümüzdeki gibi pres makineleri yokmuş. Amcam, saatlerce kütük üzerinde bombeleri el işçiliğiyle dövermiş. Yaptığı iş tam anlamıyla zanaatkârlık gerektiren bir üretim. Ürettikleri araçları Karayolları’na ve İl Özel İdaresi’ne ihale usulüyle teslim ediyorlarmış. Bir süre sonra bu araçlarla taşımacılığa da başlamışlar. İlk etapta Eskişehir üzerinden İstanbul’a seferler düzenlemişler. Zamanla bu iş disiplini ve prensip kazanarak büyümüş. İki araç dört olmuş, dört araç altı derken; Adana, İzmir ve Ankara hatları da hizmete açılmış. Amcam buradan Rahmet ve Minnetle yad ediyorum; teknolojiye oldukça açık ve vizyoner bir insandı. O dönem iki adet Mercedes 302 model otobüs satın almış. Hatları işleten firma yatırım yapamayınca “Gelin, firmayı siz devralın” teklifinde bulunmuşlar. Bunun üzerine o günün en büyük Firmalarından olan Oto Nakliyat Firmasını tamamen devralmışlar. İlk olarak Karatay Terminali’nden Nalçacı’daki Yeni otogara geçilmiş. 1970’li yıllarda ise Özkaymak markasıyla faaliyetlerine devam etmişler. Ben ise çocukluğumdan itibaren otogardan hiç ayrılmazdım. Gece yarısı babam otogara giderdi, ben de pijamalarla koluna yapışır “Beni de götür” diye ısrar ederdim. Otobüslerin içine girer, direksiyona oturur, düğmeleriyle oynardım. O atmosferi solumak, motor sesini duymak, egzoz kokusunu almak bambaşka bir duyguydu. Bu tutkuyu sonradan kazanmazsınız; insanın içine çocukken yerleşir. O günlerden bugünlere geldik. Şimdi de bayrağı daha ileriye taşımaya devam ediyoruz. ÖZKAYMAK HOLDİNG ÇATISI ALTINDA FARKLI SEKTÖRLERDE HİZMET VERİYORUZ Şu anda 42 öz mal aracımız bulunuyor. Toplamda ise 85 araçlık bir filoya sahibiz. Öz mal araçların yanı sıra bireysel yatırımcılarla çalışan araçlarımız da mevcut. 26 ilde ana arterlere hizmet verirken, 70’in üzerinde ilçeye bağlantı sağlıyoruz. Türkiye genelinde 300’ün üzerinde satış noktamız var. Özkaymak Holding çatısı altında 13-14 farklı şirketimiz faaliyet gösteriyor. Bu şirketler; otomotivden turizme, taşımacılıktan sigortacılığa, medyadan akaryakıta kadar pek çok sektörde hizmet veriyor. Ağır sanayi alanında ise Konya ve Eskişehir’de bulunan Krom ve Manyezit maden sahalarımızda demir-çelik sektöründe kullanılan nitelikli tuğla ve harç üretimi gerçekleştiriyoruz. Toplamda yaklaşık 3.000 civarında çalışanımız bulunuyor. BİREYSEL OTOBÜSÇÜ, OTOBÜS FİRMALARININ BEL KEMİĞİDİR Artık Konya merkezli olarak açılabilecek güzergâh ve hatlar oldukça sınırlı. Bu nedenle araç sayısını artırmak önemli bir fayda sağlamayacaktır. Biz burada, özellikle kış dönemlerinde bireysel yatırımcılarımızı korumak adına kendi araçlarımızı da devre dışı bırakıyoruz. “Bireysel Otobüsçümüz kazansın” anlayışını benimsiyoruz. Çünkü kışın yükünü bireysel yatırımcı çeksin, yazın ise sadece bizim araçlarımız çalışsın mantığı adil değil. Firma sahibi olduğumuz ve döner tekerimiz bulunduğu için bireyselcilerimizi kollamak zorundayız çünkü bireysel otobüsçü, bir otobüs firmasının bel kemiğidir. Omurgasız bir vücut nasıl ayakta duramazsa bu iş de bireyselciler olmadan yürümez. BAYRAM DÖNEMİ BEKLEDİĞİMİZDEN İYİ GEÇTİ Kısa bir süre önce filomuzu yenilemeye başladık. Eski araçları takas yöntemiyle elden çıkararak yeni modellerle değiştiriyoruz. 2025 yılında da bu yatırımlarımız devam edecek. Kurban Bayramı henüz yeni kapanmışken bu yılın bayram sürecini kısa tutulmuş olması açısından avantajlı buluyorum. Uzun süreli kalışlar yerine sefer aralarında boşluklar oluştu ve bu da işimize yaradı. Beklediğimizden daha iyi bir dönem geçirdik. Yaz sezonunun da aynı şekilde verimli geçeceğini düşünüyorum. Son üç yıldır, bayram dönemlerinde yayımlanan genelgeye istinaden D2 belgeli araçları çalıştırmadık. Buna rağmen doluluk oranlarımız %70-75 seviyelerine ulaştı; bazı noktalarda ise %80’e kadar çıktık. Elbette geleceği kesin olarak öngörmek mümkün değil ancak şartlara göre hareket etmek zorundayız. Şu anda sefer düzenlediğimiz bir yere tren hattı bulunmuyor olabilir ancak yarın o bölgeye tren seferleri başlarsa biz de o hattı kapatıp farklı güzergâhlara yönelmek zorunda kalabiliriz. KAPTAN VE ELEMAN EKSİKLİĞİNİ CİDDİ ŞEKİLDE HİSSEDİYORUZ Otobüsçülük sektöründe yer hizmetlerinden banko personeline, vardiya amirinden şoföre kadar her kademede görev alacak nitelikli elemanlar yetiştirmeyi hedefliyorum. Günümüzde üniversite mezunu pek çok genç iş bulmakta zorlanıyor. Peki neden bu sektörde çalışacak personeli üniversite mezunlarından yetiştirmeyelim? Sonuçta bir bölüm bitirmiş ve bu alana geldiğinde karşısında hazır bir iş bulacak. Bu hem sektörümüz için bir kazanım olur hem de gençler için istihdam kapısı açar ancak sektörde kaptan ve personel sıkıntısı oldukça büyük. Bu konuyu daha önce Ulaştırma Bakanlığı’na ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sunduk; dosya ve sunum eşliğinde durumu detaylıca aktardık ancak her şeyi devletten beklemek de doğru değil. Eğer bu araçları biz çalıştırıyorsak onları kullanacak kaptanları da bizim yetiştirmemiz gerekiyor. Selçuk Üniversitesi'nde tıpkı Afyon Kocatepe Üniversitesi Sultandağı Meslek Yüksekokulu’nda olduğu gibi, Karayolu Yolcu Taşımacılığı veya Lojistikle ilgili bir bölüm açılmasını istiyorum. Sektöre daha fazla ara eleman kazandırmak adına böyle bir düşüncemiz var. ARTIK ŞOFÖRLER TEMELDEN YETİŞMİYOR Eskiden 16-17 yaşlarında muavinliğe başlanırdı. İnsanların bir ideali olurdu: “3-5 yıl muavinlik yapacağım, iyi ustaların yanında yetişeceğim, şoför olacağım ve Özkaymak’tan emekli olacağım” ideali vardı. Artık bu ideal ne yazık ki kayboldu. Şoförler temelden yetişmiyor. Günümüzde dışarıdan, şoförlüğe yatkın ve güvenilir referanslara sahip kişileri bulmaya çalışıyoruz. Referanssız kimseyi araç üzerine çıkarmıyoruz. Mal kaybını bir kenara bırakın, sonuçta aracın içinde 40’tan fazla insanın canı size ve markanıza emanet ediliyor. Bu ciddi bir vebal ve sorumluluk. Referans aldıktan sonra adayları eski ve deneyimli kaptanlarımızın yanına veriyoruz. Yaklaşık 15 gün ile 1 ay arasında farklı rotalarda test ediyoruz. Gündüz, gece, her türlü hava ve yol koşulunda performanslarını izliyoruz. Ustalarımızdan “Bu olur” ya da “Bu bize uygun değil” gibi net bir geri bildirim alıyoruz ve kararı buna göre veriyoruz ancak bizim uyguladığımız bu standartlarla rakip firmaların standartları arasında ciddi farklar var. Sektörde herkesin belirli bir seviyeye gelmesi gerekiyor. Şartlar eşitlendiğinde, gerçekten bu işi yapabilenler ayakta kalır; yapamayanlar ise doğal olarak sektörden çekilmek zorunda kalır.

Bu Ailede Kendimizi Güvende Hissediyoruz Haber

Bu Ailede Kendimizi Güvende Hissediyoruz

ÜÇÜNCÜ KUŞAK OLARAK OTOBÜSÇÜLÜĞE DEVAM EDİYORUM 33 yaşındayım ve işletme yönetimi bölümünden mezunum ancak mesleğimi seçmemdeki en büyük etken ailemizin yıllardır süregelen otobüsçülük geleneğiydi. Bu sektör, aslında bizde bir dede mesleği. Şimdi üçüncü kuşak olarak ben de bu mesleği devralıyorum. Otobüsçülük, sadece bir iş değil, aynı zamanda benim için bir tutku ve yaşam biçimi haline geldi. Çocukluğumdan itibaren bu işin içinde büyüdüm, babamın ve dedemin yanında pek çok şeyi öğrendim ve kendi yolumu çizdim. Şu anda Kahramanmaraş’ta bireysel otobüs yatırımcısı ve işletmeci olarak faaliyet gösteriyorum ve bu sektörde yaklaşık 20-25 yılın birikimini taşıyorum. KÂMİL KOÇ İLE YOLUMUZ 1,5 YIL ÖNCE KESİŞTİ Otobüsçülük, ailemizden gelen bir miras ve bu sektördeki yolculuğumuz yıllardır devam ediyor. Şu anda bireysel araçlarımızla bu sektörde faaliyet göstermeye devam ediyoruz. Kâmil Koç ile yaptığımız iş birliğimizde üç aracımızla hizmet veriyoruz. Yaz sezonunun başlamasıyla birlikte, bu sayı artacak gibi görünüyor. Yeni seferler, yeni hatlar ve daha fazla fırsatla birlikte biz de bu işten ek bir gelir sağlamak, işimizi büyütmek için fırsatları değerlendireceğiz. Kâmil Koç ile yaklaşık 1,5 yıl önce yollarımız kesişti. O dönemde daha güçlü bir yapıya kavuşmak amacıyla Kâmil Koç ile bir dizi görüşme gerçekleştirdik. Karşılıklı olarak olumlu sonuçlar aldık ve adım adım bir anlaşma yaparak iş birliğimizi resmiyete döktük. Bu süreç, hem bizim için öemli bir dönüm noktası oldu hem de sektördeki rekabeti daha verimli hale getirecek bir iş birliği ortaya çıkardı. Hem biz Kâmil Koç’a hem de onlar bize adım attılar ve bu sayede güçlü bir iş birliği kuruldu. KÂMİL KOÇ’UN YOLCU PROFİLİ ÇOK KALİTELİ Kâmil Koç ismi, sektördeki en kaliteli yolcu profilini aklıma getiriyor. Kâmil Koç, sadece bir otobüs firması değil, aynı zamanda yolculuk deneyimini kaliteli hale getiren bir marka. Beyefendi ve hanımefendiler, çantalarını alıp perona gelir, aracına biner ve yolculuklarına başlarlar. Diğer firmalarda bazen yüksek sesle bağıran çığırtkanlar ya da zorlayıcı simsarlıklarla karşılaşabiliyoruz ama Kâmil Koç’ta böyle bir şey yok. Burada hem yolcuların hem de firmanın kalitesi ön planda. Yolculuk bir deneyim, bir prestij meselesi haline geliyor. YOLCU İÇİN GÜVEN EN ÖNEMLİSİ Yolcunun firmayı tercih etmesindeki en büyük neden güven. Aldığı hizmetin kalitesi belli, standartları belli. Bir sorun yaşadığında karşısında bir muhatap bulabiliyor. Cevap almak için günlerce beklemesi gerekmiyor, aynı gün içinde dönüş alabiliyor. Parasının karşılığını da hizmetin karşılığını da alabiliyor. Yolcunun bir firmayı tercih etmesindeki en büyük neden, hiç şüphesiz güven. İnsanlar, sadece konforlu bir seyahat değil, aynı zamanda güvenli bir deneyim arıyorlar. Burada aldığı hizmetin kalitesi bellidir, standartlar açıktır ve buna güvenebilir. Bir sorun yaşadığında ise yalnızca bir hizmet almakla kalmaz, aynı zamanda karşısında doğru bir muhatap bulabileceğini bilir. Diğer firmalarda günlerce yanıt almak için beklerken burada yolcu aynı gün içerisinde, hızlı ve doğru bir dönüş alabilir. Bu, sadece müşteri memnuniyetini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda güven duygusunu pekiştirir. Yolcu hem parasının hem de zamanının karşılığını en iyi şekilde alır. Kısacası, burada yolcu için en önemli şey güven ve bu güveni her zaman en yüksek standartta sunmaya çalışıyoruz. KENDİMİZİ FİNANSAL OLARAK GÜVENDE HİSSEDİYORUZ Sektördeki en büyük sorunlardan biri, zamanında ödeme alamamaktır ancak Kâmil Koç’ta bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. Hem işletme hem de bireysel yatırımcılar olarak ödemelerimizi mesai günlerinde, günü gününe alıyoruz. Faturamızı kestikten sonra, parasını almak bizim için rutin bir işlem haline geldi. Bu hem finansal güvenliğimizi sağlıyor hem de büyük bir güven duygusu yaratıyor. Bölge müdürlerimize 7/24 ulaşabilmemiz herhangi bir sorun anında hızlı bir çözüm bulmamızı sağlıyor. Ayrıca, her bir grup için ayrı WhatsApp gruplarımız var: acente grubu, personel grubu, işletme grubu… Mesaj attığımızda 5-10 dakika içinde geri dönüş alabiliyoruz. Yoğun dönemlerde bile, sistem kaynaklı sıkıntılar olduğunda çözüm süresi çok kısa oluyor, bu da işlerimizin sorunsuz bir şekilde ilerlemesini sağlıyor. KAHRAMANMARAŞ’TAN GÜNDE 14 SEFER GEÇİYOR Kahramanmaraş, bizim için aslında bir ara durak konumunda. Ana kalkış noktalarımız buradan olmamakla birlikte, günde 14 farklı seferimiz bu güzergâhtan geçiyor. İstanbul’a üç tane olmak üzere Bursa ve Ankara yönlerine araçlarımız hareket ediyor. Doğu'da ise Mardin, Cizre, Silopi, Batman, Diyarbakır, Siirt, Erzurum gibi pek çok farklı noktaya seferlerimiz mevcut. Karadeniz hattında ise Rize, Trabzon, Hopa gibi şehirlere de sefer düzenliyoruz. Sözlerimi tamamlamadan önce belirtmek isterim ki sizin güler yüzünüz ve bize ayırdığınız vakitler bizim için çok değerlidir. Ayaklarınıza sağlık, hoş geldiniz. Sizi güle güle uğurlayacağız ama umarım bu sohbetin devamı da gelir, bir başka seferde görüşmek üzere!

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.